Translation of "Extreem" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Extreem" in a sentence and their turkish translations:

In extreem ondiep water.

Aşırı sığ bir suda.

Tom is extreem ongezellig.

Tom son derece çekingen.

Dat is extreem belangrijk.

Bu çok çok önemli.

Tom is extreem gemeen.

Tom son derece cimridir.

Tom is extreem ambitieus.

Tom son derece hırslı.

Tom is extreem gewelddadig.

Tom son derece şiddetli.

Tom is extreem verlegen.

Tom son derece utangaç.

- Uw voorstel is een beetje extreem.
- Je voorstel is een beetje extreem.
- Jullie voorstel is een beetje extreem.

Öneriniz biraz aşırı.

Ze zijn dus extreem efficiënt.

Anlayacağınız, oldukça etkili.

Hij gebruikte extreem simpele taal...

Karmaşık ve derin meseleleri açıklamak için

Tom is altijd extreem voorzichtig.

Tom her zaman son derece dikkatli.

Dit onderwerp is extreem controversieel.

Bu konu son derece tartışmalı.

Huiswerk maken is extreem saai.

Ödev yapmak oldukça sıkıcı.

Deze spin is extreem giftig.

Bu örümcek son derece zehirlidir.

Destijds was mijn geloofsovertuiging erg extreem.

O zamanlar dini görüşlerim çok uç noktadaydı.

's Nachts eten is extreem ongebruikelijk.

Gecenin köründe beslenmesi hiç alışıldık bir durum değildir.

Japan is een extreem luidruchtig land.

Japonya oldukça gürültülü bir ülkedir.

Ze is een extreem schuchtere vrouw.

O çok çekingen bir kadın.

Extreem harde muziek onderbrak hun gesprek.

Aşırı yüksek sesli müzik onların sohbetini böldü.

Luxemburg is een extreem rijk land.

Lüksemburg son derece zengin bir ülkedir.

Een extreem gezonde mens zonder ook maar één afwijking,

ufacık bir noksanlığı dahi olmayan ultra sağlıklı bir insan,

- Het kan extreem gevaarlijk zijn.
- Het kan levensgevaarlijk zijn.

Bu son derece tehlikeli olabilir.

- Computers zijn in staat tot het verrichten van extreem moeilijk werk.
- Computers zijn in staat om extreem gecompliceerd werk te doen.

Bilgisayarlar son derece karmaşık işleri yapabilirler.

Ik wil mijn ideeën niet kwijtraken, zelfs als sommige ervan een beetje extreem zijn.

Onlardan bazıları biraz aşırı olmasına rağmen fikirlerimi kaybetmek istemiyorum.

- Het kan levensgevaarlijk zijn om dat te doen.
- Het kan extreem gevaarlijk zijn om dat te doen.

Onu yapmak son derece tehlikeli olabilir.

Maar op extreem terrein zoals dit is zo'n plek moeilijk te vinden. Het hangt nog een beetje los...

Ama burası gibi aşırı çöl arazilerinde bunu bulmak zor olabilir. Hâlâ biraz gevşek