Translation of "Embarrassing" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Embarrassing" in a sentence and their turkish translations:

- That's embarrassing.
- This is embarrassing.

O utanç verici.

It's embarrassing.

Bu utanç verici.

How embarrassing!

Ne kadar utanç verici!

- That's so embarrassing.
- That is so embarrassing.

O çok utandırıcı.

You're embarrassing her.

- Onu mahcup ediyorsun.
- Onu utandırıyorsun.

You're embarrassing him.

Onu mahcup ediyorsun.

You're embarrassing me.

Beni mahcup ediyorsun.

You're embarrassing them.

Onları mahcup ediyorsun.

You're embarrassing Tom.

Tom'u utandırıyorsun.

You're embarrassing us.

Bizi mahcup ediyorsun.

You're embarrassing yourself.

Kendini utandırıyorsun.

You're embarrassing yourselves.

Kendinizi utandırıyorsunuz.

We're embarrassing Tom.

Biz Tom'u utandırıyoruz.

We're embarrassing ourselves.

Kendimizi mahcup ediyoruz.

It's so embarrassing.

Çok utanç verici.

It's very embarrassing.

Çok can sıkıcı.

That was embarrassing.

O can sıkıcıydı.

Stop embarrassing me.

Beni mahcup etmeyi bırak.

We're embarrassing them.

- Biz onları mahcup ediyoruz.
- Biz onları utandırıyoruz.

We're embarrassing him.

- Biz onu mahcup ediyoruz.
- Biz onu utandırıyoruz.

We're embarrassing her.

Biz onu utandırıyoruz.

It's extremely embarrassing.

Bu son derece utanç verici.

It's really embarrassing.

Bu gerçekten tedirgin edici.

It was embarrassing.

O can sıkıcıydı.

- That would've been embarrassing.
- That would have been embarrassing.

O can sıkıcı olurdu.

- That could've been embarrassing.
- That could have been embarrassing.

O utanç verici olabilirdi.

- Tom thinks it's embarrassing.
- Tom thinks that it's embarrassing.

Tom utanç verici olduğunu düşünüyor.

Something kind of embarrassing.

Mahçup edici bir şey.

It's an embarrassing question.

O, can sıkıcı bir soru.

Oh boy, that's embarrassing.

Ah çocuk, bu can sıkıcı.

It was extremely embarrassing.

Son derece utanç vericiydi.

It's a little embarrassing.

Bu biraz utandırıcı.

It was so embarrassing.

O çok utanç vericiydi.

That would be embarrassing.

Bu utanç verici olur.

This is getting embarrassing.

- Bu utandırıcı oluyor.
- Bu utanç verici oluyor.

It was definitely embarrassing.

Kesinlikle utanç vericiydi.

This is simply embarrassing.

- Bu sadece yüz kızartıcı.
- Bildiğin utanç verici.

It was super embarrassing.

Süper utanç vericiydi.

It can be embarrassing.

Bu can sıkıcı olabilir.

Don't do anything embarrassing.

Can sıkıcı bir şey yapma.

This is so embarrassing.

Bu çok utandırıcı.

This is very embarrassing.

Bu çok utanç verici.

This is really embarrassing.

Bu gerçekten utanç verici.

It's something really embarrassing.

Bu gerçekten sıkıcı bir şey.

It was really embarrassing.

O gerçekten can sıkıcıydı.

Please stop embarrassing yourself.

Lütfen kendini utandırmayı kes.

Sami found that embarrassing.

Sami onu utanç verici buldu.

- It's a shame.
- This is embarrassing.
- This is shameful.
- It's embarrassing.

Bu utanç verici.

It was an embarrassing fiasco.

O can sıkıcı bir fiyaskoydu.

Please don't say anything embarrassing.

Lütfen can sıkıcı bir şey söyleme.

Something embarrassing happened last week.

Geçen hafta can sıkıcı bir şey oldu.

Gosh, this is so embarrassing.

Tanrım, bu çok utanç verici.

I never do anything embarrassing.

- Asla utanılacak bir şey yapmam.
- Kendimi utandıracak bir şey asla yapmam.

It's going to be embarrassing.

Bu utanç verici olacak.

This is a bit embarrassing.

Bu biraz can sıkıcı.

It was a little embarrassing.

Bu biraz can sıkıcıydı.

Stop it. You're embarrassing me.

Kes şunu. Beni utandırıyorsun.

Mom! Stop! You're embarrassing me.

Anne! Dur! Beni utandırıyorsun.

She finds her parents embarrassing.

Anne ve babasını can sıkıcı buluyor.

It was an embarrassing episode.

- Utanç verici bir dönemdi.
- Utanç verici bir olaydı.

How embarrassing for us all.

Hepimiz için ne kadar da utanç verici.

Tom made an embarrassing mistake.

Tom utanç verici bir hata yaptı.

- It was disgraceful.
- It was embarrassing.

Utanç vericiydi.

What an embarrassing situation that was!

O ne utanç verici bir durumdu!

This feels quite awkward and embarrassing.

Bu oldukça garip ve utanç verici hissettiriyor.

We thought the situation would be embarrassing.

Durumun utandırıcı olacağını zannettik.

It's embarrassing, but I've never read Tolstoy.

Utanç verici ama ben hiç Tolstoy okumadım.

Tom was caught in an embarrassing situation.

Tom can sıkıcı bir durumda yakalandı.

They were caught in an embarrassing situation.

Onlar can sıkıcı bir durumda yakalandı.

It's embarrassing to be late for a date.

Bir randevu için geç kalmak can sıkıcı.

This is the most embarrassing moment of my life.

Bu, hayatımdaki en utanç verici andı.

Now that I think over it, it's somewhat embarrassing.

Şimdi bunun üzerinde düşünüyorum, bu biraz utandırıcı.

Do you know how embarrassing this is for Tom?

Bunun Tom için ne kadar utanç verici olduğunu biliyor musun?

This is, without a doubt, an embarrassing situation for me.

Bu, şüphesiz ki, benim için utandırıcı bir durum.

- What a shame!
- How embarrassing!
- How shameful!
- What a shame.

Ne ayıp!

My stomach started growling right there in the meeting. It was embarrassing.

Toplantı sırasında karnım guruldamaya başladı. Bu utanç vericiydi.

It was embarrassing the way my parents bragged about me at the concert.

Ebeveynlerimin konserde benim hakkımda övünme tarzı can sıkıcıydı.

If your stomach growls in the middle of a test, that's pretty embarrassing.

Sınav ortasında mideniz guruldarsa, bu oldukça utandırıcı bir durum olur.

The new year started with an embarrassing diplomatic crisis between the two nations.

Yeni yıl iki ülke arasındaki utanç verici bir diplomatik krizle başladı.

- Leave me alone!
- Leave me alone.
- Leave me in peace!
- Don't bother me.
- Let me alone!
- Stop embarrassing me.
- Get off me!

Beni rahat bırak!