Translation of "Envelope" in Turkish

Tom sealed the envelope.

Tom zarfı mühürledi.

Give me that envelope.

Bana o zarfı ver.

I need an envelope.

Bir zarfa ihtiyacım var.

Tom opened the envelope.

Tom zarfı açtı.

What's in the envelope?

Zarfta ne var?

- Tom handed me an envelope.
- Tom handed an envelope to me.

- Tom bana bir zarf verdi.
- Tom bana bir zarf uzattı.

- Who gave you that envelope?
- Who gave that envelope to you?

O zarfı kim verdi sana?

He ripped the envelope open.

O, zarfı yırtarak açtı.

Do you need an envelope?

Bir zarfa ihtiyacın var mı?

Tom is pushing the envelope.

Tom zarfı itiyor.

Please give me an envelope.

Lütfen bana bir zarf ver.

Tom cautiously opened the envelope.

Tom dikkatlice zarfı açtı.

Tom tore open the envelope.

Tom zarfı açmak için yırttı.

I ripped the envelope open.

Zarfı yırtarak açtım.

He cut the envelope open.

O zarfı açmak için kesti.

I handed Tom the envelope.

Tom'a zarfı uzattım.

Tom ripped the envelope open.

Tom zarfı yırtarak açtı.

Who gave you this envelope?

- Bu zarfı sana kim verdi?
- Bu zarfı size kim verdi?

I already have an envelope.

Benim zaten bir zarfım var.

Tom handed Mary an envelope.

Tom Mary'ye bir zarf verdi.

What was in the envelope?

Zarfta ne vardı?

Tom ripped open the envelope.

Zarfı açmak için yırttı.

Tom slit open the envelope.

Tom zarfı keserek açtı.

This envelope has no address.

- Bu zarfın adresi yok.
- Bu zarfın üzerinde hiç adres yok.

Tom cut the envelope open.

Tom zarfı kesip açtı.

Tom didn't open the envelope.

Tom zarfı açmadı.

He ripped open the envelope.

Zarfı yırtarak açtı.

- Will you give Tom this envelope?
- Will you give this envelope to Tom?

Bu zarfı Tom'a verir misin?

- Tom handed Mary a small envelope.
- Tom handed a small envelope to Mary.

Tom, Mary'ye küçük bir zarf verdi.

The letter is inside the envelope.

Mektup zarfın içinde.

Tom handed Mary a sealed envelope.

Tom Mary'ye mühürlü bir zarf uzattı.

Tom handed an envelope to Mary.

Tom Mary'ye bir zarf uzattı.

An envelope and a stamp, please.

Bir zarf ve bir pul, lütfen.

Tom's name is on the envelope.

Tom'un ismi zarfın üstünde.

Tom handed Mary a white envelope.

Tom, Mary'ye beyaz bir zarf uzattı.

Tom gave the envelope to Mary.

Tom zarfı Mary'ye verdi.

She gave me a sealed envelope.

O bana mühürlü bir zarf verdi.

He handed her a sealed envelope.

Ona mühürlü bir zarf uzattı.

Tom handed Mary a large envelope.

Tom Mary'ye büyük bir zarf uzattı.

Stick a stamp on the envelope.

Zarfın üzerine bir pul yapıştırın.

Stick another stamp on the envelope.

Zarfın üstüne bir pul daha yapıştırın.

Whose letter is in this envelope?

- Bu zarfta kimin mektubu var?
- Bu zarftaki kimin mektubu?

Tom didn't even open the envelope.

Tom zarfı açmadı bile.

- Tom put the envelope down on the table.
- Tom put the envelope on the table.

Tom zarfı masaya koydu.

- Did you put a stamp on the envelope?
- Have you stuck a stamp on the envelope?

Zarfa pul yapıştırdın mı?

Are you going to open the envelope?

Zarfı açacak mısın?

I found an envelope for my letter.

Mektubum için bir zarf buldum.

Tom handed Mary a large padded envelope.

Tom Mary'ye büyük yastıklı bir zarf uzattı.

Tom put the envelope on the table.

Tom zarfı masaya koydu.

Tom noticed an envelope on Mary's desk.

Tom Mary'nin masasındaki bir zarfı fark etti.

Tom gave the manila envelope to Mary.

Tom Mary'ye bir zarf verdi.

Tom handed Mary a small manila envelope.

Tom Mary'ye küçük bir manila zarf uzattı.

Tom put an envelope on Mary's desk.

Tom Mary'nin masasına bir zarf koydu.

Tom handed Mary a thick gray envelope.

Tom, Mary'ye kalın gri bir zarf verdi.

Tom handed Mary a plain white envelope.

Tom, Mary'ye düz beyaz bir zarf verdi.

Someone put an envelope on your desk.

Biri senin masanın üzerine bir zarf koydu.

Take the letter out of the envelope.

Mektubu zarftan çıkar.

Tom left an envelope on your desk.

Tom masana bir zarf bıraktı.

I addressed the envelope containing the invitation.

Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.

Aren't you going to open the envelope?

Zarfı açmayacak mısın?

Tom wrote Mary's address on the envelope.

Tom zarfın üzerine Mary'nin adresini yazdı.

- Tom handed Mary an envelope full of cash.
- Tom handed an envelope full of cash to Mary.

Tom Mary'ye nakit dolu bir zarf uzattı.

- I forgot to attach a stamp to the envelope.
- I forgot to put a stamp on the envelope.

Ben zarfın üstüne pul eklemeyi unuttum.

Did you put a stamp on the envelope?

Zarfa pul yapıştırdın mı?

The secretary inserted the letter in the envelope.

Sekreter mektubu bir zarfa yerleştirdi.

He opened the envelope only to be disappointed.

Zarfı sadece hayal kırıklığına uğratmak için açtı.

I wrote a wrong address on the envelope.

Zarfa adresi yanlış yazdım.

Tom carefully removed the letter from the envelope.

Tom mektubu dikkatle zarftan çıkardı.

Have you stuck a stamp on the envelope?

Zarfın üzerine pul yapıştırdın mı?

Tom came in and handed Mary an envelope.

Tom içeri geldi ve Mary'ye bir zarf uzattı.

Open the envelope carefully so it doesn't tear.

Zarfı dikkatle aç, yani yırtma.

Tom pulled an envelope out of his pocket.

Tom cebinden bir zarf çıkardı.

I didn't know what was in the envelope.

Zarfta ne olduğunu bilmiyordum.

Tom withdrew an envelope from his jacket pocket.

Tom ceketinin cebinden bir zarf çıkardı.

Tom slipped Mary an envelope full of money.

Tom Mary'ye gizlice para dolu bir zarf verdi.

Tom handed Mary an envelope filled with cash.

Tom Mary'ye para dolu bir zarf uzattı.

Tom wanted me to give you this envelope.

Tom bu zarfı sana vermemi istedi.

The secretary put the letter into the envelope.

Sekreter mektubu zarfın içine koydu.

Write your name and address on this envelope.

Bu zarfın üstüne adını ve adresini yazar mısın?

I wrote the wrong address on the envelope.

Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.

Did you remember to give Tom the envelope?

Zarfı Tom'a vermeyi unuttunuz mu?

We can't open this envelope until Tom gets here.

Tom buraya gelinceye kadar biz zarfı açamayız.

Tom wrote something on the back of the envelope.

Tom zarfın arkasına bir şey yazdı.

Tom picked the envelope up off the coffee table.

Tom sehpadan zarfı aldı.

Tom handed the envelope full of cash to Mary.

Tom para dolu zarfı Mary'ye verdi.

Tom gave Mary an envelope containing three hundred dollars.

Tom Mary'ye üç yüz dolar içeren bir zarf verdi.

Tom put the large manila envelope into his briefcase.

Tom çantasına büyük bir zarf koydu.

I have to put a stamp on the envelope.

Zarfın üzerine bir pul koymak zorundayım.

I forgot to write the address on the envelope.

Ben zarfın üzerine adresi yazmayı unuttum.

Tom opened the envelope and took out the letter.

Tom zarfı açtı ve mektubu çıkardı.

I forgot to stick a stamp on the envelope.

Ben zarfın üzerine pul yapıştırmayı unuttum.

Tom wouldn't tell me who gave him that envelope.

Tom bana o zarfı ona kimin verdiğini söylemedi.

Tom forgot to put a stamp on the envelope.

Tom zarfa bir pul yapıştırmayı unuttu.

I opened the envelope and pulled out a letter.

Ben zarfı açtım ve bir mektup çıkardım.

Tom didn't know who to give the envelope to.

Tom zarfı kime götüreceğini bilmiyordu.