Translation of "Drawn" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Drawn" in a sentence and their turkish translations:

Water is drawn

su çekiliyor

I've drawn a map.

Bir harita çizdim.

My name was drawn.

Benim adım çekildi.

I was drawn to poetry.

şiir beni kendine çekti.

drawn a woman giving birth

doğum yapan bir kadın çizilmiş

I'm very drawn to you.

Senin için çok gerginim.

I haven't drawn for years.

Yıllardır resim yapmadım.

I felt drawn toward her.

Kendimi ona doğru çekilmiş hissettim.

Are drawn to extremism and violence.

anlamaya çalıştım.

He has drawn up a will.

O, bir vasiyetname hazırladı.

Have you ever drawn an animal?

Hiç hayvan resmi yaptın mı?

The plans have been drawn up.

Planlar hazırlandı.

He has drawn his last breath.

- O son nefesini çekti.
- O, dünyaya gözlerini kapattı.

This picture was drawn by Tom.

Bu resmi Tom çizdi.

Have you drawn any pictures recently?

Son zamanlarda hiç resim yaptın mı?

This time it was drawn as engraving

bu sefer ise oyma olarak çizilmiş

What conclusions can be drawn from this?

Bundan ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?

This circle was drawn by a compass.

Bu çember bir pusulayla çizilmiş.

The first snowplows were drawn by horses.

İlk kar temizleme aracı atlar tarafından çekildi.

Tom arrived in a horse-drawn sleigh.

Tom atlı kızakla geldi.

Sami found himself drawn to Layla's charm.

Sami kendini Leyla'nın cazibesine çekilmiş buldu.

Proverbs are short sentences drawn from long experience.

Bir atasözü kısa söylenen uzun bir deneyimdir.

They were drawn to each other like magnets.

Onlar mıknatıs gibi birbirlerine çekildiler.

Our constitution was drawn up under American guidance.

Anayasamız Amerikan rehberliği altında yazıldı.

Tom entered the room with his gun drawn.

Silahını çizilmiş Tom odaya girdi.

The hearse was drawn by eight black horses.

Cenaze arabası sekiz siyah at tarafından çekildi.

I have never drawn anything in my life.

Hayatımda asla hiçbir şey çizmedim.

A quadriga is a chariot drawn by four horses.

Kuadriga dört at tarafından çekilen bir arabadır.

Detailed maps for this area have not been drawn.

Bu alan için ayrıntılı haritalar çizilmedi.

They were drawn to each other by a magnetic attraction.

Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.

The plans were drawn up, but the deal fell through.

Planlar çizildi, ancak anlaşma ters gitti.

Tom and Mary went on a horse-drawn sleigh ride.

Tom ve Mary atlı kızak yolculuğuna gitti.

I was drawn to oceanography by just this kind of challenge.

Yalnızca bu tür bir iddiayla kendimi okyanus biliminin içinde buldum.

But high tide has drawn even greater dangers to the shore.

Fakat yüksek gelgit, kıyıya daha büyük tehlikeler çekmiş durumda.

Drawn by moonlight reflecting off the water, they head for the ocean.

Denizden yansıyan ay ışığına çekilerek okyanusa doğru gidiyorlar.

The picture of Mary that Tom had drawn took John's breath away.

Tom'un çizdiği Mary'nin resmi John'un soluğunu kesti.

Progress in perspective and depth now allowed more realistic images to be drawn

Perspektif ve derinlikteki ilerleme artık daha gerçekçi resimlerin çizilmesini sağlıyordu

NB: This was drawn a long time ago so the quality is low.

NB:Çok uzun süre önce çizildi bu yüzden kalite kötüdür.

Santa Claus is usually drawn as roly-poly. He is almost never skinny.

Noel baba genellikle tombul çizilir. O neredeyse sıska değildir.

- Mary could not turn away from the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn.
- Mary could not stop looking at the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn.

Mary Tom'un çizdiği Uyuyan Güzel resmine bakmaktan vazgeçemedi.

The work to be done was an angel child to be drawn in Jesus' Baptism.

Yapılacak olan iş İsa'nın Vaftizi tablosunda çizilecek bir melek çocuktu

Mary could not turn away from the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn.

Mary Tom'un çizdiği Uyuyan Güzel resmine bakmaktan kendini alamadı.

Cops came with guns drawn, as I was talking to the owner on the phone.

Ben telefonda mal sahibi ile konuşuyorken Polis çekilmiş silahları ile geldi.

And when the lines are drawn equally, Jesus is right in the middle of the picture.

Ve eşit şekilde çizgiler çekildiğinde İsa resmin tam ortasında

But had been drawn upon a kind of previous pool of knowledge in the Middle East.

Orta Doğu'daki daha kadim bir bilgi havuzundan alınmıştı.

Instead of people who were drawn like a pile before, this time a relax image was given.

Daha önceleri kazık gibi gergin çizilen insanlar yerine bu sefer relax bir görüntü verildi

It was designed so that a line drawn between two points on the map would provide the exact

Haritadaki iki nokta arasında çizilen bir çizginin, bu noktalar arasında gezinmek için

The ancient Greeks believed that the Sun rode across the sky in a chariot drawn by four white horses driven by the god Heleius.

Antik Yunanlar Güneşin tanrı Heleius tarafından sürülen dört beyaz at tarafından çekilen bir arabada gökyüzünü boydan boya geçtiğine inanıyorlardı.

The Paris syndrome is a type of culture shock. It's a psychiatric term used to describe foreigners who start living in Paris, drawn to the image of the city as a center of fashion, don't adapt well to the local customs and culture, lose their mental balance and exhibit symptoms close to depression.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.