Translation of "كبير" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "كبير" in a sentence and their turkish translations:

ومتنزه كبير.

ve büyük bir park.

‫صيد كبير.‬

Dişe dokunur bir av.

منزلي كبير.

- Evim büyüktür.
- Benim evim büyük.

عددهم كبير.

Onların sayısı büyüktür.

توم كبير

Tom büyüktür.

البيت كبير.

Ev büyüktür.

- أنتَ لديكَ أنف كبير.
- أنتِ لديكِ أنف كبير.

Büyük bir burnun var.

ياهو معلم كبير

yahu koskoca öğretmen

اندلع حريق كبير

büyük bir yangının çıktığı

هذا ألم كبير

Öyle büyük bir acı

اهتمام كبير بالتفاصيل

Ayrıntıya büyük miktarda dikkat edilmiş

لدينا كلبٌ كبير.

Bizim büyük bir köpeğimiz var.

الصين بلد كبير

Çin büyük bir ülkedir.

هذا كبير جدا

Şu çok büyük.

هل توم كبير؟

- O çok büyük.
- Çok büyük.

ذلك كلب كبير.

Bu büyük bir köpek.

الحياة سيرك كبير.

Hayat büyük bir sirk.

ذاك البيت كبير.

O ev büyük.

- أنا كبير بما يكفي.
- أنا كبير بما فيه الكفاية.

Yeterince yaşlıyım.

وكنت أعرق بشكل كبير،

ve ben çok fazla terliyordum.

‫ثمة منحدر كبير هنا.‬

Burada büyük bir uçurum var.

وإلى حد كبير أحيانًا.

bazen çok yoğun bir şekilde.

وذهبت إليها بحماس كبير،

Büyük bir hayranlıkla baş rahibenin yanına gittiğimde

وانتهى الأمر بقمر كبير،

Büyük bir uydumuz oldu

إعجابي بالطبيعة كبير لدرجة،

Doğaya hayranlığım o kadar büyük ki

وهو مثل شيء كبير

ve hızla devasa bir git gel olayı gibi sanki

هذا الحذاء كبير عليّ.

Bu ayakkabılar benim için çok büyük.

- أنا كبير بما يكفي للتصويت.
- أنا كبير بما فيه الكفاية لأصوت.

Oy vermek için yeterince yaşlıyım.

دماغك مرن بشكل كبير اذا

Beyniniz muazzam derecede plastik

قلَّت نسبة البطالة بشكلٍ كبير،

İşsizlik oranında sert bir düşüş yaşandı.

‫شعرت بألم كبير، يزداد حدة.‬

Yakıcı bir acı hissetti, kıvrandıracak şiddetteydi.

‫انظر!‬ ‫هذا براز كبير الحجم!‬

Şuna bakın! Bu büyük bir kaka!

‫الأمر ناجح إلى حد كبير.‬

Gayet iyi bir şekilde işe yarıyor.

‫غضبنا هو مصدر انزعاج كبير،‬

Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor

حان الوقت لفعل شيء كبير.

Büyük bir şey,

كأم، عملت والدتي بجهدٍ كبير

Bir ebeveyn olarak annem çiftçiliği, ucuz mal ticaretini

لذلك كان لديه منافس كبير

Yani devasa bir rakibi vardı zaten

قلب الأرض كبير مثل القمر

dünyanın çekirdeği ay kadar büyük

‫تلاشى ذلك الخوف بقدر كبير.‬

bir an geldi.

يا له من كلب كبير.

Ne büyük bir köpek.

للمدرس تأثير كبير على تلاميذه.

Öğretmenin öğrenciler üzerinde büyük bir etkisi var.

يذاكر أخوه الأصغر بإجتهاد كبير.

Onun erkek kardeşi çok çalışır.

هذا المكان كبير، أليس كذلك؟

Bu yer geniş, öyle değil mi?

أنا كبير بما يكفي لأشرب.

İçki içecek kadar yaşlıyım.

أنا كبير بما يكفي لأقود.

Araba sürecek yaştayım.

من كويكب كبير يضرب الأرض.

Dünyaya isabet eden büyük bir asteroit.

أعتقد أنك تعمل خطأً كبير

Sanırım büyük bir hata yapıyorsun.

يا له من كلب كبير!

Ne kadar büyük bir köpek!

أنا عاشق كبير لجيتر ياني.

Getter Jaani'nin büyük bir hayranıyım.

وانتشرت بشكل كبير مما غير الوضع.

bu yayıldı, sonra dönüşüm geçirdi.

يشبه إلى حد كبير القفل والمفتاح.

Kilit ve anahtar gibi.

وسيظل مجالاً غير مستكشف بشكل كبير.

ama henüz keşfedilmemiş bir alan.

تعرضت لقدرٍ كبير من النقد والإساءة.

Eleştiri ve toksiklikten payımı aldım.

هذه المشاريع ليست متقدمة بشكل كبير،

Bu projeler aşırı gelişmiş değil.

ومع ذلك بقيت مفككة بشكل كبير.

hâlâ onlardan derinden kopuktum.

‫لكن ذلك يستهلك طاقتها بشكل كبير.‬

Fakat bu, çok büyük enerji tüketiyor.

هناك فرق كبير في تسونامي لأميال

tsunamide az önce de söyledik kilometrelerce arada büyük bir fark var

ستتأثر الزراعة بشكل كبير بهذا الفيروس

Bu virüs yüzünden tarım çok büyük oranda etkilenecek

‫أن هناك أخطبوط كبير آخر بجوارها.‬

hemen yanında büyük bir ahtapot daha vardı.

لقد ابتزّها بمبلغ كبير من المال.

Ondan büyük bir miktarda para gasp ettiler.

إنه معروف بأنه عازف بيانو كبير

O, iyi bir piyanist olarak bilinir.

- إنها أطول مني بكثير.
- إنها تفوقني طولاً بمقدار كبير.
- الفرق بيني و بينها في الطول كبير.

O benden çok daha uzun.

جزء كبير من أدمغتنا مكرسة لتوقع المكافآت:

Beynimizin önemli bir bölümü ödül beklentisi işine ayrılmıştır:

طبعاً عريف الصف كان ذو شأن كبير

Sınıf başkanı olmak çok önemliydi.

يوجد أكثر من 40 ألف متجر كبير،

40 binden fazla süpermarket var

اعتقدت أنه كان سيكون عندي إيثار كبير،

Çok fedakâr olduğumu düşünürdüm

فسيكون لذلك تأثير كبير على مخزوننا الغذائي.

gıda teminimizde çok büyük etkiye sahip olabilir.

كان فيلم نقد كبير حول علاقة الفائدة

çıkar ilişkisini anlatan mükemmel bir eleştiri filmiydi yine

كان هناك ضجيج كبير من هذا الانفجار

bu patlamadan öyle büyük bir ses çıktı ki

حجر السماء كبير بما يكفي لتدمير العالم

dünyayı yok edebilecek kadar büyüklükte bir gök taşı

لم يكن هناك تغيير كبير في ثقافتنا

Bizim kültürümüzde çok da fazla değişiklik olmadı

جيلنا ينمو بدون رؤية التلسكوب بشكل كبير

Teleskop görmeden büyüyen neslimiz çok fazla

كان لهذا ضرر كبير على الحياة الاجتماعية

Bunun toplumsal yaşama büyük zararları vardı

توم كان يدين لماري بمبلغ مالي كبير.

Tom Mary'ye bir sürü ödünç para verdi.

إنه كبير بما فيه الكفاية ليقود سيارة.

O, araba sürmek için yeterince yaşlıdır.

قد ازداد بشكل كبير منذ منتصف التسعينات.

ortalarından itibaren çarpıcı bir şekilde arttığını görebilirsiniz.

غالبًا قد أصيبوا بهذه الأمراض إلى حدٍ كبير

hastalıklarla mücadele eden insanlar çoğu zaman bu hastalıklara

ومعدل السجن في الولايات المتحدة ارتفع بشكل كبير

ve hapse atılma oranı dünyanın tüm bölgelerinden

الأقمار الصناعية تقوم بتقديم قدر كبير من الملاحظات

Uydular çok yoğun gözlemler gönderiyorlar,

في أسلافنا ، تعتمد المرأة بشكل كبير على شريكها

Atalarımızda kadın eşine çok bağlıdır

وقد قامت بحماية حقوق المرأة وتحسينها بشكل كبير

Kadınların haklarını büyük ölçüde koruyup, geliştirmiştir

كان عليه أن يكون قابلا للتصنيع عنطاق كبير

Seri üretilebilir de olmalıydı,

‫جزء كبير من جسدها وُهب لوضع ذلك البيض.‬

Vücudunun büyük bir kısmı o yumurtalar için feda ediliyor.

كبير للامارات مع استثمارات اجنبية كبيرة واصول وموجودات

ve BAE için büyük bir gelecek öngören ülkede umut verici bir ekonomik ortamla destekleniyor.

كان هناك ازدحام كبير للسيارات وسط مدينة كيوتو.

Şehir merkezi Kyoto'da büyük bir trafik sıkışıklığı vardı.

ارتفع عدد السياح بشكل كبير في السنوات الاخيرة .

Turist sayısı son yıllarda büyük oranda arttı.

الفرق كبير بين حركة الهواء في الداخل والخارج

Havanın içerideki ve dışarıdaki hareketinin arasında devasa bir fark var.

تم شحن المقراب الجديد في صندوق خشبي كبير.

Yeni teleskop büyük bir ahşap kutu içinde gönderildi.

يزور عدد كبير من السياح كيوتو في الربيع .

Baharda çok sayıda turist Kyoto'yu ziyaret eder.

الثِقة بالنَفس هي العُنُر الرَئيسي لِأي مَسعى كبير.

Bir büyük girişimin ana elemanı kendine güvendir.

بالإضافة إلى أنك ستخفض بشكل كبير خطر الحساسية الغذائية.

Artı: Yiyecek alerjisi riskini de önemli ölçüde azaltırsınız.

وفي مجتمعٍ يعتمد على التعاوُن على نطاقٍ كبير كمُجتمعنا،

Bizimki gibi işbirliğine bu denli bağımlı bir ekonomide

ومع ذلك فهو ضخم وحسّن حياة مواطنيها بشكل كبير.

çok büyük ve vatandaşların hayatlarını muazzam şekilde geliştiriyor.

‫مع حشد كبير تجمع في الخارج‬ ‫لمشاهدة هذه الفوضى،‬

Dışarıda büyük bir kalabalık toplanıp kargaşayı izlerken