Examples of using "Oudere" in a sentence and their turkish translations:
Senin iki tane ağabeyin var.
Abim spor yapmaz.
Onun beş ağabeyi var.
- Tom, benim ağabeyim.
- Tom benim ağabeyim.
- Tom abim.
Büyük bir erkek kardeşim var.
Onun ağabeyini tanıyor musun?
O benim abim.
Ben senin ablanım.
İki ablam var.
Tom'un ağabeyiyim.
O benim ablamdır.
O şirketi ağabeyim yönetiyor.
Ablam gitarı iyi çalar.
Özellikle Oakmont Country Club gibi büyükler,
- Ablam yazmada iyidir.
- Ablam daktilo ile yazmada iyidir.
Sadece büyük erkek kardeşine benziyorsun.
Onun ablası geçen ay evlendi.
O, Taro'nun ağabeyidir.
Tam olarak ağabeyine benziyor.
O şirket ağabeyim tarafından yönetilmektedir.
Abisi benden iki yaş büyük.
Gutties oynarken, golfçüler eski toplarının,
Boston'da yaşayan bir ağabeyim var.
Kyoto'da yaşayan bir ağabeyim var.
Yaşlı insanlar Kennedy suikastını hâlâ hatırlıyorlar.
Onun ablası benim ağabeyimden daha yaşlıdır.
Ağabeyim araba sürmeyi bilir.
Çok şükür ki, şehrin daha eski kısımları müttefiklerin bombalarından korundu.