Translation of "رائع" in Turkish

0.024 sec.

Examples of using "رائع" in a sentence and their turkish translations:

- رائع!
- رائع
- ممتاز!

Müthiş!

‫رائع!‬

Güzel!

رائع.

Şöyle söyleyeyim,

رائع!

Harika!

‫رائع، انظر.‬

Vay canına, şuna bakın.

كووه: رائع!

Cohh: Ah, vay canına.

هذا رائع.

Oldukça şaşırtıcı.

نادين: رائع.

NHH: Harika.

منزلك رائع.

- Evin harika.
- Evin fantastik.

المطر رائع.

Yağmur harika.

الماء رائع

Su harika!

رائع، صحيح؟

O harika, değil mi?

- رائع!
- متميز

- Harika!
- Işıl ışıl!

اللّون رائع.

Renk muhteşem.

والأستمتاع بمنظر رائع

düşündüğümüzde aslında neden

مجدّدا، أقول رائع

Yine, harika diyorum,

‫عمل رائع، نجحنا!‬

Harika işti, başardık!

‫هذا اكتشاف رائع.‬

Bu harika bir buluş.

هذا رائع حقاً.

Gerçekten şaşırtıcı.

هذا المكان رائع.

Burası harika.

أنت صديق رائع.

Sen böyle iyi bir arkadaşsın.

ذلك رائع حقاً!

Bu gerçekten muhteşem!

إنه عالم رائع.

O, harika bir bilim adamı.

السّبت يوم رائع.

Cumartesi harika bir gündür.

لقد قمت بعمل رائع

Seviye tespit sınavında başarılı oldunuz!

ثم حدث أمر رائع.

Sonra inanılmaz bir şey oldu.

‫هذا رادع طبيعي رائع.‬

Bu harika bir doğal uzaklaştırıcıdır.

‫إنه شعور رائع.‬ ‫حسناً.‬

Bu güzel bir his. Pekâlâ.

‫وشكلها رائع عندما تراها.‬

Görmesi de çok güzel oluyor.

هذا رائع بالنسبة لي.

Bence bu muhteşem bir şey.

"يا إلهي، هذا رائع.

"Aman Tanrım, çok havalı değil mi?"

إنه لأمر رائع جداً.

Çok güzel.

هذا ساحر، إنه رائع.

Büyüleyici, inanılmaz bir şey.

انضم للحفل الماء رائع

Partiye katılın. Su çok güzel.

لقد قمت بعمل رائع.

Mükemmel bir iş yaptın.

لديك حس فكاهة رائع.

İyi bir mizah duygusuna sahipsin.

منظر رائع، أليس كذلك؟

Harika bir manzara, değil mi?

أو، ابني لاعب يساري رائع.

Ya da "Oğlumun harika bir sol ayağı var.

‫يا له من مشهد رائع!‬

Muhteşem bir manzara!

‫رائع، انظر إلى هذا المكان.‬

Vay canına, şuraya bakın.

‫هذا اكتشاف جيد.‬ ‫حسناً. رائع.‬

Bu iyi bir buluş oldu. Tamam. Güzel.

كيلي ستوتزل: حسنًا (جيكوب). رائع!

Kelly Stoetzel: Tamam Jacob. Vay canına.

في الرياضيات , هو رائع جدا.

Matematikte o bir dahidir.

إنه جو رائع ، أليس كذلك؟

Hava harika, değil mi?

رائع . جوس و بين هنا

MR: Harika, José ve Ben burada

- يا للروعة!
- كم هذا رائع!.

Ne kadar etkileyici!

هذا مكان رائع للعيش فيه.

Yaşamak için güzel bir bölge.

وجميعها رائع جدًا لا مثيل له.

ve hepsi olağanüstü.

‫الثلج عازل رائع.‬ ‫ضيق للغاية ومريح.‬

Kar harika bir yalıtkandır. Oldukça dar, oldukça rahat.

‫سمك طازج، إنه طعام رائع للناجين.‬

Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.

تضربنا بشيء رائع أو شيء مريع.

harika ya da korkunç bir biçimde çarpan bir yıldırımdır.

أمر رائع أن تكون لديك أسرة.

Bir aileye sahip olmak mükemmel.

لا بد أنه بلد رائع الجمال.

Ülke çok güzel olmalı.

- كم رائع أنتَ!
- كم رائعة أنتِ!

Ne kadar güzelsiniz!

‫رائع! ها هي!‬ ‫تيقن من ألا تخنقها.‬

İşte! Bakın, işte oldu! Alevi boğmamaya çalışın.

‫أظن أنه محفز رائع لهذه الذكاء الشديد.‬

Bence bu durum, o devasa zekâ için oldukça uyarıcı.

في بطولة الماسترز 2014 ، قام بشيء رائع.

2014 Masters Turnuvasında, dikkat çekici bir şey yaptı.

لكن عندما تصل إلى القمة، تستمتع بمنظر رائع.

Ancak zirveye ulaşınca muhteşem bir manzaranın tadına varıyorsunuz.

‫يجب أن تقفز.‬ ‫رائع! تقتنصها وتثبتها في القاع.‬

Kendinizi yukarı çekip saplayın, onu yakalayıp zemine yapıştırın.

‫إنه شيء رائع أن تكون على قيد الحياة‬

kadınlar ve kızlar müthiş bir çözüm ihtimali.

كو: رائع! من العظيم معرفة أخباركم يا رفاق.

Cohh: Şahane! Ne iyi ettiniz.

منزلنا رائع, ولكني ما زلت أشتاق إلى القديم.

Evimiz güzel ama yine de eskisini özlüyorum.

رائع، حسناً هل يمكنني رؤية الأشخاص الذين تم رفضهم؟

Şahane, peki iş başvurusundan ret cevabı alanları görebilir miyim?

"أوه، شيهان، كان لدي موعد رائع في عطلة نهاية الأسبوع

"Ah, Chaehan, hafta sonu harika bir randevum vardı.

ثم كنت لتجد طريقة أخرى، "أوه! 97 زائد 3. رائع!"

ve sonra başka bir yol bulacaktın: "Ah! 97 artı 3, olağanüstü!"

‫انظر إلى الفرق ‬ ‫عندما أسلط عليه الأشعة فوق البنفسجية.‬ ‫رائع.‬

UV ışığını tuttuğumda nasıl fark ettiğine bakın. Bum.

من تحقيق نصر رائع بفضل الدعم الحاسم من الجنرال فيكتور.

, General Victor'un çok önemli desteği sayesinde muhteşem bir zafer kazandı.

‫كنت أحظى بيوم رائع.‬ ‫رأيت سربًا كبيرًا من أسماك الأحلام.‬

İnanılmaz bir günü hatırlıyorum. Büyük bir çitari sürüsü vardı.

‫قمنا بعمل رائع بالوصول إلى هذا الحد،‬ ‫ولكن الأمور ستزداد صعوبة.‬

Buraya gelinceye kadar harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

‫انظر، كل شيء هنا يتداعى.‬ ‫ولكنه مكان رائع للبحث عن الزواحف.‬

Bakın, buradaki her şey dağılıyor. Ama börtü böcek aramak için mükemmel bir yer.

تم تبرير قرارهم عندما فاز الفيلق السادس بعمل رائع في Elchingen ، والذي

emirleri görmezden gelmeye teşvik etti. Kararları, Altıncı Kolordu Elchingen'de

يعتقدون أنه أمر رائع ، يقول الجميع ، "أغنية رائعة ، فقط الشيء ، لنبدأ في

Harika olduğunu düşünüyorlar, herkes "Süper şarkı, tam da bu

قام Ney ، الذي فاق عدده بأربعة إلى واحد ، بإجراء انسحاب قتالي رائع ونجا

kuşatma ve yok etme umuduyla sürpriz bir saldırı başlattı . Ney, dörde bir üstündeydi, harika bir mücadele geri çekildi ve

‫قمنا بعمل رائع بوصولنا إلى هذا الحد‬ ‫ولكن الأمور على وشك أن تزداد صعوبة.‬

Buraya kadar gelerek harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

‫لقد قمت بعمل رائع ‬ ‫بأنك أوصلتنا إلى هذا الحد،‬ ‫ولكنني الآن من يحتاج إلى الترياق.‬

Bizi bu noktaya getirmekle harika bir iş çıkardın ama şimdi panzehre ihtiyacı olan benim.