Examples of using "Centrum" in a sentence and their turkish translations:
ana saldırıyı emanet etti
Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.
- Benim şehir merkezine gitmem gerekiyor.
- Şehir merkezine gitmeliyim.
Merkez Bir denen bir şey vardı.
- Belediye binası şehrin merkezinde.
- Belediye Konağı şehrin göbeğinde.
- Belediye Sarayı şehrin merkezinde.
Zürich büyük bir finansal merkez olarak kabul edilir.
Beni kent merkezine hangi tren götürür?
Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.
Rynok Meydanı kentin tarihi merkezidir.
Tom şehir merkezine gitti.
Melbourne şehir merkezindeki bu gececi keseli sıçanlar gibi.
Singapur'un tam merkezinde bir grup düz kürklü su samuru.
Annem dün çarşıya alışverişe gitti.
Belediye binası şehrin merkezinde bulunuyor.
O sırada burası merkezî bir noktaydı çünkü cep telefonu diye bir şey yoktu.
Satın aldığım ev şehir merkezinden oldukça uzakta.
Havaalanı şehir içinden çok uzakta.
Galaksimizin merkezinde bir kara delik var.
Boston'un şehir merkezinde bir ofis kiralamak pahalı.
Dünyanın evrenin merkezi olmadığını bilmelisin.