Examples of using "Lopen" in a sentence and their turkish translations:
Yürümeye devam et.
Hayvanlar koşar.
Devam et!
Oraya yürüyebilir miyim?
...katiller sokakta kol geziyor.
Koşabilirim.
Çocuklar hızlı çalışır.
Yani mevcut durum tüm Amerikalıları riske atmakta.
- Yürüyebiliyor musunuz?
- Yürüyebilir misin?
- Yürüyebilir misiniz?
Biz neden yürüyoruz?
Hadi ileri gidelim.
Bebek yürüyebiliyor.
O hızlı bir yürüyücüdür.
Tom yürüyemiyor.
Koşmaya devam edin.
Gerçekten tehlikedeyiz.
Biz yürümeye başladık.
Tom koşmaya başladı.
Kardeşim çok hızlı koşabilir.
O yürüyor.
O artık yürüyemiyor.
Daha ileri yürüyemem.
Yürürken okuma.
Hadi biraz hızlı yürüyelim.
O yürüyor.
Bu riski almak istiyor musunuz?
Hızlı koşmak zorunda değilsiniz.
O asla tekrar yürümedi.
Biz genellikle okula yürürüz.
Filler daha açık alanlara doğru ilerliyor.
Ben yürümekten usandım.
Yürüyebilecek durumda mısınız?
Koşabilirim.
Ben bir baston olmadan yürüyemem.
Yaralı asker güçlükle yürüyebiliyordu.
Koşmaya başlayın.
Neden kaçmaya çalışıyorsun?
Eve yürümek istemiyorum.
Gece gündüz yürüyebilirim.
Koşu sağlığınız için iyi.
Yürürken kısa sürede nefes darlığı hissediyor musunuz?
bir mayın tarlasından geçmek gibi hissettirdiğini biliyorum.
Dört saati aşkın süredir yürüyorlar.
Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.
Git!
Ben onların kol kola yürüdüğünü gördüm.
Tom Mary'nin merdivenlerden yukarıya çıktığını gördü.
- Çıplak ayakla yürümeyi sever misin?
- Yalın ayak yürümeyi sever misin?
Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?
bir şeyleri nasıl doğru ve yanlış yaptığımız --
Kaskı çıkaralım. Harekete geçeceğim. Bu taraftan.
Tüneller dağların altından kilometrelerce uzanıyor.
Pekâlâ, enkaza doğru mu gitmek istiyorsunuz?
Araba bozuldu, bu yüzden yürümek zorunda kaldılar.
İstasyon bir saatlik yürüyüş mesafesinde.
Otobüs durağına on dakikalık yürüyüş.
Yürüyelim mi yoksa arabayla mı gidelim?
Genellikle,erkekler kadınlardan daha hızlı koşar.
- Gün batımına kadar yürüyenecek on milimiz daha var.
- Gün batımından önce yürümemiz gereken on milimiz daha var.
Taksi olmadığı için, yürümek zorunda kaldım.
İşe yürüyerek gidebiliyorsanız, ya da bisikletle, yürüyün ya da bisikletle gidin.
Onu parkta tek başına yürürken gördüm.
Tavanda yürüyen bir örümcek gördüm.
John ve Mary, her zaman el ele yürürler.
Tom kaçma arzusu hissetti.
kötü bir ruh sağlığına sahip olma riskimiz çok daha yüksek olur.
Mutluluğumuz koşulların keyfine kalmış olacaktır.
Bu tüneller kilometrelerce uzunlukta, bir sürü kıvrımı var.
Yaklaşık 14.000 pars ülkede başıboş şekilde dolaşıyor,
Otobüs durağı buradan beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.
Otobüse binmektense yürümeyi tercih ederim.
O kadar yorgunum ki güçlükle yürüyebiliyorum.
Canım çok hızlı yürümek istemiyor.
Onun sınıfında hiç kimse ondan daha hızlı koşamaz.
Yeni Delhi'de, hava kirliliği yüzünden milyonlarca insanın sağlığı tehlikede.
Daha ileriye gidemeyecek kadar çok yorgundu.
Onu kaybetme riskini almak istemiyorum.
Erkek kardeşim benim kadar hızlı koşabilir.
Normal bir insan gibi yürümek istiyorum.
Yürümektense bir taksiye binmeyi tercih ederim.
Okul sadece beş dakika yürüme uzaklığında.
Elinden geldiğince hızlı koşmaya çalıştı.
- Ben koşuyorum.
- Koşarım.
Grup hâlinde gezmek, yüksek sesle müzik çalmak, fener ve sopa taşımak
Elmas dolu bir arazide yürümekten hiç de farklı değil.
Uzun mesafeler yürümem gerekecek, bu tarafa doğru.
Koşarken nefes nefese kalıyordu.
Bütün gün anahtarlarımı arıyorum.
Dört saatten daha fazla bir süredir yürüyorum.
Bakın, çocuklar suyun içinde çıplak ayakla yürüyor.