Translation of "Handed" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Handed" in a sentence and their turkish translations:

- I'm left-handed.
- I'm left handed.

- Ben solağım.
- Solağım.

- I am right-handed.
- I'm right-handed.

Ben sağlakım.

Is Tom left-handed or right-handed?

Tom sol elini mi yoksa sağ elini mi kullanır?

- Tom is left-handed.
- Tom's left-handed.

Tom solak.

He's left-handed.

O solak.

I'm left-handed.

- Ben solağım.
- Solağım.

We're short-handed.

Personel eksikliğimiz var.

I'm short-handed.

Benim personelim yetersiz.

- Tom handed Mary her bag.
- Tom handed Mary her purse.

Tom Mary'ye çantasını uzattı.

Mary is left-handed.

Mary solaktır.

Tom handed Mary something.

Tom Mary'ye bir şey uzattı.

Nobody handed Tom anything.

Hiç kimse Tom'a bir şey vermedi.

Tom writes left-handed.

Tom sol elle yazar.

Is Tom left-handed?

Tom solak mı?

Tom returned empty-handed.

Tom eli boş döndü.

Tom is right-handed.

Tom sağlaktır.

We're obviously short-handed.

Elemanımızın az olduğu apaçık.

- I handed a map to him.
- I handed him a map.

Ona bir harita verdim.

- Tom handed Mary a knife.
- Tom handed a knife to Mary.

Tom Mary'ye bir bıçak uzattı.

- Tom handed Mary the key.
- Tom handed the key to Mary.

Tom anahtarı Mary'ye uzattı.

- Tom handed me a sandwich.
- Tom handed a sandwich to me.

Tom bana bir sandviç verdi.

- Tom handed Mary the scissors.
- Tom handed the scissors to Mary.

Tom makası Mary'ye uzattı.

- Tom handed Mary the brochures.
- Tom handed the brochures to Mary.

Tom broşürleri Mary'ye uzattı.

- Tom handed Mary the broom.
- Tom handed the broom to Mary.

Tom süpürgeyi Mary'ye uzattı.

- Tom handed Mary a pamphlet.
- Tom handed a pamphlet to Mary.

Tom Mary'ye bir broşür uzattı.

- Tom handed Mary a sandwich.
- Tom handed a sandwich to Mary.

Tom Mary'ye bir sandviç verdi.

- Tom handed the pencil to Mary.
- Tom handed Mary the pencil.

Tom kalemi Mary'ye verdi.

- Tom handed me an envelope.
- Tom handed an envelope to me.

- Tom bana bir zarf verdi.
- Tom bana bir zarf uzattı.

- I handed the letter to Tom.
- I handed Tom the letter.

Mektubu Tom'a verdim.

- Tom handed me the letter.
- Tom handed the letter to me.

Tom mektubu bana verdi.

- Tom handed me the package.
- Tom handed the package to me.

Tom bana paketi verdi.

- She handed out a key to him.
- She handed him the key.

O, ona anahtarı verdi.

- The Police caught him red handed.
- The police caught him red handed.

Polis onu suçüstü yakaladı.

She handed me a postcard.

O bana bir kartpostal verdi.

He handed in his paper.

O, raporunu uzattı.

We caught him red-handed.

Biz onu suçüstü yakaladık.

They were caught red-handed.

- Suçüstü yakalandılar.
- Onlar suçüstünde yakalandılar.

Tom handed Mary some pictures.

Tom Mary'ye bazı resimler uzattı.

Tom handed Mary some money.

Tom Mary'ye biraz para uzattı.

Tom handed Mary a note.

Tom Mary'ye bir not uzattı.

Tom handed Mary a cup.

Tom Mary'ye bir fincan uzattı.

Tom handed Mary the letter.

Tom Mary'ye mektubu uzattı.

Tom handed Mary the clipboard.

Tom Mary'ye klipsli kağıt altlığını uzattı.

Tom handed Mary the menu.

Tom Mary'ye menüyü uzattı.

I handed her her gloves.

Eldivenlerini ona uzattım.

Tom handed me the phone.

Tom bana telefonu uzattı.

Tom handed in his paper.

Tom kağıdını teslim etti.

Tom handed Mary the document.

Tom Mary'ye belgeyi uzattı.

Tom handed Mary the photo.

Tom fotoğrafı Mary'ye uzattı.

Tom handed it to Mary.

Tom onu Mary'ye uzattı.

Tom handed me the binoculars.

Tom dürbünü bana uzattı.

He handed in his resignation.

O istifasını verdi.

I handed Tom a knife.

Tom'a bir bıçak uzattım.

I handed Tom my flashlight.

Tom'a cep fenerimi uzattım.

I handed Tom the envelope.

Tom'a zarfı uzattım.

Most people are right-handed.

Çoğu insan sağlaktır.

She handed me my sandwich.

O bana sandviçimi uzattı.

Tom handed Mary the binoculars.

Tom Mary'ye dürbünü uzattı.

Tom handed Mary her bag.

Tom Mary'ye çantasını uzattı.

Tom handed Mary the flashlight.

Tom Mary'ye el fenerini uzattı.

Tom handed Mary the briefcase.

Tom Mary'ye evrak çantasını uzattı.

Tom handed Mary the box.

Tom kutuyu Mary'ye uzattı.

Tom handed Mary the book.

Tom, Mary'ye kitabı uzattı.

Tom handed Mary his phone.

Tom Mary'ye telefonunu uzattı.

Tom handed Mary his key.

Tom Mary'ye anahtarını uzattı.

Tom handed Mary his card.

Tom Mary'ye kartını uzattı.

Tom handed Mary a pen.

Tom Mary'ye bir kalem uzattı.

Tom handed Mary a notebook.

Tom Mary'ye bir defter uzattı.

Tom handed Mary a glass.

Tom Mary'ye bir kadeh uzattı.

Tom handed Mary a drink.

Tom Mary'ye bir içki uzattı.

Tom handed Mary a bottle.

Tom Mary'ye bir şişe uzattı.

Tom handed Mary a banana.

Tom Mary'ye bir muz uzattı.

Tom was caught red-handed.

Tom suçüstü yakalandı.

Tom handed Mary the message.

Tom mesajı Mary'ye uzattı.

Tom handed Mary the key.

Tom anahtarı Mary'ye uzattı.

I came home empty handed.

Ben eve eli boş geldim.

Tom handed Mary the photographs.

Tom fotoğrafları Mary'ye uzattı.

Tom handed Mary an envelope.

Tom Mary'ye bir zarf verdi.

Tom handed Mary the keys.

Tom Mary'ye anahtarları uzattı.

She handed him a book.

O, ona bir kitap uzattı.

Tom handed Mary a towel.

Tom Mary'ye bir havlu uzattı.

Tom handed Mary his wallet.

Tom Mary'ye cüzdanını uzattı.

She handed him his jacket.

O, ona ceketini verdi.