Translation of "Leerde" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Leerde" in a sentence and their turkish translations:

Ik leerde.

Ben öğreniyordum.

Maria leerde.

Mary öğrendi.

Ze leerde.

Öğrendi.

Ik leerde hiervan.

Fakat bu bana bir şey öğretti.

Hij leerde veehouderij.

O, nasıl sığır yetiştireceğini öğrendi.

Tom leerde me skiën.

Tom bana kayak yapmayı öğretti.

Hij leerde een gedicht.

O bir şiir öğreniyordu.

- Je leerde.
- Jullie leerden.

Öğrendin.

In 2012 leerde ik Russisch.

2012'de Rusça öğrendim.

Tom leerde zijn kinderen Frans.

Tom çocuklarına Fransızca öğretti.

Emilia leerde een beetje Roemeens.

Emily biraz Romence çalıştı.

Al pratende leerde hij Engels.

Konuşarak İngilizce öğrendi.

Sami leerde over de islam.

Sami, İslam'ı öğreniyordu.

Tom leerde zijn vrienden Frans.

Tom arkadaşlarına Fransızca öğretti.

Hij leerde Berber op Skype.

Skype'ta Berberice öğrendi.

Waren er die nooit leerde lezen.

hiç okumayı öğrenmemiş insanlar vardı.

Ik leerde het medisch jargon spreken,

Tıp dilinde akıcı konuşmaya başladım,

Ik leerde over de Griekse cultuur.

Ben Yunan kültürünü öğrendim.

Tom leerde niet van zijn fouten.

Tom hatalarından öğrenmedi.

Ik leerde op school over amfibieën.

Okulda amfibiyenler hakkında öğrendim.

Sami leerde Layla over de islam.

Sami Leyla'ya İslam'ı öğretti.

Van 2013 tot 2015 leerde ik Hongaars.

2013 ile 2015 arasında Macarca öğrendim.

En leerde mijn infuusstandaard als skateboard gebruiken.

ve yuvarlanan serum askımı bir kaykay gibi kullanmayı öğrendim.

Wat ze me leerde, was te voelen...

Bana bir ziyaretçi olmamayı,

Hij leerde me hoe de machine werkte.

Makinenin nasıl çalıştığını bana öğretti.

Ik leerde hem drie jaar geleden kennen.

Ben onunla üç yıl önce tanıştım.

- We hebben Frans geleerd.
- We leerde Frans.

Biz Fransızca öğrendik.

Ik leerde snel dat we niet veel weten.

Çabucak öğrendiğim ki pek fazla bir şey bilmiyoruz.

Ik dacht dat je graag nieuwe dingen leerde.

Senin yeni şeyler öğrenmeyi sevdiğini düşünüyordum.

Ik vraag me af waar Tom Frans leerde.

- Tom acaba nerede Fransızca öğrendi?
- Tom'un nerede Fransızca öğrendiğini merak ediyorum.

Ik leerde mijn vrouw kennen op een feestje.

Eşimle bir partide tanıştım.

De prins leerde Engels van de Amerikaanse dame.

Prens, Amerikalı bir bayandan İngilizce öğrendi.

Ik leerde Frans voordat ik naar Europa ging.

Ben Avrupa'ya gitmeden önce Fransızca öğrendim.

Ken leerde vele Japanse liedjes uit het hoofd.

Ken, birçok Japon şarkılarını ezbere öğrendi.

Dat is niet gebeurd toen ik Esperanto leerde.

O Esparanto öğrenirken olmadı.

Tom was degene die me gitaar leerde spelen.

Bana gitar çalmayı öğreten kişi Tom'du.

Mijn vader leerde eindelijk autorijden toen hij vijftig was.

Babam elli yaşındayken nihayet araba sürmeyi öğrendi.

Ze leerde me hoe ik een webstek moest maken.

Bana web sitesi yapmayı öğretti.

Het was puur toeval dat ik haar leerde kennen.

Onu tanımam tamamen tesadüftü.

En leerde me niet hoe ik mijn handen kon gebruiken.

ellerimi nasıl kullanacağımı öğretmedi bana.

En ik besefte me dat ze mij zo veel leerde.

Bana ne kadar çok şey öğrettiğini fark ettim.

Ik leefde onder de mensen en leerde ze te haten.

Ben insanlar arasında yaşadım ve onlardan nefret etmeyi öğrendim.

Sami leerde het Arabisch om de Koran beter te begrijpen.

Sami Kuran'ı daha iyi anlamak için Arapça öğrendi.

Layla leerde Salima hoe ze haar islamitische hoofddoek moest dragen.

- Leyla Selime'ye başörtüsü takmayı öğretti.
- Leyla Selime'ye nasıl başörtüsü bağlanacağını öğretti.

In 2015 begon ik met Japans, stopte, leerde Spaans, keerde terug

2015'te Japoncaya başladım, onu bırakıp İspanyolca öğrendim.

En wat ik leerde, is dat elke daad een ecologie heeft,

Her eylemin bir ekolojisi olduğunu öğrendim.

Ik leerde autorijden en haalde een rijbewijs toen ik achttien was.

On sekiz yaşındayken araba kullanmayı öğrendim ve ehliyet aldım.

Tom leerde de liefde die zijn stiefouders hem schonken te aanvaarden.

Tom üvey ebeveynlerinin kendisine verdiği sevgiyi kabul etmeyi öğrendi.

Toen ik eenmaal leerde om mijn lichaam en de beperkingen ervan te accepteren,

vücudumu ve onun sınırlarını öğrendiğim zaman

Het andere dat meneer Ross ons leerde, is dat stemmen ontzettend belangrijk is.

Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.

Soult leerde veel van Lefebvre (een toekomstige mede-maarschalk), eerst als zijn chef-

Soult, önce genelkurmay başkanı olarak görev yapan Lefebvre'den (gelecekteki Mareşal) çok şey öğrendi

Ik was aan het veranderen. Ze leerde me ontvankelijk te worden voor de ander.

Değiştiğimi fark ettim. Bana, başkalarına karşı hassas olmayı öğretiyordu.

Tom leerde zijn papegaai zeggen: "Help me! Ze hebben me in een papegaai veranderd!"

Tom papağanına "Bana yardım edin, beni papağan haline getirdi!" demeyi öğretti.

Het was in Italië dat Suchet de meest waardevolle les uit zijn carrière leerde: om troepen

Suchet, kariyerinin en değerli dersini İtalya'da öğrendi: Askerlerin

- Ik leerde hem drie jaar geleden kennen.
- Ik ontmoette hem drie jaar geleden voor het eerst.

İlk olarak ona üç yıl önce rastladım.

- Ik was heel rijk, tot ik haar ontmoette.
- Ik was heel rijk tot ik haar leerde kennen.

Onu tanıyıncaya kadar çok zengindim.