Translation of "Student" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Student" in a sentence and their turkish translations:

- Ik ben student.
- Ik ben een student.

Ben öğrenciyim.

- Zijt ge student?
- Bent u student?
- Bent u studente?
- Ben je student?

- Sen bir öğrenci misin?
- Siz bir öğrenci misiniz?
- Öğrenci misin?

Ik ben student.

Ben bir öğrenciyim.

- Toen was ik student.
- In die tijd was ik student.

O sıralar, ben öğrenciydim.

- Tom is ook een student.
- Ook Tom is een student.

Tom da bir öğrenci.

Tom is een student.

Tom bir öğrencidir.

Zij is een student.

O bir öğrenci.

Die student is lui.

Bu öğrenci tembeldir.

Ahmed is een student.

Ahmet öğrencidir.

Toen was ik student.

O zamanlar ben öğrenciydim.

Ik ben geen student.

- Ben bir öğrenci değilim.
- Ben öğrenci değilim.
- Öğrenci değilim.

Hij is een student.

O, bir öğrencidir.

Tom is geen student.

- Tom öğrenci değil.
- Tom bir öğrenci değil.

Hij is geen student.

O bir öğrenci değil.

Ze is geen student.

O bir öğrenci değil.

Deze student is Amerikaans.

Bu öğrenci Amerikalı.

Bent u geen student?

Sen bir üniversite öğrencisi değil misin?

Waarschijnlijk is Tom student.

Tom muhtemelen bir öğrencidir.

- Ik ben student aan een universiteit.
- Ik ben student aan de universiteit.

Ben bir üniversite öğrencisiyim.

- Ik ben een student. En jij?
- Ik ben een student. En u?

Ben bir öğrenciyim ve sen?

Hij is een luie student.

O tembel bir öğrenci.

Zij is een uitstekende student.

O, mükemmel bir öğrencidir.

Tom is een slechte student.

Tom kötü bir öğrencidir.

Tom is een luie student.

Tom tembel bir öğrenci.

Elke student heeft een kluisje.

Her öğrencinin kilitli bir dolabı var.

Ben je een Japanse student?

- Sen bir Japon öğrenci misin?
- Siz bir Japon öğrenci misiniz?

Tom is een arme student.

Tom fakir bir öğrencidir.

Hij is een jonge student.

O, genç bir öğrencidir.

Ze is een jonge student.

O, genç bir öğrencidir.

Hij is een goede student.

O iyi bir öğrenci.

Geen enkele student was afwezig.

Hiçbir öğrenci eksik değildi.

Ik ben een Japanse student.

Ben bir Japon öğrencisiyim.

John is een goede student.

John iyi bir öğrenci.

Tom is een nieuwe student.

Tom yeni bir öğrenci.

Tom is een goede student.

Tom, iyi bir öğrencidir.

Ben je nog een student?

Sen hâlâ bir öğrenci misin?

Tom is een internationale student.

Tom uluslararası bir öğrencidir.

Is Tom een student hier?

Tom burada öğrenci mi?

- Je bent niet eens student hier.
- Je bent hier niet eens een student.

Sen burada bir öğrenci bile değilsin.

Lucy is een student uit Amerika.

Lucy Amerikalı bir öğrencidir.

Elke student kan die vraag beantwoorden.

Herhangi bir öğrenci o soruyu cevaplayabilir.

Elke student kan dit probleem oplossen.

Herhangi bir öğrenci bu problemi çözebilir.

Ik ben een leraar, geen student.

Ben bir öğretmenim, bir öğrenci değilim.

Ik ben student aan de universiteit.

Ben bir üniversite öğrencisiyim.

Tom is nog steeds een student.

Tom hâlâ bir öğrenci.

Niet elke student heeft een woordenboek.

Her öğrencinin bir sözlüğü yok.

Ja, ik ben ook een student.

Evet, ben de bir öğrenciyim.

Er was geen enkele student afwezig.

Gelmeyen tek öğrenci yoktu.

Je bent geen student meer, hè?

Artık öğrenci değilsin, değil mi?

Is Tom nog steeds een student?

Tom hâlâ bir öğrenci mi?

- Ik heb de boeken aan deze student gegeven.
- We hebben de boeken aan deze student gegeven.

Kitapları bu öğrenciye verdim.

De student vertrok zonder iets te zeggen.

Öğrenci bir şey söylemeden gitti.

Geen enkele student kon de vraag beantwoorden.

Hiçbir öğrenci soruya cevap veremedi.

De student heeft alle problemen al opgelost.

Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.

Ze verhuurt een kamer aan een student.

O, bir öğrenciye bir oda kiralıyor.

Ze rekent sneller dan elke andere student.

Diğer bir öğrenciden daha hızlı hesaplar.

Ik heb al met deze student gesproken.

Ben zaten bu öğrenci ile konuştum.

De boeken van deze student zijn nieuw.

Bu öğrencinin kitapları yeni.

Ik denk dat Tom een student is.

Sanırım Tom bir öğrenci.

Tom is een student aan de universiteit.

Tom üniversitede bir öğrencidir.

Tom was de laatste student die vertrok.

Tom gidecek son öğrenciydi.

- "Ken ik jou niet ergens van?" vroeg de student.
- "Ken ik u niet ergens van?" vroeg de student.

Öğrenci "daha önce bir yerde karşılaştık mı" diye sordu.

- Hij is een geneeskundestudent.
- Hij is een medische student.

O bir tıp öğrencisidir.

Voor zover ik weet is hij een ijverige student.

Bildiğim kadarıyla, o çalışkan bir öğrenci.

- Tom is een rechtenstudent.
- Tom is een student rechten.

Tom bir hukuk öğrencisi.

- Tom is een tandheelkundestudent.
- Tom is een student tandheelkunde.

Tom bir diş öğrencisi.

Voor zover ik weet was hij een goede student.

Bildiğim kadarıyla o iyi bir öğrenciydi.

- Ze verhuurde de kamer op de bovenverdieping aan een student.
- Ze hebben de kamer op de bovenverdieping aan een student verhuurd.

Üst kattaki odayı bir öğrenciye kiraladılar.

- Ik ben geen slechte student.
- Ik ben geen slechte leerling.
- Ik ben niet een slechte student.
- Ik ben niet een slechte leerling.

Ben kötü bir öğrenci değilim.

- Ik ben een nieuwe student.
- Ik ben een nieuwe studente.

Ben yeni bir öğrenciyim.

Deze foto herinnert me aan toen ik een student was.

Bu resim bana öğrenci olduğum zamanları hatırlatıyor.

Geen enkele student in onze klas is intelligenter dan Kate.

Sınıfımızdaki hiçbir öğrenci, Kate'den daha akıllı değildir.

- Hij studeert.
- Hij is een student.
- Hij zit op de universiteit.

- O, bir öğrencidir.
- O, öğrencidir.

Toen ik haar in Boekarest had ontmoet, was Anca een student.

Onunla Bükreş'te tanıştığında Anca bir öğrenciydi.

Toen hij student was, ging hij slechts één keer naar de discotheek.

Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.

- Als die jongen niet dood was gegaan in het verkeersongeval, was hij nu een student geweest.
- Als die jongen niet in een verkeersongeluk omgekomen was zou hij nu student zijn.

O çocuk, trafik kazasında hayatını kaybetmemiş olsaydı, şimdi bir üniversite öğrencisi olacaktı.

De student besloot zijn paper in te korten door de overbodige details eruit te halen.

Öğrenci gereksiz ayrıntıları çıkararak raporunu kısaltmaya karar verdi.

Ik vroeg de student om stil te zijn. Het was alsof ik tegen een muur praatte, er gebeurde niets.

Öğrencinin susmasını istedim. Bir duvarla konuşmak gibiydi, bir şey olmadı.

Elke student die afgestudeerd is aan onze universiteit heeft ten minste twee jaar Engels gestudeerd met een persoon die Engels als moedertaal spreekt.

Üniversitemizden mezun olan her öğrenci anadili İngilizce olan biriyle en az iki yıl İngilizce çalıştı.

- Jij bent de slechtste studente in de klas.
- Jij bent de slechtste student in de klas.
- Jij bent de slechtste leerling in de klas.
- Jij bent de slechtste leerlinge in de klas.

Sen sınıftaki en kötü öğrencisin.