Examples of using "Haalde" in a sentence and their turkish translations:
Tom uzun bir soluk aldı.
Tom, Mary'yi aldı.
Tom omuz silkti.
Tom akıllı telefonunu çıkardı.
Tom'un ehliyetini ne zaman aldığını biliyor musun?
John cebinden bir anahtar aldı.
Tom şişeden mantarı çıkardı.
Tom Mary'yi ona yardım etmesi için ikna etti.
Tom eve giderken Mary'yi aldı.
Tom, John'a yardım etmesi için Mary'yi ikna etti.
Polis kavga eden iki adamı ayırdı.
O, Tokyo Üniversitesinden mezun oldu.
Tom çamaşır kurutma makinesini açtı ve giysilerini çıkardı.
ama yer altındaki bir şey onu filtreliyordu.
On sekiz yaşındayken araba kullanmayı öğrendim ve ehliyet aldım.
Tom onu onunla birlikte sinemaya gitmesi için ikna etti.
Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir biçimde nefes aldı.
- Derin derin soludu.
- Derince bir nefes aldı.
Tom hemen mektubu çantasından çıkarıp bana uzattı.
- Mümkün olduğunca hızlı koştum, ama son trene yetişemedim.
- Koşabildiğim kadar hızlı koştum, ama son trene zamanında yetişemedim.
Bankamatikten biraz para aldım.
Harold Hardrada, sadece iyi söyleyebilirsin, bir Viking gibi öldü, şakalar yaptı, şiirler yaptı,
Dima " Bekle," "Ben, bana biraz borç verebilecek birini biliyorum." dedi.
Tom dolabından eski bir ayakkabı kutusu çıkardı ve onu açtı.