Translation of "Diet" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Diet" in a sentence and their turkish translations:

And finally: diet.

Ve son olarak: diyet.

Diet is important.

Diyet önemlidir.

Change your diet.

Diyetinizi değiştirin.

Who's on diet?

Diyette kim var?

- She is on a diet.
- She's on a diet.

O bir diyette.

- She is on a diet.
- He is on a diet.

O bir diyette.

I'm on a diet.

Ben diyetteyim.

Which diet is better?

Hangi diyet daha iyi?

Tom changed his diet.

Tom diyetini değiştirdi.

- I have begun a new diet.
- I've begun a new diet.

Yeni bir diyete başladım.

What's interesting about this diet

Bu diyet hakkında ilginç olan şey ise,

Should I watch my diet?

Diyetime dikkat etmeli miyim?

The bill passed the Diet.

Tasarı, Diet'ten geçti.

Laurie doesn't like Diet Cola.

Laurie diyet kola sevmez.

Are you on a diet?

Diyette misiniz?

I'm going on a diet.

Rejime başlıyorum.

Tom is on a diet.

Tom diyette.

Tomorrow, I start the diet.

Yarın diyete başlıyorum.

I followed the diet strictly.

Katı bir şekilde diyeti uyguladım.

Do you drink diet soda?

Diyet soda içer misin?

Tom follows a paleo diet.

Tom bir paleo diyeti izler.

The Diet has been dissolved.

Parlamento feshedildi.

I'm on a strict diet.

Ben sıkı bir diyetteyim.

Follow the diet of joy.

- Sevinç diyetini uygulayın.
- Sevinç diyetini izleyin.

I'm on a juice diet.

Meyve suyu diyetindeyim.

I'll start my diet tomorrow.

Yarın diyetime başlayacağım.

Is Tom on a diet?

Tom diyette mi?

Aren't you on a diet?

Bir diyette değil misin?

- I have to go on a diet.
- I've got to go on a diet.

Diyete girmek zorundayım.

- She is on a diet.
- She is dieting.
- She's on a diet.
- She's dieting.

O bir diyette.

The Diet will meet on Tuesday.

Meclis salı günü toplanacak.

Calcium is absent from his diet.

Onun diyetinde kalsiyum yoktur.

I don't like a fat diet.

Yağlı bir diyeti sevmiyorum.

Tom doesn't eat a balanced diet.

Tom dengeli bir diyet yemez.

You should go on a diet.

- Diyete gitmelisin.
- Diyete başlamalısın.

Tom is drinking a diet cola.

Tom bir diyet kola içiyor.

I’m on a diet right now.

Şu anda diyetteyim.

Tom usually drinks diet root beer.

Tom genellikle diyet kök bira içer.

The Diet will open next Monday.

Meclis gelecek pazartesi günü açılacak.

The Diet is now in session.

Meclis şimdi oturumda.

You must stick to your diet.

Diyetine bağlı kalmalısın.

My mother is on a diet.

Annem diyette.

Tom's diet resulted in weight loss.

Tom'un diyeti kilo kaybıyla sonuçlandı.

Why don't you follow your diet?

Neden diyetine uymuyorsun?

Tom follows a strict vegan diet.

Tom sıkı bir vegan diyeti izler.

- I'm on a diet.
- I'm dieting.

- Ben diyetteyim.
- Ben diyet yapıyorum.

I've been on a strict diet.

Ben sıkı bir diyette bulunuyorum.

This diet is full of vitamins.

Bu diyet vitamin dolu.

Tom's diet is deficient in protein.

Tom'un diyeti proteinden yoksun.

Tom is on a strict diet.

Tom sıkı bir diyette.

Are you still on a diet?

Hala bir diyette misin?

Why is Tom on a diet?

Tom neden bir diyette?

Aren't you still on a diet?

Hâlâ diyette değil misin?

Is Tom still on a diet?

Tom hâlâ diyet yapıyor mu?

Tom eats a plant-based diet.

Tom meyve-sebze ağırlıklı besleniyor.

Do you follow any special diet?

Özel bir diyet uyguluyor musun?

Why are you on a diet?

Neden diyettesin?

Tom follows a low-carb diet.

- Tom düşük karbonhidrat diyeti uyguluyor.
- Tom düşük karbonhidrat diyeti izliyor.

I'm not on a diet anymore.

Artık diyette değilim.

Her diet resulted in weight loss.

Yaptığı diyetle kilo verdi.

His diet is deficient in protein.

Yedikleri protein açısından fakir.

It's important to follow a strict diet.

Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.

Why don't you go on a diet?

Neden bir diyet yapmıyorsun?

He has a seat in the Diet.

Onun Diyette bir koltuğu var.

Tom has to go on a diet.

Tom diyet yapmak zorunda.

My mother is on a banana diet.

Annem bir muz diyetinde.

Can I get you a diet soda?

Sana bir diyet soda alabilir miyim?

I’m on a diet at the moment.

Şu an diyetteyim.

Tom sticks to a strict vegetarian diet.

Tom sıkı bir vejetaryen diyetine yapışıyor.

Do I need to change my diet?

Diyetimi değiştirmeli miyim?

I've decided to go on a diet.

Diyete başlamaya karar verdim.

I try to eat a balanced diet.

Dengeli bir diyet yemeye çalışıyorum.

I need to go on a diet.

Diyete başlamalıyım.

Tom tries to eat a balanced diet.

Tom bir dengeli beslenme yemeye çalışıyor.

Do I have to change my diet?

Diyetimi değiştirmek zorunda mıyım.

I bought new clothes after my diet.

Diyetimden sonra yeni elbiseler aldım.

Does your diet have too much fat?

Diyetin çok fazla yağlı mıdır?

You need to stick to a diet.

Bir diyete bağlı kalman gerekiyor.

You need to go on a diet.

Senin diyete girmen gerekiyor.

He has numerous friends in the Diet.

Onun Diyette sayısız arkadaşları var.

We all need variety in our diet.

Hepimiz diyetimizde çeşitliliğe ihtiyacımız var.

The main diet in Japan is rice.

Japonya'da ana yiyecek pirinçtir.

A diet Coke in Ukraine costs ₴2.

Ukrayna'da bir diyet kola 2₴.

You'll need to go on a diet.

- Diyete girmen gerekecek.
- Diyete başlaman gerekecek.

My wife keeps to a strict diet.

Karım sıkı diyette.

- I think Tom should go on a diet.
- I think that Tom should go on a diet.

Tom'un diyete girmesi gerektiğini düşünüyorum.

- Tom told me that Mary was on a diet.
- Tom told me Mary was on a diet.

Tom bana Mary'nin diyette olduğunu söyledi.

So diet is one way to gain estrogens,

Bu bakımdan diyet, östrojen almak için iyi bir yol

But even if diet did not cure cancer,

Ama diyet kanseri iyileştirmeseydi bile

Adding vital minerals to their limited vegetarian diet.

Kısıtlı vejetaryen diyetlerine hayati mineraller ekliyorlar.