Examples of using "Enkel" in a sentence and their turkish translations:
Sadece yetişkinler için.
Bileğim kaşınıyor.
Tom sadece dikkat çekmek istedi.
Sadece bu mu?
ışığa bir şey tutabilirim.
Sadece savunma yapıyorum,
Ayak bileğimi burktum.
- Onu sadece ödünç aldım.
- Onu az önce ödünç aldım.
Tom sadece beyaz et yiyor.
Hiç sorun değil!
Hiç kanıtım yok.
Tek bir kelime bile anlamadım.
Sadece yalnız bırakılmak istediler.
Sadece bir kelime bir kişiye zarar verebilir.
Herhangi bir sır keşfedemediler.
Biz yalnızca olgun meyve topladık.
Ben bir bağlantı kuramadım.
Bundan sonrası çorap söküğü gibi gelir.
Kendimi riske atmıyorum.
Sadece barış dünyayı kurtarabilir.
Biz sadece barış içinde yaşamak istiyoruz.
Uzmanlar, polis ağı dragnet gözetiminin güvenliği artırdığına --
hiçbir önemli sinyal bulamadık.
Susuz hiçbir yaşam mümkün değildir.
Benim için, bu bir problem değil.
Bu kitaplardan hiçbiri faydalı değildir.
Tek bir hikâyeyi tonlarca veriye tercih ediyoruz.
Ama tek bir hikâye, büyük ölçekli bir veri tarafından desteklenmiyorsa
Yağmur ormanlarında hayat asla boşa harcanmaz.
Üzgünüm, bir fikrim yok.
O sadece yalnız bırakılmak istiyor.
Sadece senin için en iyisini istiyorum.
Şu an tek istediğim uyumak.
Odamda hiç kitabım yok.
Onu sadece Obama bilir.
Sanırım ayak bileğimi burktum.
En başta yanlış teşhis konulduğu için
ama bu sefer sadece Çin'in hikayesi değil.
Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
Tom sadece kibarlaşıyordu.
Tek bir kalpte böyle kötülük görmemiştim!
Elinizde delil yok.
Hiçbir insanın bağışıklık sistemi bu virüs ile karşılaşmadı.
Onun hiç yanıt almadığına inanıyorum.
Örneğin, "Belli ki başka bir casus
gerçek bir iyileştirme anlamına geleceği bir gelecek tasavvur edebiliyorum.
Bu yalnızca erkeklerin kadınlar üzerindeki casusluğu değildi.
Belçikalı diye bir şey yok, yalnızca Valonlar ve Flamanlar var.
Bu otelde yalnızca sigara içmeyenler için odalar vardır.
Bileğimi burktuğum için oynamayacağım.
sadece temeli doğru atmak hiç de küçük bir görev değildi
Onun niçin o kadar kızgın olduğu hakkında bir fikrim yok.
Onu sadece ismen tanıyorum.
Bu nükleer çağda dünyada hiçbir ülke güvenli değildir.
Parslarla ilgili tek bir olumlu şehir efsanesi aklıma gelmiyor.
Bu problemin şairlere özgü olmadığını biliyorum.
Tek bir yaprağın sindirimi bir ay sürebilir,
Bana emir veremezsin.
Partinin sonunda, sadece iki misafir kaldı.
Başka hiçbir ülkede Japonya'daki kadar sıklıkla deprem olmaz.
Bu, İngilizce'nin artık sadece İngilizler için olmadığını göstermektedir.
sadece bir pusula ile gezinmeye çalışıyorsanız yönü koruduğu için bu projeksiyon büyük önem taşır.
Yapman gereken tek şey sormaktı ve istediğin kadar çok parayı sana ödünç verirdim.
Tek kelime Fransızca konuşamaz ama öte taraftan bir İngiliz gibi İngilizce konuşur.
Sadece onu bulmam gerekiyor.
Cennet ve cehennem sadece insanın kalbinde bulunur.
Sadece seninle konuşmak istedim.
"Esperanto: Avrupa veya Asya dili" denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.