Examples of using "Omgeving" in a sentence and their turkish translations:
Bu çevre tamamen değişti.
- Biz çevremizin etkisi altındayız.
- Biz çevremiz tarafından etkileniyoruz.
Onlar iyi bir ortamda yaşıyorlar.
O, çevresine uyum sağladı.
Civardaki hırsızlara dikkat edin.
Bu, bu bölgede bugüne kadar en iyi deniz ürünleri restoranıdır.
Yakınlarınızdan hiç intihar eden oldu mu?
O kontrolden çıkmış koşabildi ve çevreyi kontrol edebildi.
ve karanlığa dönüştüğünden
O hızla kendini yeni çevresine alıştırdı.
Manzara nefes kesiciydi.
Buralarda hiç iyi restoran var mı?
...sekiz gözüyle manzarayı iyice içine çeker.
- Manzaradan derinden etkilendim.
- Manzara beni derinden etkiledi.
Onlar güzel manzaraya hayran kaldı.
Benim yakınlarımda dükkân yok.
Kirli bir çevrede olmayı seviyorlar.
Yosun karanlık, nemli ortamlarda büyür.
Böyle bir ortama gerçekten yakın olmak istiyorsan
O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.
Şehir ortamında refah seviyesi yükselen tek primatlar biz değiliz.
Ben hala internetin çocuklar için bir yer olmadığına inanıyorum.
Yakınların sana dert yandığında bundan rahatsız oluyor musun?
Bir nevi düşüyor gibiydi, tam bir usta, ortamına tamamen alışık.
Bunun öldüren mantarlardan olmadığını, içinde bulunduğu çevre sayesinde biliyorum.
Bunun öldüren mantarlardan olmadığını, içinde bulunduğu çevre sayesinde biliyorum.
Buraya yakın bir öğrenci yurdu var mı?
Bu alan güzel manzarası ile bilinir.
Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
Kendi ortamında avlanmayı ve üstün olmayı çok iyi biliyor. Ne isterse yapar kısacası.
orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.