Translation of "Vooral" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Vooral" in a sentence and their turkish translations:

-- dat vooral --

--özellikle diğer insanları--

Vooral wilde dieren.

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

Zij werkte vooral, zei ze,

En çok üzerinde çalıştığı şey,

Tandglazuur bestaat vooral uit hydroxyapatiet.

Diş minesi büyük oranda hidroksiapatitten oluşur.

Vooral oudere, zoals Oakmont Country Club,

Özellikle Oakmont Country Club gibi büyükler,

Denkoefeningen zijn belangrijk, vooral voor kleine kinderen.

Zihin egzersizleri özellikle genç çocuklar için önemlidir.

Ik hou van alle bessen, vooral aardbeien.

Bütün yumuşak meyveleri severim, özellikle çilekleri.

Vooral in lang gras. Ze zijn er bijna.

Hele ki yüksek çalıların arasında. Yolu yarıladılar.

Vissers hebben vooral interesse in hun adductie spieren,

Özellikle balıkçılar bir eklem gibi iki kabuğu bir arada tutan organları

Voorspelling is zeer moeilijk, vooral om de toekomst.

Tahmin çok zordur, özellikle gelecek hakkında.

Het is vooral moeilijk voor mensen zoals ik.

Bu özellikle benim gibi insanlar için zor.

Da's vooral tijdens een pandemie als het coronavirus problematisch...

Koronavirüs gibi salgınlarda, hastanelerin kapasitesinin dolması durumunda,

vooral als we er weinig of geen controle over hebben.

özellikle üzerinde çok az ya da hiç kontrolünüz varsa.

Bedankt voor jullie liefde. En vooral bedankt voor jullie diepe kameraadschap...

Sevgin için teşekkür ederim. En çok da başkanlığım süresince

vooral die diepe kwaliteit slaap waar ik het net over had.

özellikle de az önce bahsettiğim uykunun derin evresi.

Maar dit zijn vaardigheden die ze vooral uit leerboeken geleerd hebben

Ancak bunlar, çoğunlukla ders kitaplarından öğrenilen beceriler

Bier van het vat smaakt vooral goed op een warme dag.

Fıçı birasının tadı sıcak bir günde özellikle iyidir.

We hebben allemaal gesmuld op het bedrijfskerstfeest, vooral van de rosbief.

Hepimiz şirket Noel partisinde çok yemek yedik özellikle dana rosto.

Kom vooral morgen niet opdagen, dan zul je het wel merken.

Hele hele yarın gelme, görürsün.

"Het karakter van Soult is moeilijk, en vooral egoïstisch", schreef iemand, "Hij heeft

"Soult'un karakteri zor ve her şeyden önce egoist" diye yazdı biri, "

Maar het was een hete dag, en de Noren hadden hun zware uitrusting, vooral hun

Ama sıcak bir gündü ve Norveçliler ağır ekipmanlarını, özellikle

- Ik hou van muziek, in het bijzonder van klassieke muziek.
- Ik hou van muziek, meer bepaald van klassieke muziek.
- Ik hou van muziek, vooral klassieke muziek.

Müziği seviyorum, bilhassa klasik müziği.