Translation of "وعدم" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "وعدم" in a sentence and their turkish translations:

"السعادة وعدم السعادة

''Mutluluk ve mutsuzluk,

وعدم إفساد بيئتهم

ve onların ortamlarını bozmamak

وعدم الانتماء لأي أحد.

ve hiç kimseye ait olmama duygusunu.

وعدم التكافُؤ المُنتشِر هو شئ فعّال،

eşitsizliği derinleştirmek etkilidir

الغيرة الحادة تجلب أيضًا التملك وعدم الثقة،

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

بالنظر مباشرة إلى شيء وعدم ملاحظة الأمر المميز.

doğrudan bakıp apaçık bir eylemi gözden kaçırmakla ne ilgisi var?

وأشعر بمزيد من الوحدة وعدم التواصل مع أقراني أكثر من السابق."

ve eskisinden daha fazla yalnız ve akranlarımdan daha uzak olduğumu."

وجد سوشيت أن قواته تعاني من ضعف الإمداد وعدم الانضباط وانخفاض الروح المعنوية.

Suchet, birliklerinin yetersiz tedarik edildiğini, disiplinsiz olduğunu ve morallerinin düşük olduğunu gördü.

ولكن مع انتهاء الصيف وعدم ظهور العدو في أي مكان، عرف سيغيسموند أنه سيكون

Ancak yazın sonuna gelindiğinde ve düşman hiçbir yerde görünmediğinden Sigismund, .

إننا في هذه البلاد، ننهض أو ننهار كأمة واحدة؛ كشعب واحد. فلنقاوم نزعة الوقوع في نفس الروح الحزبية، وصغائر الأمور، وعدم النضج، هذه الأشياء التي سممت حياتنا السياسية ردحاً من الزمن.

Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.