Translation of "Grey" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Grey" in a sentence and their turkish translations:

I'm going grey.

Saçlarım beyazlıyor.

- Grey clouds cover the sky.
- Grey clouds are covering the sky.
- Grey clouds obscure the sky.
- The sky is hidden by grey clouds.

Hava, kara bulutlar ile kaplanıyor.

The lamp is grey.

Lamba gridir.

I am going grey!

Saçlarıma ak düşüyor!

The car is grey.

Araba gridir.

My computer is grey.

Benim bilgisayarım gri renkli.

The elephant is grey.

Fil gri renklidir.

The cloud is grey.

Bulut gri.

Is that cat grey?

- O kedi gri mi?
- O kedi boz mu?

Her head was grey.

Onun kafası griydi.

His jumper is grey.

Kazağı gri.

- The teacher's name was Mr Grey.
- The teacher's name was Mr. Grey.

Öğretmenin adı Bay Grey idi.

This pencil is not grey.

- Bu kalem gri değil.
- Bu kurşun kalem gri değil.

His hair has turned grey.

- Onun saçı griye döndü.
- Saçı beyazladı.

Everything about him was grey.

Onun hakkında her şey griydi.

The father has grey eyes.

Babamın gri gözleri var.

- Mr Grey did not enjoy his job.
- Mr. Grey didn't enjoy his work.

Bay Grey işinden memnun değildi.

All of your cats are grey.

Senin kedilerinin hepsi gri renkli.

Does Tom like Earl Grey tea?

Tom earl grey çayını sever mi?

Do you like Earl Grey tea?

Earl Grey çayı beğeniyor musun?

Why are some translations in grey?

Neden bazı çeviriler gri?

Mr. Grey didn't enjoy his work.

Bay Grey işinden hoşlanmıyordu.

- His head was gray.
- His head was grey.
- Her head was grey.
- Her head was gray.

Onun başı griydi.

All cats are grey in the dark.

Bütün kediler karanlıkta gridir.

The grey man appeared in the doorway.

Gri adam kapıda göründü.

With a few more wrinkles and grey hair,

birkaç fazladan kırışıkla ve gri saçla,

- My suit is gray.
- My suit is grey.

Benim takım gridir.

The grey cat can't climb off the tree.

Gri kedi ağaçtan inemiyor.

Although he's young, he has a grey beard.

- Genç olmasına rağmen beyaz bir sakalı var.
- Genç olmasına rağmen sakalı beyaz.

- He had grey hair.
- I had gray hair.

Onun gri saçı var.

- The sky was grey.
- The sky was gray.

Gökyüzü griydi.

At ten years old his hair turned grey.

On yaşındayken saçları beyazladı.

When candles are out, all cats are grey.

Mumlar söndüğünde bütün kediler gridir.

- He had grey hair.
- He had gray hair.

Gri saçları vardı.

Her grey hair makes her look older than she is.

Onun gri saçı, kendisinin olduğundan daha yaşlı görünmesine neden oluyor.

- It's a legal grey area.
- It's a legal gray area.

Bu bir yasal gri alan.

- His hair has turned grey.
- His hair has turned silver.

Onun saçı gümüş rengine döndü.

O grey pussycat, please don't purr. Grandpa might hear you.

O gri kedicik, lütfen mırıldama. Büyükbabam seni duyabilir.

His grey and lifeless eyes burned like two hot coals.

Onun gri ve cansız gözleri, iki sıcak kömür gibi yandı.

My friend disappeared like a grey mule in the fog.

Arkadaşım sisteki bir gri katır gibi kayboldu.

- This pencil is not grey.
- This pencil is not gray.

- Bu kalem gri değil.
- Bu kalem boz değil.

Can you hurry and go buy grey bread from the baker? And make him cut it!

Acele edebilir misin ve fırıncıdan gri ekmek almaya gidebilir misin? Ve onu ona kestirir misin?

Dr. Pepperberg and her colleagues have found that Alex, an African grey parrot, can count up to 8.

Dr. Pepperberg ve onun meslektaşları Alex'in, bir Afrika gri papağanı, 8'e kadar sayabileceğini buldu.

Which is to blame for the fact that 4 out 5 jobs in India are on the grey market.

Hindistan'daki mesleklerin 5'te 4'nün gri pazarda olmasının nedeni.

Grey translations are indirect translations. In other words, they are translations of the translations, and not translations of the main sentence (the main sentence is the sentence in big letters).

Gri çeviriler dolaylı çevirilerdir. Diğer bir deyişle, onlar çevirilerin çevirileridir, ve ana cümlenin çevirileri değil ( ana cümle büyük harflerle yazılmış cümledir).