Translation of "بالتأكيد" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "بالتأكيد" in a sentence and their turkish translations:

بالتأكيد.

Kesinlikle.

بالتأكيد

Kesinlikle.

بالتأكيد!

Tabii!

فقال "بالتأكيد".

"Tabii ki." dedi.

"بالتأكيد ستفقديه.

"Evet, geçecek.

- بالتأكيد
- قطعاً

Kesinlikle!

بالتأكيد لا أحد.

Tabii ki hayır.

بالتأكيد، أتى المسؤول،

Hakikaten de geldi

بالتأكيد نحتاج ذلك.

Elbette bilebiliriz.

أوافقك الرأي بالتأكيد.

- Ben kesinlikle size katılıyorum.
- Sana tamamen katılıyorum.

بقيتنا تتمكن منه بالتأكيد.

yapabilir diye düşündüm.

سيحصلون بالتأكيد على جسد

ula illa ki bir beden alacakalar

هذا أحد الاحتمالات بالتأكيد

O, kesinlikle bir olasılıktır.

- بالطبع.
- طبعاً.
- بالتأكيد.
- أكيد.

- Elbette.
- Tabii ki.
- Besbelli ki!

كان فاضل خائفا بالتأكيد.

Fadıl kesinlikle korkuyordu.

بالتأكيد لست في القائمة

Kesinlikle listede değilsin.

نحن بالتأكيد نريد الشعور العاطفي

Biz kesinlikle duygusal anlamda hissetmek isteriz.

ارتسمت الصورة أمام أعينكم بالتأكيد.

Hepinizin gözünde canlanmıştır muhakkak.

قررت أنني بالتأكيد سأكون الإخيرة.

Son anlatan kesinlikle ben olacaktım.

السرية والخصوصية بالتأكيد مهمين للغاية.

Kişisel ve kamusal gizlilik oldukça önemli.

بالتأكيد يوجد هنا أصحاب أعمال.

Burada mutlaka işverenler vardır.

كانت أضواء التحذير مضاءة بالتأكيد،

Uyarı sinyalleri her yerdeydi, kesinlikle

‫بالتأكيد أصبح أكثر انحداراً الآن.‬

Yamaç çok fena dikleşiyor.

تحتاجُ بالتأكيد لأن تكون شاعرًا.

bir şair olmanız gerekir.

تصنعون مبنى لعالم أفضل بالتأكيد.

Daha iyi bir dünya için bir yapı inşa etmiş olursunuz.

هل كنت تشربها حقّاً؟ بالتأكيد.

Sen içtin mi? Tabii ki.

‫هذه بالتأكيد تبدو حطام طائرة.‬

Evet, kesinlikle uçak enkazına benziyor.

‫يوجد بالتأكيد شيء معدني هناك.‬

Evet, aşağıda kesinlikle metal bir şey var.

نتذكر جميعا لعبة GTA بالتأكيد

GTA oyunun herhalde hepimiz hatırlarız

بالتأكيد كنت بحاجة إلى مساعدة.

Kesinlikle yardıma ihtiyacım vardı.

الأمر ممكن بالتأكيد إن أردت.

Onu istersen bu kesinlikle mümkün.

انظر، بالتأكيد كان يفكر في هذا.

Bak, kesinlikle böyle düşünüyordur.

إذن، فالنظام الاقتصادي القديم مُحِق، بالتأكيد،

Eski ekonomik model tabii ki doğru;

لذا بالتأكيد هناك فيزياء تحدث هنا،

Yani burada olan şey kesinlikle fizik--

هناك أشياء عديدة، فهذه بالتأكيد فيزياء.

birçok şey var -- bu kesinlikle fizik.

ولكن فكرت في الأمر ، سأحاول بالتأكيد

ama aklıma geldi bak mutlaka deneyeceğim

إنسان من ذلك النوع سيفشل بالتأكيد.

O tür bir insan kesinlikle başarısız olacaktır.

ولم أرغب بالتأكيد أن أُقتَل لأجل شيء

Benim hiç hayalim olmayan ve babamın seçimi olan

ونحن بالتأكيد يريد جميعنا مساعدة أشخاص آخرين

Elbette hepimiz başka birine,

بداخله أقول "إنها بالتأكيد القطة" والقط يخرج

diyorum ki "Kesin kedi çıkacak" ve kedi çıkıyor.

‫هناك ما حرّكه بالتأكيد!‬ ‫هذه أنباء سارة.‬

Bu kesinlikle tetiklendi. Bu iyi haber.

‫ولكنها بالتأكيد تحلق‬ ‫فوق تلك البقعة هناك،‬

Ama kesinlikle şu köşenin üzerinde daire çiziyorlar.

ر.ه: بالتأكيد، هذا يُعد شئ رمزي،الإجازة،

RH: Tabii ki bu büyük bir sembol, tatil,

لكنك بالتأكيد تتذكر هذا المشهد من طفولتك

ama mutlaka çocukluğunuzdan şu sahneyi hatırlarsınız

إذا كنا واقفين يجب أن نسقط بالتأكيد

ayaktaysak mutlaka ama mutlaka yere çökmeliyiz

بالتأكيد لن يتم نقل المسلمين إلى أمريكا

Müslümanların kesinlikle Amerika'ya alınmayacağını

‫أفكّر الآن وأقول: "إنها بالتأكيد ستمسك به"‬

"Bunu kesinlikle yakalayacak." diye düşünüyordum.

‫انظر، ها هي.‬ ‫بالتأكيد ذهبت إلى الماء لتشرب.‬

Bakın, işte. Su içmek için buraya geldiği kesin.

‫إنها بالتأكيد نقطة اللا عودة الآن.‬ ‫نحن ملتزمون!‬

Şu anda geri dönüşü olmayan noktadayız. Kararlıyız!

‫بالتأكيد أشعر بأنني بحاجة ‬ ‫للمزيد من الطاقة الآن.‬

Kesinlikle daha fazla enerjiye ihtiyacım olduğunu hissediyorum.

‫مما يحدو بي للاعتقاد ‬ ‫أنها كانت سراباً بالتأكيد.‬

Bu da bana kesinlikle bir serap olduğunu düşündürüyor.

بالتأكيد، في داخلنا جميعًا القليل من الأنانية والشجع،

Elbette hepimizin içinde bir miktar bencillik ve açgözlülük var

بالتأكيد لم أتوقع أن أراك هنا في بوسطن.

Seni burada Boston'da görmeyi kesinlikle beklemiyordum.

لكن الصور هي بالتأكيد أكثر من مجرد رموز رسومية.

Tabii görseller grafik ikonlardan çok daha fazlası.

لا أعرف، لكن بالتأكيد لن نستطيع إن لم نحاول.

Bilmiyorum ama eğer denemezsek bulamayacağımız kesin.

ولكن بالتأكيد تم إثراء حياتي من قبل أشخاص آخرين.

ama hayatın kesinlikle diğer insanlar tarafından zenginleşti.

بالتأكيد ساعدت هذه البرامج الفقراء لكنها ساعدت تشافيز أيضاً

Bu programlar açıkça fakirlere yardım etti, ama Chavez için de bir amaca hizmet ediyordu

عندما تذهب إلى أوشاك ، يجب عليك بالتأكيد زيارة متحف الآثار.

Uşak'a gittiğinizde mutlaka arkeoloji müzesini gezmeniz

‫لكن إن تم إزعاجها أو استفزازها‬ ‫فإنها ستدافع عن نفسها بالتأكيد.‬

ama rahatsız edilir veya kışkırtılırlarsa kendilerini savunurlar.

بالتأكيد لا أريد أن أفعل ما قام بفعله توم قبل قليل.

Kesinlikle Tom'un az önce yaptığını yapmak istemem.

كيف يمكن لمثل هذا الرجل أن يصبح رئيسا؟ إنها بالتأكيد ليست حادثة!

böyle bir adam nasıl başkan olabilir? akıl alır bir olay değil kesinlikle!

هذا من شأنه بالتأكيد أن يفسر الانهيار المفاجئ للروح المعنوية بين رجال هيمليكو

Bu kesinlikle Himilco'nun adamları arasında ki ani moral çöküşünü açıklıyor

وقال إن المواطن المكسيكي لن يتم قبوله بالتأكيد في أمريكا ولا يمكنه الدخول

Meksika vatandaşının kesinlikle Amerika'ya alınmayacağını ve giremeyeceğini söyledi

‫يجب بالتأكيد أن ألزم الحذر،‬ ‫لأنه يمكن للخفافيش ‬ ‫أن تنقل فيروسات قاتلة بعضة واحدة.‬

Kesinlikle çok dikkat edilmeli çünkü yarasalar tek ısırıkla ölümcül virüsler bulaştırabilirler.

‫ثمة شيء هناك بالتأكيد. يمكنني رؤيته يلمع.‬ ‫المشكلة هي، لن تتمكن المروحية من الهبوط.‬

Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.