Translation of "Elephant" in Turkish

Where's my elephant?

Benim filim nerede?

The elephant trumpets.

Fil trompet çalar.

The African elephant has bigger ears than the Asian elephant.

Afrika filinin, Asya filinden daha büyük kulakları vardır.

It's like an elephant.

Bir fil gibidir.

You like an elephant.

Bir fil seviyorsunuz.

I have an elephant.

Bir filim var.

The elephant is grey.

Fil gri renklidir.

The elephant was shot.

Fil vuruldu.

- An elephant is an enormous animal.
- The elephant is an enormous creature.

Filler iri bir hayvandır.

I could eat an elephant.

Bir fil yiyebilirim.

Don't think of an elephant.

Bir fil düşünmeyin.

Today is World Elephant Day.

Bugün Dünya Fil Günü.

The elephant crushes the lion.

Fil aslanı eziyor.

The lion bites the elephant.

Aslan fili ısırıyor.

Elephant tusks consist of ivory.

Fil dişleri fildişinden yapılmıştır.

- An elephant is an enormous animal.
- An elephant is a very large animal.

Bir fil çok büyük bir hayvandır.

- This elephant is adored by small children.
- This elephant is loved by small kids.

Bu fil küçük çocuklar tarafından sevilir.

The elephant won't move an inch.

Fil, bir inç hareket etmeyecektir.

The hunters aimed at the elephant.

Avcılar file nişan aldılar.

An elephant has a long nose.

Bir filin uzun bir burnu vardır.

Watching the elephant show was amusing.

Fil gösterisini izlemek eğlenceliydi.

The elephant is the strongest animal.

Fil en güçlü hayvandır.

An elephant is a strong animal.

Fil güçlü bir hayvandır.

Where can I park my elephant?

Filimi nereye park edebilirim?

An elephant is an enormous animal.

- Bir fil çok büyük bir hayvandır.
- Filler iri bir hayvandır.

The elephant was alone and fainthearted.

Fil yalnız ve cesaretsizdi.

The elephant is an enormous creature.

Fil kocaman bir yaratıktır.

The elephant has a short tail.

Filin kısa bir kuyruğu vardır.

The elephant was brought to the zoo.

Fil, hayvanat bahçesine getirildi.

The elephant is liked by little children.

Fil küçük çocuklar tarafından sevilir.

That huge mammal is called an elephant.

Bu büyük memeliye fil denir.

The elephant was killed by the hunter.

Fil avcı tarafından öldürüldü.

Have you ever seen a flying elephant?

- Hiç uçan bir fil gördün mü?
- Hiç uçan bir fil gördünüz mü?

The elephant is the largest land animal.

Fil en büyük kara hayvanıdır.

I had never seen a real elephant.

Ben hiç gerçek bir fil görmemiştim.

That's the biggest elephant I've ever seen.

Bu şimdiye kadar gördüğüm en büyük fil.

Have you ever seen an elephant fly?

Hiç filin uçtuğunu gördün mü?

Tom had never seen an elephant before.

Tom daha önce hiç fil görmedi.

This elephant is adored by small children.

- Bu file, küçük çocuklar tarafından hayran olunur.
- Bu fil, küçük çocuklar tarafından çok sevilir.

Would you like to be an elephant?

Bir fil olmak ister misin?

I'm so hungry I could eat an elephant.

O kadar açım ki, bir fili bile yiyebilirim.

The elephant walks on as the dogs bark.

Köpekler havlarken fil yürümeye devam eder.

This is how they catch an elephant alive.

Bu bir fili nasıl canlı yakaladıklarıdır.

I'm fairly certain that it was the elephant.

Onun fil olduğundan oldukça eminim.

The hunters aimed their rifles at the elephant.

Avcılar tüfeklerini file doğrulttular.

Did you find a place for the elephant?

Fil için bir yer buldun mu?

The night has brought tragedy to the elephant family.

...gece, fil ailesine trajedi yaşatmış durumda.

Tom sketched a picture of an elephant for Mary.

Tom Mary için bir fil resmi çizdi.

I had never seen an elephant in real life.

Gerçek yaşamda hiç fil görmedim.

The mother elephant bathes her baby in the river.

Anne fil nehirde yavrusunu yıkadı.

A full-grown African elephant weighs about four tons.

Tam yetişmiş Afrika fili yaklaşık dört ton ağırlığındadır.

One morning I shot an elephant in my pyjamas.

Bir sabah, pijamalarımla bir fil vurdum.

Please do not think of a pink elephant right now.

Lütfen şu anda pembe bir fili düşünme.

He can nourish his elephant, but cannot nourish his child.

O filini besleyebiliyor ama çocuğunu besleyemiyor.

The African elephant is the largest land mammal on earth.

Afrika fili yeryüzünde en büyük kara memelisi.

Such a big gift is a white elephant to us.

Böylesine büyük bir hediye bizim için beyaz bir fildir.

Which has the biggest brain, an elephant or a person?

Hangisinin daha büyük beyni vardır, bir fil mi yoksa bir insan mı?

The elephant is a very caring mother for its children.

Fil çocukları için çok şefkatli bir anne.

You are not an elephant. You are a small animal.

Bir fil değilsin. Küçük bir hayvansın.

I wanted to see the elephant first, but Tom wanted to see the monkeys.

Önce fili görmek istedim ama Tom maymunları görmek istedi.

If you must kill, kill an elephant and if you must rob, rob a treasury.

Eğer öldürmen gerekiyorsa bir fili öldür ve eğer bir soygun yapman gerekiyorsa bir hazine soy.

He emerges from the swamp on the back of his sole surviving elephant, probably the brave Syrian.

Bataklıktan hayatta kalan son filinin sırtında çıkıyor, büyük ihtimalle "Cesur Suriyeli"

It's down to a manageable 22. This elephant family must find drinking water before the sun returns.

22 dereceye düşen sıcaklığa katlanılabiliyor. Bu fil ailesi güneş çıkmadan içme suyu bulmak zorunda.

But she needs to get moving. -[dogs continue barking] -[elephant trumpeting] Her herd must clear town before early morning traffic returns.

Ama çok oyalanmasa iyi eder. Sürüsü, sabah trafiği başlamadan kasabadan ayrılmalı.

Had the elephant and the giraffe not had common ancestors, how might one possibly have observed that they had an exactly equal number of vertebrae in their necks?

Fil ve zürafanın ortak ataları olmasaydı biri onların boyunlarında tam eşit sayıdaki omurgaya sahip olduklarını muhtemelen nasıl fark edebilirdi?