Examples of using "Bladeren" in a sentence and their turkish translations:
Yapraklar düştü.
Yaprakların hepsi döküldü.
Yapraklar sararıyor.
Yapraklar sarıdır.
Yapraklar neden yeşildir?
Bu iki yaprak benziyor.
Yapraklar toprağa düştü.
Dal, yapraklarla doludur.
...ve ay ışığını yansıtan taç yaprakları yol gösterici işlevi görür.
Yapraklar sana "Azota ihtiyacım var." der.
Yapraklar sonbaharda dökülür.
Ağacın tüm yaprakları sarardı.
Yapraklar ekimde düşmeye başlar.
Sonbaharda yapraklar sararır.
Yapraklar kızarmaya ve sararmaya başladı.
Huş ağacı yaprakları zaten sarardı.
Ağacın üzerindeki tüm yapraklar sarardı.
Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.
Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?
- Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.
- Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.
Bu yeşil yapraklar güz aylarında kızarır veya sararırlar.
Ya da dalları kullanarak kendi şeklimi değiştirmeye çalışırım.
Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu
Yaz sonunda ve sonbaharda biri yaprakların rengini değiştirdiğini görebilir.
Bu düşük frekanslı ses ağaç örtüsünden sekip duvarların oluşturduğu seti aşıyor.
Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.
Serçeden korkan darı ekmez.