Translation of "50€" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "50€" in a sentence and their turkish translations:

And if 50/50 is the ultimate aim,

Eğer nihai amaç 50/50 ise

It's 50 yen.

Bu, 50 yen.

That's 50 yen.

Bu 50 yen.

The merger was implemented on a 50-50 ratio.

Birleşme %50-%50 oranla uygulandı.

- I paid about 50 bucks.
- I paid about 50 dollars.

Yaklaşık elli dolar ödedim.

Psychology has found over 50 cognitive biases in the last 50 years,

Psikoloji son 50 yılda 50'nin üzerinde bilişsel ön yargı olduğunu buldu

More than 50 of them.

Hem de 50 taneden fazlasını.

The 50 unit phone card.

50 adet telefon kartı.

Worth roughly 50 cents a kilo,

kilosu 50 cent üzerinden hesaplansa

Today, its price is around $50.

Bugün, fiyatı 50 dolar.

Open your texts to page 50.

Ders kitabınızın 50. sayfasını açın.

No more than 50 people came.

- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
- En fazla 50 kişi geldi.

The class consists of 50 boys.

Sınıf 50 erkekten oluşuyor.

We'd like a deposit of $50.

Biz 50 dolar depozito istiyoruz.

We'll fly there in 50 minutes.

Biz 50 dakikada oraya uçacağız.

Her weight increased to 50 kilograms.

Onun ağırlığı 50 kilograma yükseldi.

Non-members pay 50 dollars more.

Üye olmayanlar elli dolar daha ödeyecek.

It's still 50 kilometres to Paris.

Paris'e hâlâ 50 kilometre var.

It's 7:50 in the morning.

Sabah 7:50.

It is 50 kilometers to Paris.

Paris'e 50 kilometre var.

A small company employs 50 people.

Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.

The United States comprises 50 states.

Amerika Birleşik Devletleri 50 eyaletten oluşmaktadır

50 Cent has filed for bankruptcy.

50 sent iflas etti.

This question counts for 50 points.

Bu soru 50 puan değerindedir.

- America is made up of 50 states.
- The United States is made up of 50 states.

- Amerika 50 eyaletten oluşmaktadır.
- Amerika'da 50 eyalet vardır.

After, on average, six 50-minute sessions,

Ortalama 6, 50 dakikalık oturumdan sonra,

50 or 100 turns around the sun.

Güneş etrafında 50 veya 100 dönüş.

Like the 50-something-year-old man

tıpkı 50 yaşlarındaki adamın

The river is 50 meters in breadth.

Nehir 50 metre genişliğindedir.

She will pay 50 dollars at most.

O, en fazla 50 dolar ödeyecek.

Tom is 50 years behind the times.

Tom zamanın 50 yılın gerisinde.

The USA is composed of 50 states.

ABD 50 tane devletten oluşur.

I can type 50 words a minute.

Bir dakikada elli kelime yazabilirim.

Look up page 50 in the textbook.

Ders kitabında sayfa 50'ye bak.

Non-members pay an additional 50 dollars.

Üye olmayanlar fazladan 50 dolar öder.

There are 50 members in the club.

Kulüpte 50 üye var.

No fewer than 50 passengers were killed.

50'den az yolcu öldü.

His employer deducted $50 from his wages.

İşvereni maaşlarından 50 dolar düştü.

- He earns not more than 50 dollars a week.
- At the most, he earns 50 dollars a week.

En fazla, haftada 50 dolar kazanır.

And let's say you think it's about 50%.

%50 civarında olduğunu düşündüğünü varsayalım.

And I earn 50 million dollars a year,

ben 50 milyon dolar kazanıyorsam,

Today, Tesla is worth more than $50 billion.

Bugün, Tesla'nın değeri 50 milyar doların üzerindedir.

The group consists of 50 students in all.

Grup toplam 50 öğrenciden oluşmaktadır.

The three men had 50 pounds among them.

Bu üç kişinin aralarında 50 lirası vardı.

The business has expanded by 50% this year.

İş bu yıl % 50 oranında genişlemiştir.

He's been in the service for 50 years.

O, elli yıldır serviste.

Tom receives more than 50 emails a day.

Tom günde 50'den fazla e-posta alır.

The United States is composed of 50 states.

Birleşik Devletler 50 eyaletten oluşmuştur.

There are 50 stars on the American flag.

Amerika bayrağında 50 yıldız vardır.

In this room there are over 50 tables.

Bu odada 50'den fazla masa var.

We have a 50-minute layover in Boston.

Boston'da elli dakikalık bir konaklamamız var.

We have a 50% interest in the company.

Şirkette %50'lik bir hisseye sahibiz.

We ran off 50 copies of the invitation.

Davetiyeden 50 kopya bastık.

Even at 50, Mary can still turn heads.

50 yaşında olsa bile, Mary hâlâ insanların dikkatini çekebiliyor.

This room rents at 50 dollars a week.

Bu oda haftada 50 dolara kiraya veriliyor.

Tom does 50 push-ups every other morning.

Tom her sabah 50 adet şınav çeker.

Fadil lived just 50 miles south of Cairo.

Fadıl, Kahire'nin sadece 50 mil güneyinde yaşıyordu.

“Everything for 50 rubles” is my favorite store.

- En sevdiğim mağaza ucuzluk pazarıdır.
- En sevdiğim mağazalar bin bir çeşitçilerdir.
- En hoşuma giden mağazalar 1001 çeşit AVM'lerdir.

He sells shirts at a 50 percent discount.

Yüzde elli indirimle gömlek satıyor.

She sells shirts at a 50 percent discount.

Gömlekleri yüzde elli indirimli satıyor.

Including the conquest of Smyrna some 50 years earlier.

ve yaklaşık 50 yıl önce Symrna'nın işgaline saldırmak için aktifti.

The price was in the neighbourhood of 50 dollars.

Fiyat yaklaşık 50 dolar civarındaydı.

In towns, speed is limited to 50 km/h.

- Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.
- Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır.

Coffee prices have jumped almost 50% in six months.

Kahve fiyatları altı ayda neredeyse yüzde 50 yükseldi.

On Children's Day, more than 50 bicycles were donated.

Çocuklar Günü'nde 50'den fazla bisiklet bağışlandı.

Japan has changed significantly in the past 50 years.

Japonya son 50 yıl içinde önemli ölçüde değişti.

At the most, he earns 50 dollars a week.

En fazla, haftada 50 dolar kazanır.

We will probably all be dead within 50 years.

Biz muhtemelen 50 yıl içinde ölmüş olacağız.

This room is too small to contain 50 men.

Bu odada elli kişiyi almak için çok küçük.

Even at 50 years old, she's still breathtakingly beautiful.

50 yaşında olmasına rağmen, hâlâ nefes kesici.

The road stays straight for the next 50 miles.

Yol sonraki 50 metre boyunca düzdür.

What is the combined population of all 50 states ?

Tüm elli eyaletin kombine nüfusu nedir?

So here we see that over the last 50 years,

Burada görüyoruz ki son 50 yılda

It's denial that makes 50 years of racist legislation possible

İnsanlar yanlış bir şey yapmadıklarına kendilerini ikna ederken

The water is 50 degrees warmer than the surrounding air.

Su, etraflarını saran soğuk havadan 50 derece daha sıcaktır.

Between the rich and poor children by about 50 percent.

sadece eğitimdeki farkı %50 kadar azalttı.

You see, German Mittlestands had between 50 and 200 workers.

Gördüğünüz gibi, Alman alt şirketleri 50 ile 200 işçi çalıştırıyor.

It cost me 50 dollars to have my watch fixed.

Saatimi tamir ettirmem 50 dolara mal oldu.

- I paid about 50 bucks.
- I paid about fifty dollars.

Yaklaşık elli dolar ödedim.

This man ruled the country for more than 50 years.

Bu adam ülkeyi 50 yıldan fazla yönetti.

The leader governed his country for more than 50 years.

Lider, ülkesini 50 yıldan fazla yönetti.

Alzheimer's disease affects nearly 50 million people around the world.

Alzheimer hastalığı tüm dünyada yaklaşık 50 milyon insanı etkilemektedir.

- An ant can lift more than 50 times its weight.
- Ants can lift things that are more than 50 times their own weight.

Bir karınca kendi ağırlığının 50 kat fazlasını kaldırabilir.

Ten years ago, we could map the universe with 50% accuracy.

10 yıl önce, evrenin haritasını %50 doğrulukla yapıyorduk.

It didn't matter if the women were 40, 50 or 60.

Kadının 40, 50 ya da 60 yaşında olması bir şeyi değiştirmedi.

(“Dominican Republic, among the 50 most corrupt countries, according to Transparency

(“Dominik Cumhuriyeti, en çok 50 Şeffaflığa göre bozuk ülkeler

Their population has increased by 50% rate in just two decades.

Nüfusları sadece 20 yılda %50 oranında arttı.

Prices have risen by 50 percent during the past ten years.

Son on yılda fiyatlar yüzde elli arttı.

I can pay no more than $50 a week for rent.

Kira için haftada 50 dolardan daha fazla ödeyemem.

He said that the last bus leaves at 10:50 p.m.

Son otobüsün akşam 10:50'de kalktığını söyledi.

It has been almost 50 years since World War II ended.

II. Dünya Savaşı sona erdiğinden beri neredeyse 50 yıl oldu.

It cost him 50 dollars to rent a car in Hawaii.

Hawaii'de bir araba kiralamak ona elli dolara mal oldu.

The old man had been making white lightning for 50 years.

O yaşlı adam elli yıldır kaçak viski imal etmekteydi.

"I'll give 50 thousand for this statue." "Who will give more?"

"Bu heykel için 50 bin veririm." "Kim daha fazla verir?"

They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge.

Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.

The train is traveling at the rate of 50 miles an hour.

Tren saatte 50 mil hızla gidiyordu.