Translation of "Standing" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Standing" in a sentence and their turkish translations:

- Everyone's standing.
- Everyone is standing.

Herkes ayakta dayanıyor.

- Everyone stayed standing.
- Everyone remained standing.

Herkes ayakta kaldı.

Standing ovation!

Ayakta alkış!

I'm standing.

Duruyorum.

Who's standing?

Kim ayakta duruyor?

We're standing.

Biz ayakta duruyoruz.

- I am standing up.
- I'm standing up.

Ayağa kalkıyorum.

Standing completely still,

Hiç kıpırdamadan durarak...

And still standing

ve hala ayakta

Please remain standing.

Lütfen ayakta kalın.

He was standing.

O, ayakta duruyordu.

Everyone remained standing.

Herkes ayakta kaldı.

Tom is standing.

Tom ayakta duruyor.

Tom remained standing.

Tom ayakta kaldı.

They're not standing.

Onlarda ayakta durmuyorlar.

I remained standing.

Ben ayakta kaldım.

Maria was standing.

Maria ayakta duruyordu.

Tom was standing.

Tom ayakta duruyordu.

- You're standing on my foot!
- You're standing on my foot.

Ayağımda duruyorsun.

Who is standing there?

Orada kim duruyor.

He is still standing.

Halen ayakta duruyor.

Tom was standing outside.

Tom dışarıda duruyordu.

Tom is standing up.

Tom ayakta duruyor.

I'm standing right here.

Tam burada duruyorum.

I'll eat standing up.

Ayakta yiyeceğim.

Don't bother standing up.

Ayağa kalkmak için zahmet etmeyin.

I don't mind standing.

Ayakta durmaktan rahatsız olmam.

Tom is already standing.

- Tom zaten ayakta.
- Tom zaten ayakta duruyor.

Tom is standing nearby.

Tom yanında duruyor.

Tom is still standing.

Tom hâlâ ayakta duruyor.

Tom was standing still.

Tom hareketsiz duruyordu.

Where were they standing?

Onlar nerede duruyordu?

Where were you standing?

Nerede duruyordun?

Why are you standing?

Neden ayakta duruyorsun?

I sleep while standing.

Ayakta uyuyorum.

I sleep standing up.

Ayakta uyuyorum.

Where is he standing?

O nerede duruyor?

Horses sleep standing up.

Atlar ayakta uyurlar.

I'm tired of standing.

Ayakta durmaktan bıktım.

Sami is standing there.

- Sami orada duruyor.
- Sami orada dayanıyor.

Why is Tom standing?

- Tom neden ayakta?
- Tom neden ayakta dayanıyor?

Sami was standing there.

Sami orada duruyordu.

Sami was standing outside.

Sami dışarıda duruyordu.

- Everyone's standing.
- Everyone's up.

Herkes ayakta.

- Tom is standing next to Mary.
- Tom is standing near Mary.

Tom Mary'nin yanında duruyor.

- Someone is standing at the gate.
- Somebody's standing at the gate.

Birisi kapıda duruyor.

- Who is the woman standing there?
- Who's that woman standing over there?

Orada duran kadın kimdir?

Those standing were all men.

Ayakta duranların hepsi erkekti.

He's standing behind the wall.

O, duvarın arkasında duruyor.

Tom has trouble standing still.

Tom'un kıpırdamadan durma sorunu var.

We got a standing ovation.

Biz ayakta alkışlandık.

You're standing a little close.

Biraz yakın duruyorsun.

He's standing outside the door.

O, kapının dışında duruyor.

Tom is standing near Mary.

Tom Mary'nin yanında duruyor.

I don't like standing around.

Etrafta durmayı sevmiyorum.

I'm standing in the shade.

Gölgede duruyorum.

I saw Jessie standing there.

Jessie'nin orada durduğunu gördüm.

I'm having trouble standing up.

Ayağa kalkmakta sorun yaşıyorum.

I'm standing up for myself.

Kendi çıkarımı koruyorum.

Tom was standing beside Mary.

Tom Mary'nin yanında duruyordu.

Would you mind standing aside?

Kenara çekilir misiniz?

He's standing on his head.

O, kafasının üstünde duruyor.

She was standing near him.

O onun yanında duruyordu.

I saw Tom standing there.

Tom'un orada durduğunu gördüm.

Why are you standing there?

Neden orada ayakta duruyorsun?

He was standing in line.

- Sırada duruyordu.
- Sırada bekliyordu.
- Kuyruktaydı.

Tom was standing in line.

Tom sırada duruyordu.

Tom was standing behind Mary.

Tom Mary'nin arkasında duruyordu.

Why are you standing here?

- Neden burada duruyorsun?
- Neden burada dayanıyorsun?

He's standing before the door.

O, kapının önünde duruyor.

Tom received a standing ovation.

Tom ayakta alkışlandı.

You're standing in my way.

Sen yolumda duruyorsun.

You're standing in the way.

Yolda duruyorsun.

These two are standing abreast.

Bu ikisi yan yana duruyor.

I was standing right there.

Ben tam orada duruyordum.

What're you standing there for?

Orada ne için duruyorsun?

Tom got a standing ovation.

Tom ayakta alkışladı.

What's Tom standing there for?

- Tom niye orada dikiliyor?
- Tom neden orada duruyor?
- Tom ne diye orada dikilip duruyor?

I'm standing under a tree.

- Bir ağacın altında duruyorum.
- Bir ağacın altında dayanıyorum.

I'm standing under the tree.

- Ağacın altında duruyorum.
- Ağacın altında dayanıyorum.

I got a standing ovation.

Ayakta alkışlandım.

Tom is standing over there.

Tom orada duruyor.

Tom and Mary are standing.

Tom ve Mary ayakta duruyor.

Tom is in good standing.

Tom itibarlı biridir.

The artist painted standing up.

Ressam ayakta boyadı.

- Who is the girl standing over there?
- Who's the girl standing over there?

Orada duran kız kimdir?

- How long have you been standing here?
- How long have you been standing there?

Orada ne kadar süredir ayakta duruyorsun?

The public has no legal standing.

halkın yasal bir duruş sergileme hakkı yok.

He was standing at the gate.

O, kapıda duruyordu.

He kept standing all the way.

O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.

He was standing by his brother.

O, erkek kardeşinin yanında duruyordu.

He was standing at the door.

O, kapıda duruyordu.

They were standing in a row.

Onlar bir sırada duruyorlardı.

Who's that man standing over there?

Şurada duran adam kim?