Examples of using "Liep" in a sentence and their turkish translations:
Tom yürüdü.
Ben yürüdüm.
Kimse koşmadı.
O sessizce yürüdü.
O büyük bir hızla yürüdü.
Yürümeye devam ettim.
Her şey onun için yanlış gitti.
Koştum.
İsa su üzerinde yürüdü.
Yaradan iltihap sızmıştı.
ve maluliyet maaşları kısa süre içinde gelmeyi bıraktı.
Viking çağı sona ermişti.
Ben tepeye yürüdüm.
Toplantı nasıl geçti?
Tom merdivenlerden yukarı çıktı.
Balon çabucak söndü.
- O iyi bitmedi.
- O iyi sona ermedi.
Tom asansörlere doğru yürüdü.
John odaya doğru koştu.
O, arabanın önünde yürüyordu.
Bir günde yirmi mil yürüdü.
Erkek kardeşinden daha hızlı koştu.
O, hızla yürüdü.
Tom yalnız başına yürüdü.
Eğitim kampından kaçtım.
Tom yavaşça merdivenlerden çıktı.
Bacaklarım sertleşinceye kadar yürüdüm.
Lisa elmas arazisinde yürüyor olsa
Tom yüz metreyi on iki saniyede koştu.
ve bastonuyla oldukça yavaştı.
Onu arayarak etrafta gezindi.
- Tom Mary ile kapıya kadar yürüdü.
- Tom Mary'ye kapıya kadar eşlik etti.
Tom bir trafik sıkışıklığında geciktirildi.
Gemi kayalara çarptı.
Çocuk kaçtı.
Köpek uzaklaştı.
O bağırmaya başladı ve ben kaçtım.
Tom kalktı ve mutfağa yürüdü.
Tom son trene yetişmek için koştu.
- Oğlan dönüp bakmaksızın yürüyüp gitti.
- Erkek çocuk dönüp bakmadan sıvıştı.
Silahı indirdi ve yürüyüp gitti.
O, yaşlı bir kadın gibi başını eğip yürüdü.
Tom, maratonu beş saatin altında koştu.
O, eve yürüdü.
Polisi görünce hırsız kaçtı.
Tom pencereye yürüdü ve dışarı baktı.
Polisi görünce hırsız kaçtı.
Mary koştu.
İstasyona koştu ve trene yetişti.
İşler tuhaflaştı.
Yolda yürürken eski bir arkadaşa rastladım.
Sık sık olduğu gibi, çocuk evden kaçtı.
Tuhaf bir adam kaldırımda bir ileri ve bir geri yürüyordu.
O kapıdan çıktı ve asla geri dönmedi.
Tom o kadar hızlı yürüyüyordu ki ona yetişemedik.
Tom bazı kıyafetler almak için yatak odasına girdi.
Tom eve girdi ve kapıyı kapattı.
Geçen hafta partide Mary ile karşılaştım.
O onu kalabalığın arasında koşarken gördü.
Ben aşağıya koştum.
İşler hızla tırmandı.
Orada kim olduğunu görmek için mutfağa girdi ama orada hiç kimse yoktu.
O iyi bitti.
Çok hızlı yürüdüğüm için son trene yetiştim.
Kate babamın restoranına doğru koştu.
- Eve yürüyerek gitti.
- O, eve yayan gitti.
- O, eve yürüyerek gitti.
Ancak, Bautzen'de düşmanın kanadına düşme planı ters gitti.
Tom eve yürüdü.
Dışarıya koştum.
Arkadaşlarını karşılamak için kapıya gitti.