Examples of using "Fadil" in a sentence and their turkish translations:
- Fadıl, İslam okudu.
- Fazıl İslam eğitimi aldı.
- Fadıl, Kur'an'ı okudu.
- Fadıl, Kuran'ı okudu.
- Fazıl Kuran okudu.
Fadıl çok fazla biliyor.
Fadıl kendi hayatı için korkuyordu.
Fadıl direksiyonun kontrolünü ele aldı.
Fadıl'ın daha fazla korunmaya ihtiyacı vardı.
Fadıl, Facebook'ta faaldir.
Sami Fazıl'a zekat verdi.
Fadıl kendi kalesinde kraldı.
- Fadıl, İslam ile ilgilenmeye başladı.
- Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.
- Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla flört etti.
- Fazıl Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmıştı.
Sami öğle namazını Fazıl'la kıldı.
Sami ikindi namazını Fazıl'ın arkasında kıldı.
- Fadıl 23 yaşında İslam'a girdi.
- Fadıl 23 yaşında İslam'ı kabul etti.
- Fadıl, İslam'la daha fazla ilgilendi.
- Fazıl İslam'a daha çok ilgi duymaya başladı.
Fadıl Ocak 1998'de Müslüman oldu.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
Fadıl'ı Müslüman olmaya ne ikna etti?
Fadıl, İslam'a geçti.
Fadıl gizlice İslam'a geçti.
Fadıl 1977'de İslam'a geçti.
Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadına derinden aşık oldu.
Fadıl bir müslüman olması gerektiğini hissetti.
Fadıl, İslam'ın tanrısına inanıyor.
Fadıl, İslam'a ne zaman geçti?
Fadıl bir Müslüman olmamasına rağmen oruç tutmaya başladı.
Fadıl, Müslüman olmayan bir kadınla evlenemezdi.
Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmaya başladı.