Translation of "Giving" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Giving" in a sentence and their turkish translations:

We're giving up.

Vazgeçiyoruz.

I'm giving up.

Ben pes ediyorum.

- I'm giving my computer away.
- I'm giving my computers away.

Bilgisayarımı hibe ediyorum.

I'm not giving up.

Ben vazgeçmiyorum.

I'm giving up smoking.

- Sigara içmeyi bıraktım.
- Sigara içmeyi bırakıyorum.

I'm giving it back.

Onu geri veriyorum.

We're not giving up.

Vazgeçmeyeceğiz.

They're giving Tom medication.

Onlar Tom'a ilaç veriyor.

So, you giving up?

Yani, vaz mı geçiyorsun?

There's no giving up.

Vazgeçmek yok.

Tom isn't giving up.

Tom vazgeçmiyor.

Are you giving up?

Pes mi ediyorsun?

- I am giving you an order.
- I'm giving you an order.

Sana bir emir veriyorum.

- I'm giving my bike away.
- I am giving my bike away.

Bisikletimi hediye olarak veriyorum.

- You're not giving up, are you?
- You aren't giving up, are you?

Vazgeçmiyorsun, değil mi?

- Tom's not the one giving orders.
- Tom isn't the one giving orders.

Tom emirler veren biri değil.

- I'm giving them to him tomorrow.
- I'm giving them to her tomorrow.

Yarın onları ona veriyorum.

giving them a soft goodbye

onlara nazik bir veda etmek

Drawn a woman giving birth

doğum yapan bir kadın çizilmiş

She proposed giving a party.

O bir parti vermeyi önerdi.

He was giving a speech.

O konuşuyordu.

We're giving him the apple.

Elmayı ona verdik.

Tom started giving Mary CPR.

Tom Mary'ye suni teneffüs vermeye başladı.

We're giving you the house.

Evi sana veriyoruz.

I'm giving you an opportunity.

Sana bir fırsat veriyorum.

I'm giving you a chance.

- Sana bir şans veriyorum.
- Size bir şans veriyorum.

I'm not giving this up.

Bundan vazgeçmiyorum.

I'm giving you a ride.

Seni arabayla götürüyorum.

I'm giving it to Tom.

Onu Tom'a veriyorum.

You're giving me the creeps.

Tüylerimi ürpertiyorsun.

You're giving me a headache.

Başımı ağrıtıyorsun.

We're giving you a choice.

Sana bir seçme hakkı veriyoruz.

Tom isn't giving up yet.

Tom henüz vazgeçmiyor.

I'm not giving an inch.

Hiçbir şekilde geri adım atmıyorum.

I'm giving it to you.

Onu sana veriyorum.

I'm still not giving up.

Ben hâlâ vazgeçmiyorum.

I'm not giving up hope.

Ben umuttan vazgeçmiyorum.

Do you like giving haircuts?

Saç kesimi yapmaktan hoşlanıyor musun?

He's giving it a go.

O onu deniyor.

Mary is giving out flowers.

Mary çiçekleri dağıtıyor.

They're giving away samples free.

Onlar ücretsiz numuneler veriyor.

Do you like giving advice?

Tavsiye vermeyi sever misin?

I won't be giving up.

Pes etmeyeceğim.

We're never giving up hope.

Biz asla umudumuzu kaybetmiyoruz.

Who's giving the main speech?

Ana konuşmayı kim yapıyor?

Giving up smoking isn't easy.

Sigarayı bırakmak kolay değil.

I'm not giving up yet.

Henüz pes etmiyorum.

I'm giving it to them.

Bunu onlara veriyorum.

I'm giving it to him.

Bunu ona veriyorum.

I'm giving it to her.

Bunu ona veriyorum.

Giving up isn't the answer.

Vazgeçmek cevap değildir.

Tom felt like giving up.

Tom'un canı vazgeçmek istedi.

Tom proposed giving a party.

Tom bir parti vermeyi teklif etti.

I'm giving my stuff away.

Eşyalarımı hibe ediyorum.

I'm giving my car away.

Arabamı hibe ediyorum.

I'm giving my house away.

Evimi hibe ediyorum.

Sami was giving and caring.

Sami veriyor ve bakıyordu.

Tom doesn't enjoy giving speeches.

Tom konuşma yapmaktan hoşlanmıyor.

Giving up isn't an option.

Vazgeçmek bir seçenek değildir.

I felt like giving up.

Canım vazgeçmek istedi.

I don't enjoy giving speeches.

Konuşma yapmak hoşuma gitmiyor.

I don't like giving speeches.

Konuşma yapmayı sevmem.

Sami was giving Layla advice.

Sami, Leyla'ya tavsiye veriyordu.

Thanks for giving me this.

Bunu bana verdiğin için teşekkürler.

We're giving a party tonight.

Bu gece bir parti veriyoruz.

- We are giving Tom a birthday party.
- We're giving Tom a birthday party.

Tom'a bir doğum günü partisi veriyoruz.

- I am giving you what you want.
- I'm giving you what you want.

İstediğini sana veriyorum.

- Thank you for giving this to me.
- Thank you for giving me this.

Bunu bana verdiğin için teşekkür ederim.

- Tom has been giving money to Mary.
- Tom has been giving Mary money.

Tom Mary'ye para veriyor.

It was giving up on them.

çalışanlarından da vazgeçiyordu.

Observing him and giving him feedback.

kendi işi olan konser kemanistliğini bırakmış.

You're giving up on your head

Ya başından vazgeçiriyorsunuz

She's giving herself up to love.

O kendini aşkın ellerine bırakıyor.

She is giving a party tonight.

O, bu gece bir parti veriyor.

I can't believe you're giving up.

Vazgeçtiğine inanamıyorum.

Choosing something means giving something up.

Bir şeyi seçmek bir şeyden vazgeçmek anlamına gelir.

Tom is giving a party tonight.

Tom bu gece bir parti veriyor.

I'm not giving you any money.

Sana hiç para vermeyeceğim.

I'm giving you time until tomorrow.

Sana yarına kadar mühlet veriyorum.

We're giving you about ten minutes.

Size yaklaşık on dakika veriyoruz.

Do you mean you're giving up?

Vazgeçiyor olduğunu mu kastediyorsun?

I've been giving that some thought.

Buna biraz kafa yoruyorum.

We're giving this away for free.

Bunu bedavaya veriyoruz.

I'm not giving up that easily.

O kadar kolay vazgeçmiyorum.

I'm giving you a direct order.

Sana direkt bir emir veriyorum.

I'm giving my old books away.

Eski kitaplarımı bağışlıyorum.

I'm not giving up on Tom.

Tom'dan vazgeçmiyorum.

I'm giving you all I can.

Sana elimden geleni veriyorum.

I'm giving you a second chance.

Sana ikinci bir şans veriyorum.

I'm giving you one last chance.

- Sana son bir şans veriyorum.
- Sana son bir fırsat veriyorum.

You mean you're just giving up?

Sadece vazgeçtiğini mi söylüyorsun?

Tom is giving Mary another chance.

Tom, Mary'ye başka bir şans veriyor.

Tom and I are giving up.

Tom ve ben pes ediyoruz.

This is giving me a headache.

Bu, başımı ağrıtıyor.

Are you really just giving up?

Gerçekten sadece vazgeçiyor musun?

Are you giving this to Tom?

Bunu Tom'a veriyor musun?