Translation of "زوجها" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "زوجها" in a sentence and their turkish translations:

طلّقت زوجها.

- O, kocasından boşandı.
- Ol öz yan yoldaşy bilen nikasyny bozdy.

لم تحب زوجها.

O, kocasını sevmiyordu.

الأرملة امرأة توفي زوجها.

Dul kocası ölmüş bir kadındır.

يعيش زوجها الآن في طوكيو.

Kocası şimdi Tokyo'da yaşıyor.

ماري تحب أن تسعد زوجها.

Mary kocasını memnun etmeyi sever.

- ومما زاد الطين بلةً، أن زوجها توفي.
- وما زاد الأمور سوءًا، أن زوجها توفي.

Birde bu yetmezmiş gibi, onun kocası öldü.

تعيش حياة بعد زوجها بعد الزواج

evlendikten sonra ise kocasına bağlı bir hayat sürüyor

يمكنها أن تعطي زوجها إذا أراد

İsterse kocasına verebiliyor

سحر العطري التي شاركت زوجها الهجرة والنجاح حياةٌ طبيعيةٌ

katılan asıl cazibesi Kocası, göçü ve başarısı, Yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kaldığı

وزاد تأثيرها في قرارات زوجها بقوة ووسعت من الترويج لنفسها

ve kocasının kararları üzerindeki etkisi güçlü bir şekilde arttı ve insani yardım çalışmaları yoluyla

بجانب صور زوجها في مقرات الحكومية في دليلٍ واضحٍ لدورها

, iktidardaki Esad ailesinin güçlü desteğiyle, fotoğrafları ortaya çıkana kadar

انيسة زوجة حافظ في وهي الاخرى التي وصلت للقصر عبر زوجها

tutulan bir Anisa eşi ile Akhras sarayına, kocası aracılığıyla saraya ulaşan ve

تظهر مع زوجها في اغلب الزيارات الرسمية على عكس انيسة التي

Anisa'nın aksine çoğu resmi ziyarette kocasıyla birlikte karşımıza çıkıyor.

للدراسات القانونية من اجل رفع دعوة من زوجها فقام مهران بدلاً

, bu nedenle Mahran, boşanma için yasal prosedürlerden geçmek

حول هيلاري كلينتون ، لا يمكنها حتى الآن إرضاء زوجها. لم ننسى كيف قال أنه سيرضي أمريكا كلها

Hillary Clinton hakkında, o daha kocasını tatmin edemiyor. Koskoca Amerika'yı nasıl tatmin edecek dediğini unutmadık