Translation of "Buiten" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Buiten" in a sentence and their turkish translations:

- Ga buiten oefenen.
- Ga buiten trainen.
- Ga buiten sporten.

Git dışarıda egzersiz yap.

- Ze staan buiten.
- Zij staan buiten.

Onlar dışarıda.

- Ga naar buiten.
- Stap naar buiten.

Dışarı çık.

Wacht buiten.

Dışarıda bekle.

Heet buiten?

Dışarısı sıcak mı?

Blijf buiten.

Dışarıda kal.

- Tom sliep buiten.
- Tom heeft buiten geslapen.

Tom dışarıda uyudu.

- Ik rende naar buiten.
- Ik ben naar buiten gerend.
- Ik liep naar buiten.
- Ik ben naar buiten gelopen.

Dışarıya koştum.

- Het is buiten pikzwart.
- Het is buiten pikdonker.
- Het is helemaal donker buiten.

Dışarısı tamamen karanlık.

- Het is buiten pikzwart.
- Het is buiten pikdonker.

Dışarısı zifiri karanlık.

- Kun je buiten wachten?
- Kunnen jullie buiten wachten?

Dışarıda bekleyebilir misin?

Kom naar buiten.

Dışarı gel.

Het regent buiten.

Dışarıda yağmur yağıyor.

Tom is buiten.

Tom dışarda.

Tom speelt buiten.

Tom dışarıda oynuyor.

We waren buiten.

Biz dışardaydık.

Het sneeuwt buiten.

Dışarıda kar yağıyor.

Tom bleef buiten.

Tom dışarıda kaldı.

Hij speelt buiten.

O dışarıda oynuyor.

Ik ben buiten.

Ben dışarıdayım.

- Het is nog klaar buiten.
- Buiten is het nog licht.

Dışarısı hâlâ aydınlık.

- Tom en Maria staan buiten.
- Tom en Maria zijn buiten.

Tom ve Mary dışarıda.

- Kunnen we buiten wat praten?
- Kunnen we wat buiten praten?

Dışarıda biraz konuşabilir miyiz?

En tuurt naar buiten.

Aradan bakmaya başladı.

Het was pikdonker buiten.

Dışarısı zifiri karanlıktı.

Het wordt donker buiten.

Dışarda hava kararıyor.

Het is donker buiten.

Dışarda hava karanlık.

Ik hoor voetstappen buiten.

Dışarıda ayak sesleri duyuyorum.

We zijn buiten gevaar.

Biz tehlikede değiliz.

Ik raak buiten adem.

Nefes nefeseyim.

Ik zal buiten wachten.

Dışarıda bekleyeceğim.

Er staat iemand buiten.

Dışarıda birisi var.

Het is koud buiten.

Dışarısı soğuk.

Mag ik naar buiten?

Dışarı gidebilir miyim?

Ze zijn buiten adem.

Onların nefesi kesildi.

Laten we buiten praten!

Dışarıda konuşalım.

Ik sloot mijzelf buiten.

Kendimi dışarıda kilitledim.

Dit staat buiten kijf.

- Bu ihtilaf ötesi.
- Bu su götürmez bir şey.

Ga onmiddellijk naar buiten!

Derhal terk edin!

Het regent nu buiten.

Şu an dışarıda yağmur yağıyor.

Ga terug naar buiten.

Dışarıya geri git.

Ik ga naar buiten.

Dışarı gidiyorum.

Buiten is een bewaker.

- Bir koruma dışarıda.
- Bir bekçi dışarıda.
- Dışarıda bir gardiyan var.

Tom hoorde buiten iets.

Tom dışarıda bir şey duydu.

Het is winderig buiten.

Burada dışarısı rüzgarlı.

Iedereen gaat naar buiten.

Herkes dışarıya çıkıyor.

Laten we buiten spelen.

Dışarıda oynayalım.

Kijk maar naar buiten.

Sadece dışarı bak.

Buiten wordt het steeds lichter.

Dışarısı gittikçe aydınlanıyor.

De machine is buiten bedrijf.

- Makine hizmet dışıdır.
- Makine bozuktur.

Ga buiten, of kom binnen.

Ya çık, ya gir.

Ze was nu buiten gevaar.

O şimdi tehlikeyi atlattı.

Mag ik buiten gaan wandelen?

Yürüyüş için dışarı çıkabilir miyim?

Ik zit niet graag buiten.

Ben dışarıda oturmaktan hoşlanmıyorum.

De patiënt is buiten bewustzijn.

Hasta bilinçsiz.

Waarom bent u buiten adem?

Neden nefes nefese kaldın?

Vandaag moeten we buiten slapen.

Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.

Hij woont buiten de stad.

O, kent dışında yaşar.

Het was vanavond aardedonker buiten.

Bu gece dışarısı zifiri karanlıktı.

Tom is nog steeds buiten.

Tom hâlâ dışarıda.

Deze lift is buiten gebruik.

- Bu asansör hizmet dışıdır.
- Bu asansör arızalıdır.

Tom houdt van buiten zijn.

Tom açık havayı çok seviyor.

Het lijkt buiten mijn macht.

- Gücümün dışında gibi görünüyor.
- Yapamam gibi görünüyor.

Mijn auto staat buiten geparkeerd.

Arabam dışarıda parkedilmiş.

Tom wilde naar buiten gaan.

Tom dışarıya çıkmak istedi.

Ik sta buiten te wachten.

Dışarıda bekliyorum.

De lift is buiten werking.

Asansör çalışmıyor.

- Heb je het afval naar buiten gebracht?
- Heb je het vuilnis naar buiten gebracht?

Çöpü çıkardın mı?

...duwt hij zijn ingewanden naar buiten...

...bağırsaklarını dışarı iterek...

Deze dienst is tijdelijk buiten gebruik.

Bu hizmet geçici olarak arızalı.

Tom was de hele dag buiten.

Tom, bütün gün dışardaydı.

Het lijkt buiten warm te zijn.

Dışarıda hava sıcak görünüyor.

Hij is buiten aan het wandelen.

Yürüyüş için dışarı çıktı.

Laat de hond niet naar buiten.

Köpeğe dışarı izin vermeyin.

Ga niet naar buiten, het regent.

Dışarı çıkmayın çünkü yağmur yağıyor.

Hotels zijn goedkoper buiten het seizoen.

Oteller ölü sezonda daha ucuzdur.

Ik heb het vuilnis buiten gezet.

Çöpü dışarı çıkardım.

- Je mag na het eten niet naar buiten.
- Je mag na het avondeten niet naar buiten.

Akşam yemeğinden sonra dışarı çıkmamalısın.

- Raakt u snel buiten adem tijdens het lopen?
- Raak je snel buiten adem tijdens het lopen?

Yürürken kısa sürede nefes darlığı hissediyor musunuz?

En het hield de kinderen inderdaad buiten,

ve bu duvarın nasıl çocukları dışarıda tuttuğunu

Kam uw haar voordat ge buiten gaat.

Dışarı çıkmadan önce saçını tara.

Eenmaal buiten zuchtte ik diep van opluchting.

Dışarıda bir kez derin bir rahatlama nefesi verdim.

- Ze is bewusteloos.
- Ze is buiten bewustzijn.

O kendinde değildir.

- Hij is bewusteloos.
- Hij is buiten westen.

O kendinde değil.

Kun je eieren bewaren buiten de koelkast?

Yumurtaları buzdolabının dışında tutabilir misin?