Translation of "Fadil" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Fadil" in a sentence and their turkish translations:

Fadil studeerde islam.

- Fadıl, İslam okudu.
- Fazıl İslam eğitimi aldı.

- Fadil las de Koran.
- Fadil heeft de Koran gelezen.

- Fadıl, Kur'an'ı okudu.
- Fadıl, Kuran'ı okudu.
- Fazıl Kuran okudu.

Fadil weet te veel.

Fadıl çok fazla biliyor.

Fadil vreesde voor zijn leven.

Fadıl kendi hayatı için korkuyordu.

Fadil nam het stuur over.

Fadıl direksiyonun kontrolünü ele aldı.

Fadil had meer bescherming nodig.

Fadıl'ın daha fazla korunmaya ihtiyacı vardı.

Fadil is actief op Facebook.

Fadıl, Facebook'ta faaldir.

Sami gaf zakaat aan Fadil.

Sami Fazıl'a zekat verdi.

Fadil was koning in zijn kasteel.

Fadıl kendi kalesinde kraldı.

Fadil raakte geïnteresseerd in de islam.

- Fadıl, İslam ile ilgilenmeye başladı.
- Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.

Fadil datete een moslimmeisje uit Egypte.

- Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla flört etti.
- Fazıl Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmıştı.

Sami verrichtte het middaggebed met Fadil.

Sami öğle namazını Fazıl'la kıldı.

Sami verrichtte het middaggebed achter Fadil.

Sami ikindi namazını Fazıl'ın arkasında kıldı.

Fadil omhelsde de islam op zijn 23ste.

- Fadıl 23 yaşında İslam'a girdi.
- Fadıl 23 yaşında İslam'ı kabul etti.

Fadil raakte meer geïnteresseerd in de islam.

- Fadıl, İslam'la daha fazla ilgilendi.
- Fazıl İslam'a daha çok ilgi duymaya başladı.

Fadil werd een moslim in januari 1998.

Fadıl Ocak 1998'de Müslüman oldu.

Fadil bekeerde zich uiteindelijk tot de islam.

Fadıl en sonunda İslam'a geçti.

Wat overtuigde Fadil om moslim te worden?

Fadıl'ı Müslüman olmaya ne ikna etti?

Fadil heeft zich tot de islam bekeerd.

Fadıl, İslam'a geçti.

Fadil bekeerde zich stiekem tot de islam.

Fadıl gizlice İslam'a geçti.

Fadil bekeerde zich tot de islam in 1977.

Fadıl 1977'de İslam'a geçti.

Fadil werd smoorverliefd op een moslimvrouw uit Egypte.

Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadına derinden aşık oldu.

Fadil vond dat hij een moslim moest zijn.

Fadıl bir müslüman olması gerektiğini hissetti.

Fadil gelooft in de God van de islam.

Fadıl, İslam'ın tanrısına inanıyor.

Wanneer heeft Fadil zich tot de islam bekeerd?

Fadıl, İslam'a ne zaman geçti?

Fadil begon te vasten hoewel hij geen moslim was.

Fadıl bir Müslüman olmamasına rağmen oruç tutmaya başladı.

Fadil kon niet trouwen met een vrouw die geen moslim was.

Fadıl, Müslüman olmayan bir kadınla evlenemezdi.

Fadil is begonnen met het daten van een moslimmeisje uit Egypte.

Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmaya başladı.