Translation of "Werkte" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Werkte" in a sentence and their turkish translations:

- Ze werkte hard.
- Zij werkte hard.

O çok çalıştı.

Zij werkte.

Çalışıyordu.

Ik werkte.

Çalıştım.

Het werkte.

- O çalıştı.
- İşe yaradı.

Het medicijn werkte.

İlaç etkisini gösterdi.

Mijn plan werkte.

Planım işe yaradı.

Dit werkte niet.

Bu çalışmıyordu.

Het werkte niet.

Çalışmıyordu.

Jouw plan werkte niet.

Senin planın işlemedi.

Ze werkte in België.

O Belçika'da çalıştı.

Tom werkte in Australië.

Tom Avustralya'da çalıştı.

werkte ik aan ‘Project Drawdown’.

''Drawdown Projesi'' adında bir projede çalışıyorum.

Mijn moeder werkte heel hard

Bir ebeveyn olarak annem çiftçiliği, ucuz mal ticaretini

Zij werkte vooral, zei ze,

En çok üzerinde çalıştığı şey,

Niemand werkte in mijn land.

Ülkemde hiç kimse çalışmadı.

- Dat werkte.
- Dat had gewerkt.

O, işe yaradı.

De pomp werkte niet goed.

Pompa iyi çalışmadı.

Tom werkte in een ziekenhuis.

Tom bir hastanede çalıştı.

Ik werkte op een boerderij.

Ben bir çiftlikte çalıştım.

Het nieuwe plan werkte prima.

Yeni plan iyi çalıştı.

- Tom heeft gewerkt.
- Tom werkte.

Tom çalıştı.

Ik deed alsof ik werkte.

Çalışıyor gibi davrandım.

- Hij heeft hard gewerkt.
- Hij werkte hard.
- Zij heeft hard gewerkt.
- Zij werkte hard.

O çok çalışıyordu.

Oké, daar gaan we. Dat werkte.

Pekâlâ, başlıyoruz. Bu işe yaradı!

Mijn vader werkte deeltijds als leraar

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Mijn vader werkte voor een wegenbedrijf.

Babam kara yolları idaresinde çalışmaya başlamış.

Hij werkte voor een rijke man.

- O, zengin bir adam için çalıştı.
- Zengin bir adam için çalıştı.

Tom wilde dat Mary harder werkte.

Tom Mary'den daha çok çalışmasını istedi.

Ik weet dat het niet werkte.

Çalışmadığını biliyorum.

Ons team werkte de afgelopen jaren hard

Ekibimiz son birkaç yıldır çok yoğundu,

- Hij heeft hard gewerkt.
- Hij werkte hard.

O çok çalıştı.

Hij leerde me hoe de machine werkte.

Makinenin nasıl çalıştığını bana öğretti.

Hij werkte te hard en werd ziek.

Çok çalıştı, ve hasta oldu.

- Het werkte bijna.
- Het heeft bijna gewerkt.

Neredeyse işe yarayacaktı.

Dit is het restaurant waar ze werkte.

Bu onun çalıştığı restoran.

- Ik werkte.
- Ik was aan het werken.

Çalışıyordum.

Sinds gisteren werkte de lift niet meer.

Dünden beri asansör çalışmıyor.

Vorige zomer werkte ik parttime op een boerderij.

Geçen yaz bir çiftlikte yarım zamanlı olarak çalıştım.

Het was een mentaliteit die goed voor me werkte

Bu bana iyi gelen bir düşünce yapısıydı,

Ik werkte op zondag, dus ik had maandag vrij.

Pazar günü çalıştım, bu yüzden pazartesi izin aldım.

De winkel waar Tom onlangs nog werkte, is gesloten.

Tom'un son zamanlarda çalıştığı mağaza yakın zamanda kapatıldı.

- Ik heb in Australië gewerkt.
- Ik werkte in Australië.

Avustralya'da çalıştım.

...en de meesterspoorvolgers met wie ik werkte in de Kalahari.

ve Kalahari'de çalıştığım usta izcilerden ilham aldım.

Hij werkte zonder ophouden van 's morgens tot 's avonds.

Sabahtan akşama kadar durmadan çalışıyordu.

Nadat hij meer dan 30 jaar met deze eeuwenoude dieren werkte...

Bu kadim hayvanlarla neredeyse 30 yıl çalışmış

- Tom werkte dag en nacht.
- Tom heeft dag en nacht gewerkt.

Tom, gece gündüz çalıştı.

- Ik heb in deze fabriek gewerkt.
- Ik werkte in deze fabriek.

Bu fabrikada çalıştım.

Om de een of andere reden werkte de microfoon daarnet niet.

Az önce mikrofonum çalışmadı, sebebini bilmiyorum.

Ik werkte de hele dag hard, dus was ik erg moe.

Bütün gün çok çalıştım bu yüzden çok yorgundum.

Ik realiseerde me dat, terwijl ik werkte aan het verbeteren van AI,

Anladım ki yapay zekâyı geliştirmek üzere çalışıyorken

We zijn naar hier gekomen toen onze vader in het buitenland werkte.

Babamız yurtdışında çalışırken biz buraya geldik.

Werkte hij voor de communisten? Ik denk dat we het nooit zullen weten.

Komünistler için mi çalıştı? Bence asla bilemeyeceğiz.

Om de één of andere reden werkte de microfoon tot nu toe niet.

Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.

Toen ik op een openbare school werkte, had ik tien-vijftien leerlingen in de klas.

Ben devlet okulunda çalışırken bir sınıfta 10-15 öğrencim vardı.

- Tom werkte van 's ochtends vroeg tot 's avonds laat.
- Tom heeft van 's ochtends vroeg tot 's avonds laat gewerkt.

Tom şafaktan alacakaranlığa kadar çalıştı.

- Ik werkte de hele dag hard, dus was ik erg moe.
- Ik had de hele dag hard gewerkt, en dus was ik heel moe.

Bütün gün çok çalıştım bu yüzden çok yorgundum.