Examples of using "يلمع" in a sentence and their turkish translations:
Bakın, parlayan şey buydu.
- Her parlayan şey altın değildir.
- Her gördüğün sakallıyı deden sanma.
Bunu göstermek için bu, siyah ışık altında parlayan spreyi kullandım.
Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.