Examples of using "Giving" in a sentence and their turkish translations:
Vazgeçiyoruz.
Ben pes ediyorum.
Bilgisayarımı hibe ediyorum.
Ben vazgeçmiyorum.
- Sigara içmeyi bıraktım.
- Sigara içmeyi bırakıyorum.
Onu geri veriyorum.
Vazgeçmeyeceğiz.
Onlar Tom'a ilaç veriyor.
Yani, vaz mı geçiyorsun?
Vazgeçmek yok.
Tom vazgeçmiyor.
Pes mi ediyorsun?
Sana bir emir veriyorum.
Bisikletimi hediye olarak veriyorum.
Vazgeçmiyorsun, değil mi?
Tom emirler veren biri değil.
Yarın onları ona veriyorum.
onlara nazik bir veda etmek
doğum yapan bir kadın çizilmiş
O bir parti vermeyi önerdi.
O konuşuyordu.
Elmayı ona verdik.
Tom Mary'ye suni teneffüs vermeye başladı.
Evi sana veriyoruz.
Sana bir fırsat veriyorum.
- Sana bir şans veriyorum.
- Size bir şans veriyorum.
Bundan vazgeçmiyorum.
Seni arabayla götürüyorum.
Onu Tom'a veriyorum.
Tüylerimi ürpertiyorsun.
Başımı ağrıtıyorsun.
Sana bir seçme hakkı veriyoruz.
Tom henüz vazgeçmiyor.
Hiçbir şekilde geri adım atmıyorum.
Onu sana veriyorum.
Ben hâlâ vazgeçmiyorum.
Ben umuttan vazgeçmiyorum.
Saç kesimi yapmaktan hoşlanıyor musun?
O onu deniyor.
Mary çiçekleri dağıtıyor.
Onlar ücretsiz numuneler veriyor.
Tavsiye vermeyi sever misin?
Pes etmeyeceğim.
Biz asla umudumuzu kaybetmiyoruz.
Ana konuşmayı kim yapıyor?
Sigarayı bırakmak kolay değil.
Henüz pes etmiyorum.
Bunu onlara veriyorum.
Bunu ona veriyorum.
Bunu ona veriyorum.
Vazgeçmek cevap değildir.
Tom'un canı vazgeçmek istedi.
Tom bir parti vermeyi teklif etti.
Eşyalarımı hibe ediyorum.
Arabamı hibe ediyorum.
Evimi hibe ediyorum.
Sami veriyor ve bakıyordu.
Tom konuşma yapmaktan hoşlanmıyor.
Vazgeçmek bir seçenek değildir.
Canım vazgeçmek istedi.
Konuşma yapmak hoşuma gitmiyor.
Konuşma yapmayı sevmem.
Sami, Leyla'ya tavsiye veriyordu.
Bunu bana verdiğin için teşekkürler.
Bu gece bir parti veriyoruz.
Tom'a bir doğum günü partisi veriyoruz.
İstediğini sana veriyorum.
Bunu bana verdiğin için teşekkür ederim.
Tom Mary'ye para veriyor.
çalışanlarından da vazgeçiyordu.
kendi işi olan konser kemanistliğini bırakmış.
Ya başından vazgeçiriyorsunuz
O kendini aşkın ellerine bırakıyor.
O, bu gece bir parti veriyor.
Vazgeçtiğine inanamıyorum.
Bir şeyi seçmek bir şeyden vazgeçmek anlamına gelir.
Tom bu gece bir parti veriyor.
Sana hiç para vermeyeceğim.
Sana yarına kadar mühlet veriyorum.
Size yaklaşık on dakika veriyoruz.
Vazgeçiyor olduğunu mu kastediyorsun?
Buna biraz kafa yoruyorum.
Bunu bedavaya veriyoruz.
O kadar kolay vazgeçmiyorum.
Sana direkt bir emir veriyorum.
Eski kitaplarımı bağışlıyorum.
Tom'dan vazgeçmiyorum.
Sana elimden geleni veriyorum.
Sana ikinci bir şans veriyorum.
- Sana son bir şans veriyorum.
- Sana son bir fırsat veriyorum.
Sadece vazgeçtiğini mi söylüyorsun?
Tom, Mary'ye başka bir şans veriyor.
Tom ve ben pes ediyoruz.
Bu, başımı ağrıtıyor.
Gerçekten sadece vazgeçiyor musun?
Bunu Tom'a veriyor musun?