Examples of using "Hoeft" in a sentence and their turkish translations:
- Cevap vermek zorunda değilsin.
- Cevap vermek zorunda değilsiniz.
Bunu hiç yapmak zorunda değilsiniz.
Bugün çalışman gerekmiyor.
- Özür dilemek zorunda değilsin.
- Özür dilemek zorunda değilsiniz.
Bir şey söylemene gerek yok.
Şarkı söylemek zorunda değilsin.
Bir üst modele geçmeye gerek yok.
Gitmenize gerek yok.
Onun çalışmasına gerek yok.
Tom, Mary'nin merhametini istemez.
Hemen gitmene gerek yok.
Bunu hemen yapman gerekmez.
Sesini yükseltmek zorunda değilsin.
yüksek sesle cevap vermek zorunda değilsiniz:
Bu şekilde olmak zorunda değil.
Utanmana gerek yok.
Ayağa kalkmana gerek yok.
- Onun bilmesi gerekmiyor.
- O bilmek zorunda değil.
Korkmaya gerek yok.
Onu yapmak zorunda değilsin.
Tom'un bilmesi gerekmiyor.
O, bunu yapmak zorunda değildir.
Bugün çalışmanıza gerek yok.
Öyle sona ermek zorunda değil.
Tom yarın gelmek zorunda değil.
- Özür dilemek zorunda değilsin.
- Özür dilemek zorunda değilsiniz.
Tüm yapman gereken şey konuşmak.
Oraya derhal gitmene gerek yok.
- Onun bilmesine gerek yok.
- O bilmek zorunda değil.
Dişçiye gitmene gerek yok.
O gereksiz.
Benimle birlikte oturmak zorunda değilsin.
Tüm yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.
Bunu hemen yapmanız gerekmiyor.
Bana telefon etmenize gerek yok.
Tom önümüzdeki pazartesi okula gitmek zorunda değil.
Sadece konsantre olman gerekiyor.
- Panik yapmamalısın.
- Panik yapmana gerek yok.
Oraya gitmene gerek yok.
Bu soruyu cevaplaman gerekmiyor.
Patrona yağ çekmene gerek yok.
- Bu soruya cevap vermenize gerek yok.
- Bu soruya cevap vermek zorunda değilsiniz.
- Bu soruyu cevaplamak zorunda değilsin.
Öğle yemeği taşımana gerek yok.
Artık bunu yapmanıza gerek yok.
Bu sorulara cevap vermemelisin.
Kilo vermek acı çekmek anlamına gelmemeli.
Böyle bir şey hakkında endişelenmemelisin.
Peter'ın toplantıya katılmasına gerek yoktur.
Onun hakkında üzülmene gerek yok.
Resmî bir konuşma hazırlamana gerek yok.
Böyle olmak zorunda değil.
- Hastanede kalmanıza gerek yok.
- Hastanede kalmak zorunda değilsin.
Yarına kadar onu bitirmenize gerek yok.
Öğle yemeğin için ödeme yapmana gerek yok.
Beni öyle terslemek zorunda değilsin.
Benden korkmana gerek yok.
- Onu bin kez tekrarlamana gerek yok.
- Onu bin kez tekrarlamak zorunda değilsin.
Onun için hiç gerek yok.
Tom onun hakkında endişelenmek zorunda değil.
Şemsiyeni almak zorunda değilsin.
O, gitmene gerek olmadığını söyledi.
O kadar erken kalkmana gerek yok.
Benden sonra ismimin yaşaması fikri hiç ilgimi çekmiyor.
Tüm yapman gereken beklemek.
Onun söylediklerini dinlemek zorunda değilsin.
Yemek zorunda değilsiniz.
400 kelimeden daha fazla yazmana gerek yok.
Sadece odanı toplaman gerekiyor.
Siz sadece butona basmalısınız.
Onun gibi bir şey hakkında endişelenmek zorunda değilsiniz.
- Bir şey söylemene gerek yok, her şeyi anladım.
- Bir şey söylemenize gerek yok, her şeyi anladım.
Bunu hemen yapmak zorunda değilsin.
Acele etmeye gerek yok. Çok zamanımız var.
Gitmek istemiyorsan, gitmek zorunda değilsin.
Hata yapmaktan korkmana gerek yok.
- Bütün yapmanız gereken konsantre olmaktır.
- Bütün yapman gereken konsantre olmak.
İstemiyorsan cevap vermek zorunda değilsin.
Eğer yapmak zorunda değilsen, yapma.
Artık Tom hakkında endişelenmene gerek yok.
Yapman gereken bütün şey bulaşıkları yıkamak.
o zaman yanardağların kendisinden başka bir yere bakmamalısınız.
Bağırmak tamamen gereksizdir.
Tom'un bugün okula gitmesine gerek yok.
Bağırmana gerek yok. Seni iyi duyabiliyorum.
Yarın gitmene gerek yok.