Examples of using "Geleend" in a sentence and their turkish translations:
Onu ödünç almıştım!
Hiçbir şey ödünç almadım.
- Onu sadece ödünç aldım.
- Onu az önce ödünç aldım.
Yastığını ödünç aldım.
Ben bir masa ödünç aldım.
Kameramı ona ödünç verdim.
Ona bir CD ödünç verdim.
Bu sabah Tom'un telefonunu ödünç aldım.
Kitabı ondan ödünç aldı.
Bu kitabı ondan ödünç aldım.
Babamdan ödünç para aldım.
Ben de o denklemleri ödünç aldım, buz için uyarladım
Kuzenimden 1,000 yen ödünç aldım.
Kitabı bu kütüphaneden ödünç aldım.
Bu çizgi roman kitabını onun kız kardeşinden ödünç aldım.
Ona faizsiz 500 dolar borç verdim.
Emanet aldığım bıçağı geri verdim.
O, kütüphaneye bir kitap iade etti.
- Tom'un şemsiyesini sormadan ödünç aldım.
- Tom'un şemsiyesini rica etmeden ödünç aldım.
Bana ödünç verdiğin dergi çok ilgi çekici.
Jane geçen hafta bu kitabını bana ödünç verdi.
O bana iki kitap ödünç verdi.
Mary onun dizüstü bilgisayarını sormadan aldığı için Tom kızgın.
Mary kütüphaneden ödünç aldığı kitabı iade etti.
Tom Mary'den bir kalem ödünç aldı.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
Yapman gereken tek şey sormaktı ve istediğin kadar çok parayı sana ödünç verirdim.