Translation of "Islam" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Islam" in a sentence and their turkish translations:

Fadil studeerde islam.

- Fadıl, İslam okudu.
- Fazıl İslam eğitimi aldı.

Sami studeerde islam.

- Sami İslam eğitimi aldı.
- Sami İslami eğitim gördü.

Sami accepteerde de islam.

Sami İslam'ı benimsedi.

Islam is niet moeilijk.

İslam zor değildir.

Sami omarmde de islam.

Sami İslam'ı benimsedi.

Sami praat over islam.

Sami İslam hakkında konuşuyor.

Sami verliet de islam.

- Sami İslam'ı terk etti.
- Sami İslam'dan çıktı.

Ik wil de islam accepteren.

İslam'ı kabul etmek istiyorum.

Sami leerde over de islam.

Sami, İslam'ı öğreniyordu.

Sami begon islam te studeren.

- Sami, İslam okumaya başladı.
- Sami İslami eğitim almaya başladı.

Sami bekeerde tot de islam.

- Sami İslam'a geçti.
- Sami İslam'a girdi.

Sami hield van de islam.

Sami İslam'ı sevdi.

Sami was zo anti-islam.

- Sami çok İslam karşıtıydı.
- Sami İslam'a çok karşıydı.

Sami is zo anti-islam.

Sami çok İslam karşıtı biri.

Sami praatte over de islam.

Sami İslam'la ilgili konuştu.

Fadil raakte geïnteresseerd in de islam.

- Fadıl, İslam ile ilgilenmeye başladı.
- Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.

Sami raakte geïnteresseerd in de islam.

Sami İslam'la ilgilenmeye başladı.

Sami was geïnteresseerd in de islam.

Sami İslam'la ilgileniyordu.

Sami was bang voor de islam.

Sami İslam'dan korkuyordu.

Sami leerde Layla over de islam.

Sami Leyla'ya İslam'ı öğretti.

Sami had het over de islam.

Sami İslam hakkında konuşuyordu.

Sami weet veel over de islam.

Sami İslam hakkında çok şey biliyor.

- Waarom bekeerde Sami zich tot de islam?
- Waarom heeft Sami zich tot de islam bekeerd?

- Sami neden İslam'a geçmiş?
- Sami niye Müslüman olmuş?

Fadil omhelsde de islam op zijn 23ste.

- Fadıl 23 yaşında İslam'a girdi.
- Fadıl 23 yaşında İslam'ı kabul etti.

Fadil raakte meer geïnteresseerd in de islam.

- Fadıl, İslam'la daha fazla ilgilendi.
- Fazıl İslam'a daha çok ilgi duymaya başladı.

Fadil bekeerde zich uiteindelijk tot de islam.

Fadıl en sonunda İslam'a geçti.

Fadil heeft zich tot de islam bekeerd.

Fadıl, İslam'a geçti.

Fadil bekeerde zich stiekem tot de islam.

Fadıl gizlice İslam'a geçti.

Sami wil zich bekeren tot de islam.

- Sami Müslüman olmak istiyor.
- Sami İslam'a geçmek istiyor.

Hoe bekeerde Sami zich tot de islam?

- Sami nasıl Müslüman oldu?
- Sami İslam'a nasıl geçmiş?

Sami wist niet veel over de islam.

Sami'nin İslam konusunda fazla bilgisi yoktu.

Sami wilde zich tot de islam bekeren.

- Sami Müslüman olmak istiyordu.
- Sami İslam'a girmek istedi.

Sami koos het pad van de islam.

Sami İslam yolunu seçti.

Sami was een bekeerling tot de islam.

Sami sonradan Müslüman oldu.

Sami vond de islam een ​​geweldige religie.

Sami İslam'ı harika bir din olarak gördü.

Alcohol drinken is verboden in de islam.

- İslam'da alkol yasaktır.
- İçki içmek İslam'da haramdır.

Sami heeft nooit over de islam gesproken.

Sami İslam'la ilgili hiç konuşmadı.

Sami schreef een boek over de islam.

Sami İslam hakkında bir kitap yazdı.

Fadil bekeerde zich tot de islam in 1977.

Fadıl 1977'de İslam'a geçti.

Fadil gelooft in de God van de islam.

Fadıl, İslam'ın tanrısına inanıyor.

Wanneer heeft Fadil zich tot de islam bekeerd?

Fadıl, İslam'a ne zaman geçti?

Sami besloot zich tot de islam te bekeren.

- Sami Müslüman olmaya karar verdi.
- Sami İslam'a girmeye karar verdi.

Sami wil zich niet bekeren tot de islam.

Sami, İslam'a geçmek istemiyor.

Sami heeft YouTube-video's over de islam bekeken.

Sami YouTube'de İslam'la ilgili videolar izledi.

Sami vertelde Layla wat hij over de islam dacht.

Sami Leyla'ya İslam konusunda düşüncelerini anlattı.

Sami vertelde ons over zijn leven voor de islam.

Sami bize Müslüman olmadan önceki yaşamından bahsetti.

De islam gaat niet over het doden van mensen.

- İslam adam öldürmek değildir.
- İslam'ın adam öldürmeyle ilgisi yoktur.

Sami begon meer vragen te stellen over de islam.

Sami İslam hakkında daha çok soru sormaya başladı.

Sami en Layla willen zich tot de islam bekeren.

Sami ve Leyla Müslüman olmak istiyor.

Sami en Layla wilden zich tot de islam bekeren.

Sami ve Leyla Müslüman olmak istiyordu.

Sami bekeerde zich zes maanden geleden tot de islam.

Sami altı ay önce İslam'a geçti.

Sami bekeerde zich een jaar geleden tot de islam.

Sami bir sene önce İslam'a geçti.

Sami bekeerde zich een jaar later tot de islam.

Sami bir yıl sonra Müslüman oldu.

Sami had een zeer slechte mening over de islam.

Sami İslam hakkında çok kötü düşüncelere sahipti.

De drie grote monotheïstische godsdiensten zijn islam, jodendom en christendom.

İslam, Musevilik ve Hristiyanlık üç büyük tek tanrılı dindir.

De islam arriveerde in de late negentiende eeuw in Suriname.

İslam Surinam'a 19. yüzyılın sonlarında ulaştı.

Sami heeft veel geleerd over de islam en het jodendom.

Sami İslam ve Musevilik hakkında çok şey öğrendi.

Sami zei dat de islam een ​​religie van vrede is.

Sami İslam'ın barış dini olduğunu söyledi.

Sami dacht dat terrorisme een onderdeel was van de islam.

Sami terörizmin İslam'ın bir parçası olduğunu düşünüyordu.

Sami bekeerde zich een paar weken later tot de islam.

Sami birkaç hafta sonra Müslüman oldu.

Sami zei dat hij zijn vrede in de islam vond.

Sami huzuru İslam'da bulduğunu söyledi.

Sami was klaar om zich tot de islam te bekeren.

Sami Müslüman olmaya hazırdı.

Sami wilde weten hoe hij zich tot de islam moet bekeren.

Sami nasıl İslam'a geçeceğini öğrenmek istedi.

Sami bekeerde zich tot de islam toen hij in Egypte studeerde.

Sami Mısır'da okurken Müslüman oldu.

De drie grote monotheïstische religies zijn het christendom, islam en het jodendom.

İslam, Musevilik ve Hristiyanlık üç büyük tek tanrılı dindir.

De drie grootste monotheïstische religies zijn het christendom, de islam en het jodendom.

İslam, Musevilik ve Hristiyanlık üç büyük tek tanrılı dindir.

Layla bekeerd zich tot de islam en begon de islamitische hoofddoek te dragen.

- Leyla İslam'a geçti ve Müslüman başörtüsü takmaya başladı.
- Leyla Müslüman olup başörtüsü takmaya başladı.

Sami is een Afro-Amerikaanse man die zich op 26-jarige leeftijd tot de islam bekeerde.

Sami 26 yaşında Müslüman olmuş bir siyahi Amerikalı.

Sami bekeerde zich tot de islam een ​​paar maanden nadat hij uit de gevangenis was vrijgelaten.

Sami hapisten çıktıktan birkaç ay sonra Müslüman oldu.