Translation of "Arranged" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Arranged" in a sentence and their turkish translations:

- That can be arranged.
- That could be arranged.

Bu düzenlenebilir.

It's being arranged.

- O ayarlanıyor.
- O düzenleniyor.

Everything was arranged.

Her şey düzenlendi.

I've arranged everything.

- Her şeyi düzenledim.
- Her şeyi ayarladım.

We've arranged everything.

Her şeyi düzenledik.

- Everything is all arranged.
- Everything's ready.
- Everything has been arranged.

Her şey hazır.

Generally, marriages are arranged

Genelde evlilikler görücü usulü

They arranged a meeting.

Onlar bir toplantı düzenlediler.

Everything has been arranged.

Her şey düzenlendi.

That could be arranged.

Bu ayarlanabilir.

We arranged the flowers.

Çiçekleri düzenledik.

Transportation has been arranged.

Ulaşım düzenlendi.

I've already arranged that.

Ben onu zaten ayarladım.

Sami arranged Layla's murder.

Sami, Leyla'nın cinayetini düzenledi.

She arranged the flowers beautifully.

Çiçekleri güzel düzenledi.

Is everything arranged for tomorrow?

Yarın için her şey hazır mı?

Maybe that could be arranged.

Belki o düzenlenebilir.

Where are the plates arranged?

Plakalar nerede düzenlenmiş?

Was this an arranged marriage?

Bu görücü usulü bir evlenme miydi?

That is arranged into this pattern,

bir araya gelmiş partiküller topluluğu,

The meeting was arranged for Tuesday.

Buluşma salıya ayarlandı.

I arranged catering for tomorrow's party.

Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.

My parents had an arranged marriage.

Annem-babam görücü usulü evlilik yaptı.

I've arranged your meeting with Tom.

Tom'la toplantını ayarladım.

I think that could be arranged.

Sanırım o düzenlenebilir.

I'm sure it could be arranged.

Bunun düzenlenebileceğinden eminim.

I think that can be arranged.

Onun düzenlenebileceğini düşünüyorum.

I wouldn't have an arranged marriage.

Ben olsam görücü usulü evlenmezdim.

The meeting was arranged for next Sunday.

Toplantı gelecek pazar düzenlendi.

We arranged the books according to size.

Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.

Tom and Mary had an arranged marriage.

Tom ve Mary görücü usulüyle evlenmişti.

Have you arranged things for our departure?

Kalkışımız için bir şeyler düzenledin mi?

You arranged the chairs in a row.

Sandalyeleri arka arkaya koydun.

He arranged to be here at 6.

O, saat altıda burada olmayı planladı.

The two stamp collectors arranged a trade.

İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.

What do you think of arranged marriages?

Anlaşmalı evlilikler hakkında ne düşünüyorsunuz?

The piece was arranged for piano and orchestra.

Parça, piyano ve orkestra için düzenlendi.

He arranged that piano music for the violin.

O, o piyano müziğini keman için düzenledi.

I've arranged transportation for us back to Boston.

Boston'a geri dönmemiz için ulaşımı düzenledim.

Tom arranged a picnic for the whole office.

Tom bütün ofis için bir piknik düzenledi.

A travel agent arranged everything for our trip.

Bir seyahat acentesi, gezimiz için her şeyi düzenledi.

Tom arranged for his family to visit Boston.

Tom ailesinin Boston'u ziyaret etmesi için bir ayarlama yaptı.

We want the meeting arranged as soon as possible.

En kısa sürede toplantının düzenlenmesini istiyoruz.

Rocks are beautifully arranged in the Japanese-style garden.

Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.

I have arranged for Bill to meet Ann tomorrow.

Yarın Bill'in Ann'le buluşmasını ayarladım.

She arranged to meet him at the coffee shop.

O onunla bir kafeteryada buluşmayı kararlaştırdı.

Do you like the way the furniture is arranged?

Eşyaların dizilişini beğendin mi?

The police arranged an ambush to catch the mugger.

Polis soyguncuyu yakalamak için bir pusu düzenledi.

I talked to the new manager, I arranged everything.

Yeni müdürle konuştum, her şeyi ayarladım.

Tom and Mary arranged to meet in the lobby.

Tom ve Mary lobide buluşma ayarladılar.

We arranged that a car meet you at the station.

Sizi istasyonda karşılayacak bir araç ayarladık.

- Is everything arranged for tomorrow?
- Is everything ready for tomorrow?

Yarın için her şey hazır mı?

It would have been better if this was already arranged.

Eğer bu zaten düzenlenmiş olsaydı daha iyi olurdu.

Tom has arranged for Mary to meet John on Wednesday.

Tom çarşamba günü Mary'nin John'la buluşmasını ayarladı.

Sami and Layla arranged to meet at a strip mall.

Sami ve Leyla şerit tipi bir alışveriş merkezinde buluşma ayarladılar.

I arranged for a car to meet you at the airport.

Ben seni havaalanında karşılamak için bir araba ayarladım.

Poetry consists of the best words arranged in the best order.

Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.

I arranged my schedule so we can spend more time together.

Birlikte daha fazla zaman geçirebilelim diye programımı ayarladım.

They had to put that project on the backburner until financing was arranged.

Finansman düzenlenene kadar projeyi arka planda tutmak zorunda kaldılar.

Sami arranged for someone to look after his children while he was in jail.

Sami o hapisteyken çocuklarına bakması için birini ayarladı.

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.

Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

- He arranged to be here at 6.
- He promised to be here at 6.
- He agreed to be here at 6.

O saat 6'da burada olmayı kabul etti.

On my 25th birthday my sister arranged a surprise party. We went to see some male strippers and had a lot of fun.

25. doğum günümde ablam sürpriz bir parti düzenledi. Bazı erkek striptizcileri görmeye gittik ve çok eğlendik.