Translation of "Dacht" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Dacht" in a sentence and their turkish translations:

- Tom dacht er anders over.
- Tom dacht daar anders over.

Tom başka türlü düşündü.

- Ik dacht er anders over.
- Ik dacht daar anders over.

Ben başka türlü düşündüm.

En dacht bij zichzelf:

ve kendi kendine

Ik dacht aan jou.

Senin hakkında düşünüyordum.

Dat dacht ik ook.

Tam olarak düşündüğüm buydu.

Dacht ik het niet!

- Öyle düşündüm.
- Ben öyle düşündüm!

Ik dacht dat bij kinderen

Konu çocuk sahibi olmaya geldiğinde

Ik dacht: "Weet je wat?

Kendime diyordum ki

Wat dacht je van morgenavond?

Yarın akşama ne dersin?

Ik dacht dat Tom sliep.

Tom'un uykuya olduğunu düşündüm.

Laatst dacht ik aan je.

Geçen gün seni düşündüm.

Ja, dat dacht ik al.

Evet, öyle düşünmüştüm.

Tom dacht dat Mary sliep.

Tom Mary'nin uyuduğunu düşünüyordu.

Tom dacht dat ik loog.

Tom yalan söylediğimi düşündü.

Dat dacht ik dus ook.

- Düşündüğüm odur.
- İşte düşündüğüm şey.

- Ik dacht dat je in Boston woonde.
- Ik dacht dat u in Boston woonde.
- Ik dacht dat jullie in Boston woonden.

Ben senin Boston'da yaşadığını sanıyordum.

- Ik dacht dat je hem niet kende.
- Ik dacht dat u hem niet kende.
- Ik dacht dat jullie hem niet kenden.

Senin onu bilmediğini düşündüm.

- Ik dacht jouw stem gehoord te hebben.
- Ik dacht uw stem gehoord te hebben.

Sesini duyduğumu düşündüm.

- Ik dacht dat je om Tom gaf.
- Ik dacht dat u om Tom gaf.

Tom'u önemsediğini düşündüm.

- Ik dacht dat je in Boston woonde.
- Ik dacht dat u in Boston woonde.

Senin Boston'da yaşadığını düşündüm.

- Ik dacht dat je om hem gaf.
- Ik dacht dat je om hem geeft.

Onu umursadığını düşündüm.

- Ik dacht dat u een grapje maakte.
- Ik dacht dat je een grapje maakte.

Ben senin dalga geçtiğini düşündüm.

Toen ik dat zag, dacht ik,

Bunu görür görmez şöyle düşündüm:

Ik dacht over veel dingen na,

Bir sürü şey hakkında düşündüm.

En daar dacht ik over na,

Bunun hakkında düşündüm.

Wat dacht je van een drankje?

Bir içkiye ne dersin?

Wat dacht je van Thais eten?

Tay yemeklerine ne dersin?

Wat dacht je van 12:45?

12:45'e ne dersin?

Tom dacht dat het oneerlijk was.

Tom onun adil olmadığını düşündü.

Dat is precies wat ik dacht.

Düşündüğüm tam olarak odur.

Ik dacht dat hij onschuldig was.

Onun masum olduğunu düşündüm.

Ze dacht dat ik dokter was.

O, benim bir doktor olduğumu düşündü.

Ik dacht dat ik u hoorde.

Seni duyduğumu düşündüm.

Ik dacht dat ik je begreep.

- Seni anladığımı sandım.
- Seni anladığımı düşündüm.

Ik dacht dat Tom dood was.

Tom'un öldüğünü sandım.

Ik dacht dat Tom verdwaald was.

Tom'un kaybolduğunu sandım.

Ik dacht dat we zouden sterven.

Öleceğimizi düşündüm.

Ik dacht dat je gewond was.

Yaralandığını düşündüm.

Tom dacht dat hij ging sterven.

Tom öleceğini düşündü.

Iedereen dacht dat we gingen verliezen.

Herkes kaybolacağımızı düşündü.

Ik dacht dat het waar was.

- Ben onun doğru olduğunu düşündüm.
- Ben bunun gerçek olduğunu zannediyordum.

Ik dacht dat iedereen honger had.

Ben herkesin aç olduğunu düşündüm.

Het was makkelijker dan ik dacht.

Düşündüğümden kolaydı.

Tom dacht dat ik gek was.

Tom deli olduğumu düşündü.

Tom dacht dat Mary dood was.

Tom Mary'nin öldüğünü düşündü.

Het is erger dan ik dacht.

Düşündüğümden daha kötü.

Tom dacht hetzelfde als ik deed.

Tom benim düşündüğüm aynı şeyi düşündü.

Tom dacht dat Mary John kende.

Tom Mary'nin John'u tanıdığını düşündü.

Dit was makkelijker dan ik dacht.

Bu, benim olacağını düşündüğümden daha kolaydı.

- Ik heb geraden.
- Ik dacht al.

Ben tahmin ettim.

Ik dacht dat we konden helpen.

Ben yardım edebileceğimizi düşündüm.

Wat dacht je van een pint?

Bir biraya ne dersiniz?

Weet je waar ik aan dacht?

Benim ne düşündüğümü biliyor musun?

Het eerste wat ik dacht was:

Benim ilk düşüncem ise;

Tom dacht dat Mary thuis was.

Tom Mary'nin evde olduğunu düşündü.

Layla dacht dat Sami gay was.

Leyla, Sami'nin eşcinsel olduğunu düşündü.

Tom dacht dat Mary had ontbeten.

Tom Mary'nin kahvaltı yediğini düşündü.

Sami dacht dat Layla moslim was.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu düşündü.

- Ik dacht dat je niet ging komen.
- Ik dacht toch dan je niet ging komen.

- Senin gelmeyeceğini düşündüm.
- Gelmeyeceğini düşünmüştüm.

- Wat dacht je van vrijdag?
- Wat dacht u van vrijdag?
- Wat dachten jullie van vrijdag?

Cuma'ya ne dersin?

- Ik dacht dat ik mijn verstand aan het verliezen was.
- Ik dacht dat ik doordraaide.

Aklımı kaybettiğimi düşündüm.

- Ik dacht dat je dat al had gedaan.
- Ik dacht dat je dat al gedaan had.

Onu zaten yaptığını düşündüm.

- Ik dacht dat je vroeger een leraar Frans was.
- Ik dacht dat u vroeger Frans gaf.

Bir Fransızca öğretmeni olduğunu düşündüm.

Ik dacht: dit is mijn derde taal,

Bunun üçüncü dilim olduğunu düşündüm.

Deze sneeuw is dieper dan ik dacht.

Kar sandığımdan çok daha derin!

Dit kan niet waar zijn, dacht ik.

"Bu doğru olamaz." diye düşündüm.

En ik dacht aan de klassieke symbolen:

Klasik sembolleri düşündüm:

Dus dacht ik wat meer en zei:

Bu yüzden biraz daha düşündüm ve dedim ki

Ik dacht: dit is echt een probleem.

"Bu ciddi bir sorun." diye düşündüm.

...dacht ze: oké, slangsterren stelen mijn eten.

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

Ik dacht net aan een nieuwe baan.

Sadece yeni bir iş düşünüyordum.

Tom dacht dat Afrika een land was.

Tom Afrika'nın bir ülke olduğunu düşündü.

Eerst dacht ik dat ze ziek was.

Önce hasta olduğumu düşündüm.

Hij dacht er drie dagen over na.

Meseleyi üç gün boyunca düşünüp taşındı.

Meneer Johnson is ouder dan ik dacht.

Bay Johnson olduğunu düşündüğümden daha yaşlı.

Ik dacht dat hij een grapje maakte.

Onun espri yaptığını düşündüm.

Ik dacht dat Tom dankbaar zou zijn.

Tom'un minnettar olacağını sanıyordum.

Ik dacht dat ik een geest zag.

Bir hayalet gördüğümü düşündüm.

Ik dacht je een plezier te doen.

Sana bir iyilik yaptığımı düşündüm.

Ik dacht dat het mijn werk was.

Onun benim işim olduğunu düşündüm.

Ik dacht dat je thuis ging blijven.

Evde kalacağınızı düşündüm.

Ik dacht dat je niets wilde eten.

Yiyecek bir şey istemediğini düşündüm.

Ik dacht dat we samen zouden ontbijten.

Beraber kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm.

Ik dacht dat Tom op zou geven.

Tom'un vazgeçeceğini düşündüm.

Vroeger dacht ik dat Tom knap was.

Tom'un yakışıklı olduğunu düşünürdüm.

Ik dacht dat we dat besloten hadden.

Buna karar verdiğimizi sanıyordum.

Ik dacht dat je een rijbewijs had.

Bir ehliyetin olduğunu düşündüm.

Ik dacht dat hij mijn broer was.

Onun benim kardeşim olduğunu düşündüm.

Ik dacht dat ik Tom kon vertrouwen.

Tom'a güvenebileceğimi düşündüm.

Ik dacht dat je naar Boston ging.

Senin Boston'a gittiğini düşündüm.

Ik dacht dat je net iets zei.

Sadece bir şey söylediğini düşündüm.

Ik dacht dat Tom in Australië was.

Tom'un Avustralya'da olduğunu düşündüm.

Ik dacht dat je een Canadees was.

Senin bir Kanadalı olduğunu düşündüm.

Wat dacht je van deze rode hoed?

Bu kırmızı şapkaya ne dersiniz?

Dat is anders dan wat ik dacht.

Bu düşündüğümden farklı.

Ik dacht dat Tom in Boston woonde.

Tom'un Boston'da yaşadığını düşünüyordum.