Translation of "Geleend" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Geleend" in a sentence and their turkish translations:

Ik had ’m geleend!

Onu ödünç almıştım!

Ik heb niets geleend.

Hiçbir şey ödünç almadım.

Ik heb hem enkel geleend.

- Onu sadece ödünç aldım.
- Onu az önce ödünç aldım.

Ik heb jouw kussen geleend.

Yastığını ödünç aldım.

Ik heb een tafel geleend.

Ben bir masa ödünç aldım.

Ik heb haar mijn fototoestel geleend.

Kameramı ona ödünç verdim.

Ik heb hem een cd geleend.

Ona bir CD ödünç verdim.

Ik heb Toms telefoon vanochtend geleend.

Bu sabah Tom'un telefonunu ödünç aldım.

Ze heeft het boek van hem geleend.

Kitabı ondan ödünç aldı.

Ik heb dit boek van hem geleend.

Bu kitabı ondan ödünç aldım.

Ik heb geld van mijn vader geleend.

Babamdan ödünç para aldım.

Ik heb ze geleend en aangepast voor ijs,

Ben de o denklemleri ödünç aldım, buz için uyarladım

Ik heb 1000 yen geleend van mijn kozijn.

Kuzenimden 1,000 yen ödünç aldım.

Ik heb het boek van deze bibliotheek geleend.

Kitabı bu kütüphaneden ödünç aldım.

Ik heb dit stripboek van zijn zus geleend.

Bu çizgi roman kitabını onun kız kardeşinden ödünç aldım.

Ik heb hem 500 dollar geleend zonder rente.

Ona faizsiz 500 dolar borç verdim.

Ik heb het mes teruggegeven dat ik geleend had.

Emanet aldığım bıçağı geri verdim.

Ze bracht een geleend boek terug naar de bibliotheek.

O, kütüphaneye bir kitap iade etti.

Ik heb zonder het te vragen Toms paraplu geleend.

- Tom'un şemsiyesini sormadan ödünç aldım.
- Tom'un şemsiyesini rica etmeden ödünç aldım.

Het tijdschrift dat je me geleend hebt is erg interessant.

Bana ödünç verdiğin dergi çok ilgi çekici.

Jane heeft me dit boek van haar vorige week geleend.

Jane geçen hafta bu kitabını bana ödünç verdi.

- Hij heeft mij twee boeken geleend.
- Hij leende me twee boeken.

O bana iki kitap ödünç verdi.

Tom is boos omdat Mary zijn laptop had geleend zonder te vragen.

Mary onun dizüstü bilgisayarını sormadan aldığı için Tom kızgın.

Mary bracht het boek terug dat ze geleend had uit de bibliotheek.

Mary kütüphaneden ödünç aldığı kitabı iade etti.

- Tom leende een potlood van Mary.
- Tom heeft een potlood van Mary geleend.

Tom Mary'den bir kalem ödünç aldı.

Ze heeft vele jaren geleden dat boek van hem geleend, en het nog altijd niet teruggegeven.

O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.

Je had het enkel hoeven vragen en ik had je zoveel geld geleend als je nodig had.

Yapman gereken tek şey sormaktı ve istediğin kadar çok parayı sana ödünç verirdim.