Examples of using "Useless" in a sentence and their turkish translations:
- Yararı yok.
- Bu gereksiz!
Tom işe yaramaz.
- Bu tamamen işe yaramaz.
- Bu tamamen yararsız.
Onlar işe yaramaz.
Sen faydasızsın.
Biz faydasızız.
Ben faydasızım.
O işe yaramaz.
Bu işe yaramaz.
Tamamen faydasız.
Bu işe yaramaz hale geldi.
- O faydasızdı.
- O işe yaramazdı.
İşe yaramaz hissediyorum.
Tamamen işe yaramazsın.
Bu tamamen işe yaramaz.
Ben işe yaramaz mıyım?
Onlar şu anda işe yaramaz.
Sen yararsızdın.
O tamamen işe yaramaz.
Sen tamamen işe yaramazsın.
Gerçekten işe yaramazsın.
O, tamamen yararsız.
Tom bunun yararsız olduğunu biliyor.
Kocam işe yaramaz.
Tüm dualar işe yaramaz.
Denemek işe yaramaz.
Fransızcada işe yaramam.
Bu internet sitesi işe yaramaz.
Yalvarmak faydasız.
Tartışmak faydasız.
Erkekler çok işe yaramaz.
İtalyan televizyonu işe yaramaz.
- Tom işe yaramazın tekidir.
- Tom'un ne zeytine faydası olur ne ekmeğe.
- Tom bir halta yaramaz.
- Tom'dan ne köy olur ne kasaba.
- Tom'dan bir cacık olmaz.
Bu tamamen yararsızdır.
Ben bunun faydasız olduğunu biliyorum.
Erkek arkadaşım işe yaramazın teki.
Tom'la konuşmak faydasız.
Yetenek, sıkı çalışma olmadan faydasızdır.
Bilgi oldukça faydasızdı.
Veri tamamen işe yaramaz.
Havlu oldukça işe yaramazdı.
O vergi tamamen yararsız.
O benim için işe yaramaz.
Makine çevirisi neden kullanışsızdır?
Bu sözlük neredeyse yararsız.
Bu sözlük tamamen yararsız.
Kendine yararsız sorular sormayı durdur.
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
Hatta denemek bile işe yaramaz.
Bunu inkâr etmenin faydası yok.
Bu kitap kesinlikle işe yaramaz.
İnkâr etmek yararsız olacaktı.
- Doğada hiçbir şey lüzumsuz değildir.
- Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
- Doğada hiçbir şey yararsız değildir.
Ona konuşmak faydasız.
Böyle faydasız kitapları okumamalısın.
Karşı koymanın faydası yok.
Kitapları neredeyse işe yaramaz.
Bir dua, iman olmadan işe yaramaz.
Yine beş para etmez bir şey almışım.
İşe yaramaz şeyi atın.
Tom'la konuşmak faydasız.
Çocuklarına işe yaramaz şeyler öğretme.
CD bozuk. İşe yaramaz.
Sen öldüğünde para faydasızdır.
Onlara karşı çıkmak hiçbir şeye yaramaz.
Cep harçlığını yararsız şeylere harcama.
Onunla konuşmak faydasız.
Bunlar faydasız ve sonuçsuz toplantılardır.
Onu kullanmadığın sürece özgürlük yararsızdır.
Tom'un yeni aleti harika ama faydasız.
Tom tartışmanın yararsız olduğunu fark etti.
Devrim resimsiz faydasız olacaktır.
Bu şey benim için tamamen faydasız.
Issız bir adada para işe yaramaz.
Sen bir serserisin.
Tom genellikle bu durumlarda işe yaramaz.
Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
Beni tehdit etmen faydasız, bir şey söylemeyeceğim.
Şimdi greve gitmek yararsız.
Sen değersiz bir kocasın.
Tom işe yaramayan şeylerden sanat üretiyor.
Eğer bunu bir ritmle yapmazsan işe yaramaz!
Sorunu daha fazla tartışmak işe yaramaz.
Her zaman korkan insanların işe yaramaz olduğunu düşünüyorum.
Karşı koymanın faydası yok.
Elimizden geleni yapmamıza rağmen, işe yaramadı.
Onu yapmaya çalışmanın faydasız olduğunu biliyorum.
Anlaşmak için onu ikna etmeye çalışmak işe yaramaz.
Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
Keşke böyle işe yaramaz bir şey almasaydım.
Neden okulda çok fazla kullanışsız şey öğreniyoruz?
İnsanların söylemek istemediği şeyleri tercüme etmek faydasızdır.