Examples of using "Bucks" in a sentence and their turkish translations:
Sami altmış dolar ödünç aldı.
Tom'un bana otuz dolar borcu var.
Bu üç yüz dolara mal olacak.
Beş dolarım yok.
Bana otuz dolar borçlusun.
O bana üç dolara mal oldu.
- "On dolar." "Beş olur mu?"
- "On dolar." "Beşe ne dersin?"
Ben kendimi bir milyon dolar gibi hissediyorum.
Bana hala yirmi dolar borçlusun.
Tom harika görünüyor.
Bana otuz dolar daha borçlusun.
Bu yaklaşık üç yüz dolara mal olacak.
O beni elli dolar kazıkladı.
Tom kendini sağlıklı, mutlu ve zinde hissetti.
Avukatlar davaları kazandıklarında çok miktarda dolar kazanırlar.
Onların bize büyük paralar ödemesinin nedeni bu.
Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
Onu sana yüz dolara satarım.
Sami, Leyla'nın cüzdanından 600 dolardan fazla para çaldı.
Yaklaşık elli dolar ödedim.
Yaklaşık elli dolar ödedim.
Tom Mary'ye otuz dolar borçlu.
- Harika görünüyorsun.
- Mükemmel görünüyorsun.
"Ne kadar?" "On dolar." "Şaka ediyor olmalısın. Sana beş veririm."
Of ya, arabamı tamir ettirmek bana iki yüz kâğıda mal oldu.
Beni zamanında havaalanına yetiştirmesi için taksiciye on dolar bahşiş verdim.
Bana otuz dolar ödünç verebilir miydin?
"Bunun için sana yirmi dolar vereceğim." "Hiçbir şey yapmadan, otuz dolar, al ya da bırak" "Güzel, o zaman sanırım işimi başka yerlere götüreceğim."
Tom harika görünüyor.