Translation of "Boos" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Boos" in a sentence and their turkish translations:

- Waarom ben je boos?
- Waarom bent u boos?
- Waarom zijn jullie boos?

Neden kızgınsın?

- Tom werd zeer boos.
- Tom werd heel boos.
- Tom werd erg boos.

Tom çok kızmaya başladı.

- Tom werd zeer boos.
- Tom werd heel boos.

Tom gerçekten sinirlendi.

- Word alsjeblieft niet boos.
- Word alstublieft niet boos.

Lütfen sinirlenme.

Word niet boos.

Sinirlenme!

Hij klinkt boos.

O kızgın görünüyor.

Tom leek boos.

Tom öfkeli görünüyordu.

Tom klonk boos.

Tom üzgün görünüyordu.

Tom is boos.

Tom kızgın.

Ik ben boos.

Öfkeliyim.

Was Tom boos?

Tom kızgın mıydı?

Tom was boos.

Tom kızgındı.

Ik word boos.

Kızıyorum.

- Waarom werd je zo boos?
- Waarom werd u zo boos?
- Waarom werden jullie zo boos?

Niçin öyle sinirlendin?

- Ben je boos op Tom?
- Zijn jullie boos op Tom?

Tom'a kızgın mısın?

- Je ziet er boos uit.
- Je lijkt boos te zijn.

Öfkeli görünüyorsun.

Daarom werd hij boos.

Onun sinirlenme nedeni odur.

Waarom bent u boos?

Niçin korkuyorsun?

Maak me niet boos.

Beni kızdırma.

Ik zal boos worden.

Kızacağım.

Hij wordt gemakkelijk boos.

O çok kolay kızar.

Hij is niet boos.

- O kızgın değil.
- O öfkeli değil.
- O sinirli değil.

Tom is erg boos.

Tom çok kızgın.

Waarom is ze boos?

O niçin öfkeli?

Waarom zijn ze boos?

- Onlar niçin öfkeli?
- Neden sinirliler?
- Neden kızgınlar?
- Neden öfkeliler?

Natuurlijk werd hij boos.

Doğal olarak sinirlendi.

Ik werd erg boos.

Çok kızdım.

Tom zal boos zijn.

Tom deli olacak.

- Je ziet er boos uit.
- Je ziet eruit alsof je boos bent.

Kızgın görünüyorsun.

Ik me niet boos voelde.

öfkeli hissetmiyordum.

Het antwoord maakte mij boos.

- Yanıt beni irite etti.
- Yanıt beni öfkelendirdi.

Hij maakt vaak mensen boos.

O sık sık insanları kızdırır.

Hij maakt me echt boos.

O beni gerçekten kızdırır.

Ben je boos op Tom?

Tom'a kızgın mısın?

Tom is boos en verbitterd.

Tom kızgın ve sert.

Je broer is erg boos.

Erkek kardeşin çok kızgın.

Tom zag er boos uit.

Tom üzgün görünüyordu.

Haar woorden maakten hem boos.

Onun sözleri onu kızdırdı.

Op wie ben je boos?

Kime kızgınsın?

Tom is boos op ons.

Tom bize kızıyor.

Ben je nog steeds boos?

Hala sinirli misin?

Tom leek een beetje boos.

Tom biraz kızgın görünüyordu.

Hij was boos op haar.

O ona kızgındı.

Ze is boos op me.

O bana deli oluyor.

Karen is boos op me.

Karen bana kızgın.

Hij is nog steeds boos.

O hâlâ kızgın.

Dit antwoord maakt me boos.

Bu cevap beni kızdırıyor.

Hij zag er boos uit.

O kızgın görünüyordu.

Ze was dronken en boos.

O sarhoş ve kızgındı.

Vrouwen moeten stoppen met boos zijn.

Kadınlara sinirli olmamaları söyleniyor.

Tom was heel boos op Mary.

Tom, Mary'ye çok kızgındı.

Daarom ben ik boos op hem.

İşte bu yüzden ona kızgınım.

Ik denk dat hij boos was.

Sanırım o kızgındı.

Hij is erg boos op haar.

O, ona çok kızgındır.

- Je klinkt boos.
- Je klinkt kwaad.

Öfkeli görünüyorsun.

- Tom is gek.
- Tom is boos.

Tom çılgın.

Ik weet dat jullie boos zijn.

Kızgın olduğunu biliyorum.

- Ik was woedend.
- Ik was boos.

- Ben kızgındım.
- Kızdım.

Hij was boos op zijn zoon.

O, oğluna kızmıştı.

Karen is niet boos op mij.

Karen, bana kızgın değil.

- Ze is boos.
- Ze is ontdaan.

O üzgündür.

Ik smeek je, wees niet boos.

Sana yalvarıyorum, kızma.

De allergische reactie maakte hem boos.

Alerjik reaksiyon onu sinirlendirdi.

Tom zei dat Maria boos is.

Tom Mary'nin öfkeli olduğunu söyledi.

Tom was erg boos op me.

Tom bana çok kızmıştı.

- Tom blijkt boos en gefrustreerd te zijn.
- Het blijkt dat Tom boos en gefrustreerd is.

Tom sinirli ve öfkeli görünüyor.

- "Waarom ben je kwaad?" "Ik ben niet kwaad!"
- "Waarom ben je boos?" "Ik ben niet boos!"

"Neden kızgınsın?" "Kızgın değilim."

Bill werd boos en schold Dick uit.

- Bill çıldırdı ve Dick'e ağzına geleni söyledi.
- Bill sinirlendi ve Dick'e küfretti.

Hij zei niets, wat haar boos maakte.

Hiçbir şey söylemedi, bu durum onu kızdırdı.

Ben je nog steeds boos op me?

- Hala bana kızgın mısın?
- Bana hâlâ kızgın mısın?

Probeer je me nu boos te maken?

Beni kızdırmaya mı çalışıyorsun?

Ze moet wel boos op je zijn.

Sana kızgın olmalı.

Je ziet eruit alsof je boos bent.

Kızgın görünüyorsun.

Er is geen reden boos te worden.

Kızmak için hiçbir neden yok.

Waarom ben je zo boos op hem?

Neden ona çok kızgınsın?

Zijn vriendin was zeer boos op hem.

Kız arkadaşı ona gerçekten kızgındı.

Weet jij waarom ze zo boos is?

Onun niçin çok öfkeli olduğunu biliyor musun?

Tom was erg boos op zijn kinderen.

Tom çocuklarına çok kızmıştı.

Je ziet er nog steeds boos uit.

Hâlâ kızgın görünüyorsun.