Translation of "Bite" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Bite" in a sentence and their turkish translations:

- Bite your tongue!
- Bite your tongue.

Ağzından yel alsın.

- I don't bite.
- I won't bite.

Isırmayacağım.

Bite me!

Hadi oradan!

If you bite me, I'll bite back.

Eğer beni ısırırsan ben de seni ısıracağım.

- Barking dogs seldom bite.
- Dogs that bark don't bite.
- Barking dogs don't bite.
- Barking dogs never bite.

Havlayan köpek ısırmaz.

- Barking dogs seldom bite.
- Dogs that bark don't bite.
- Barking dogs don't bite.

Havlayan köpek ısırmaz.

- Don't bite your nails.
- Don't bite your nails!

Tırnaklarını ısırma.

Bite your tongue!

Dilini ısır!

Bite the bullet.

Sık dişini.

I don't bite.

Isırmam.

Tom won't bite.

Tom ısırmayacak.

He won't bite.

O ısırmaz.

Take a bite.

Bir lokma alın.

We won't bite.

Isırmayacağız.

- Barking dogs don't always bite.
- Barking dogs never bite.

Havlayan köpek ısırmaz.

If you bite me, then I'll bite you, too.

Beni ısırırsan, o zaman ben de seni ısırırım.

A dog bite is more serious than a mosquito bite.

Bir köpek ısırığı, bir sivrisinek ısırığından daha ciddidir.

- It isn't going bite you.
- It's not going bite you.

Seni ısırmaz.

Bite down tightly, please.

Lütfen sıkıca ısır.

I'll bite the bullet.

Sıkıntıya katlanacağım.

How about a bite?

Bir şey yemeğe ne dersin?

Barking dogs seldom bite.

Havlayan köpek ısırmaz.

Tom won't bite you.

Tom sizi ısırmayacaktır.

Does this spider bite?

Bu örümcek ısırır mı?

Barking dogs don't bite.

Havlayan köpek ısırmaz.

Did Tom bite you?

Tom sizi ısırdı mı?

Dead dogs don't bite.

Ölü köpekler ısırmaz.

That's a spider bite.

O bir örümcek ısırığı.

Tom took another bite.

Tom bir lokma daha aldı.

Tom took a bite.

Tom bir ısırık aldı.

Barking dogs never bite.

Havlayan köpek ısırmaz.

Let's catch a bite.

Bir lokma ısıralım.

Does your dog bite?

Köpeğiniz ısırır mı?

This dog doesn't bite.

Bu köpek ısırmaz.

That dog doesn't bite.

O köpek ısırmaz.

Who did Tom bite?

Tom kimi ısırdı?

I loved every bite.

Her lokmayı severdim.

I won't bite you.

Seni ısırmayacağım.

I took another bite.

Bir lokma daha aldım.

- I could not eat another bite.
- I couldn't eat another bite.

Bir lokma daha yiyemedim.

- I promise I won't bite.
- I promise that I won't bite.

Isırmayacağıma söz veriyorum.

- A barking dog doesn't bite.
- A barking dog does not bite.

Havlayan köpek ısırmaz.

Let's catch a quick bite.

Çabucak bir şeyler yiyelim.

Can I have a bite?

Ben bir ısırık alabilir miyim?

Don't let him bite you.

Onun seni ısırmasına izin verme.

Do you want a bite?

Bir lokma ister misim?

Who did Mike Tyson bite?

- Mike Tyson kimi ısırmıştı?
- Mike Tyson kimi ısırdı?

Where did you bite them?

Onları nereden ısırdın?

I can't eat another bite.

Bir lokma daha yiyemem.

I promise I won't bite.

Söz veriyorum seni ısırmayacağım.

The bite isn't very deep.

Isırık çok derin değil.

Would you like a bite?

Bir lokma ister misin?

You haven't eaten a bite.

Bir lokma yemedin.

That's a very big bite.

O çok büyük bir lokma.

Who did my dog bite?

Benim köpeğim kimi ısırdı?

Don't bite my head off.

Bağırıp çağırma.

It's not gonna bite you.

O seni ısırmayacak.

The snake bite was fatal.

Yılan ısırığı öldürücüydü.

Dogs that bark don't bite.

Havlayan köpek ısırmaz.

Don't worry; it won't bite.

Merak etme; ısırmaz.

- I promise I won't bite you.
- I promise that I won't bite you.

Seni ısırmayacağıma söz veriyorum.

But the dog didn't bite me

ama beni köpek ısırmadı ki

Don't bite on the right side.

Sağ tarafla ısırma.

Let's go grab a bite somewhere.

- Bir yerde bir lokma kapmaya gidelim.
- Gidip bir yerde bir şeyler atıştıralım.

Let's have a bite to eat.

Bir şeyler atıştıralım.

Tom had to bite the bullet.

- Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
- Tom katlanmak zorunda kaldı.

Don't let your dog bite me.

- Senin köpeğinin beni ısırmasına izin verme.
- Köpeğinin beni ısırmasına izin verme.
- Köpeğine beni ısırtma.

I couldn't possibly eat another bite.

Bir lokma daha yiyemezdim.

He's all bark and no bite.

O çok konuşur ama iş yapmaz.

Here, try a bite of this.

Buyurun bundan bir lokma deneyin.

Did Tom's dog ever bite Mary?

Tom'un köpeği Mary'yi hiç ısırdı mı?

A wolf doesn't bite a wolf.

Bir kurt bir kurtu ısırmaz.

Let's grab a bite to eat.

Yiyecek bir lokma alalım.

My dog tried to bite Tom.

Köpeğim Tom'u ısırmaya çalıştı.

- You're lucky because he didn't bite you.
- You are lucky because he didn't bite you.

- Seni ısırmadığı için şanslısın.
- Sen şanslısın çünkü seni ısırmadı.

- Tom took a bite out of the apple.
- Tom took a bite of the apple.

Tom elmadan bir ısırık aldı.

A cornered rat will bite a cat.

Kıstırılmış bir sıçan bir kediyi ısırır.

When I bite down, this tooth hurts.

Ben ısırdığımda, bu diş acıyor.

I will bite just a little bit.

Sadece biraz ısıracağım.

Mayuko took a bite of my apple.

Mayuko benim elmamdan bir ısırık aldı.

I only took a bite of bread.

Ben sadece bir lokma ekmek aldım.

She took a bite of the apple.

O, elmadan bir ısırık aldı.

He ate one bite, and then another.

Bir lokma yedi, ve sonra bir tane daha.

I cannot bite. I have no teeth.

Ben ısıramam. Dişlerim yok.

Tom took another bite of his sandwich.

Tom sandviçinden bir lokma daha aldı.

Tom took a bite of Mary's donut.

Tom Mary'nin gözlemesinden bir lokma aldı.

This dog tired to bite my arm.

Şu köpek elimi ısırmaya çalıştı.

A rattlesnake's bite is filled with poison.

Bir çıngıraklı yılanın ısırığı zehirle doludur.

Tom's words came back to bite him.

Tom'un ettiği laflar kendi ayağına dolandı.

How did the dog bite the man?

Köpek, adamı nasıl ısırdı?

I only ate a bite of bread.

Sadece bir parça ekmek yedim.

Don't bite the hand that feeds you.

Sizi besleyen eli ısırmayın.

Her bark is worse than her bite.

Onun havlaması onun ısırmasından daha kötüdür.

Never bite the hand that feeds you.

Sana iyilik yapana nankörlük yapma.

Tom took a bite of my apple.

Tom elmamdan bir ısırık aldı.

Tom took a bite of the apple.

- Tom elmadan bir ısırık aldı.
- Tom elmadan bir ısırık kopardı.