Translation of "أقول" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "أقول" in a sentence and their turkish translations:

أقول للأطفال،

Çocuklarıma tehlikeli durumlarda

مجدّدا، أقول رائع

Yine, harika diyorum,

وأخيرا أقول لأطفالي،

Karan Gupta: Son olarak, çocuklarıma,

عار أقول فقط

yazıklar olsun diyorum sadece

دعني أقول لأحدكم

Ben içinizden bir kişiye diyeyim

وعليّ أن أقول،

Şunu da söylemeliyim,

أنا أقول الحقيقة.

Gerçeği söylüyorum.

افعل كما أقول

Söylediğim gibi yap.

لم أقول شيئا؟

Neden bir şey söyleyeyim?

لماذا أقول هذا؟

Bunu neden söylüyorum?

- أقول ذلك من قلبي.
- أقول ذلك من أعماق قلبي.

Bunu içten söylüyorum.

أقول أني أنشأ الأمهات.

Ben diyorum ki anneleri yetiştiriyorum.

أقول ربما، فقط ربما.

Belki gibi, sadece belki,

قد أقول من جهلي:

şöyle derdim muhtemelen

يمكنني أن أقول لكم،

Size söyleyebilirim ki

للمناضلين الشباب، أقول دائماً

Genç militanlara hep şunu söylerim,

ماذا أقول للفيلم البواب

kapıcılar filmine ne demeli

ماذا أقول لك أكثر؟

daha ne diyebilirim ki ben size?

هل تسمع ما أقول ؟

Ne söylediğimi duyuyor musunuz?

ستفعل تماما ما أقول.

Söylediklerimi tam olarak yapacaksın.

لا أعرف ماذا أقول.

Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.

أيمكنني أن أقول شيئاً؟

Bir şey söyleyebilir miyim?

أريد أن أقول وداعا

Veda etmek istiyorum.

لذلك أنا أقول، "آمن بمعاناتك."

İşte bu yüzden "Mücadelenize güvenin" diyorum.

وتؤكد الأبحاث على ما أقول.

Bunu araştırmalar da destekliyor.

أقول هذا بشكل جاد للغاية.

Çok ciddi söylüyorum bunu.

الآن، عندما أقول جاني موجد،

Şimdi Gani Müjde deyince,

أنا حتى لا أقول ديننا

dinimizi ise hiç söylemiyorum bile

عندما أقول دعنا نصدق الأساطير

İyi de canım mitolojiye mi inanalım derken

لا أرغب أن أقول، "الجمهور"،

''İzleyiciler'' demek istemiyorum,

أريد أن أقول لك شيئاً.

- Sana söyleyecek bir şeyim var.
- Sana söyleyeceğim bir şey var.

لا تأت حتى أقول لك.

Ben sana söylemedikçe gelme.

- لا أعرف ماذا أقول.
- لا أعلم ماذا أقول.
- انا فقط لا اعلم ماذا اقول

- Henüz ne diyeceğimi bilmiyorum.
- Ben, henüz ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
- Sadece ne diyeceğimi bilmiyorum.

وكختام. أقول أنه لكل شخصية قصة.

Bitirirken şunu söyleyeyim. Her karakterin bir hikâyesi vardır.

بدون أن أقول إلى اللقاء حتى ."

bir hoşçakal bile demedim." dedi.

لا أقول هذا بصفتي المعلم أحمد.

Ahmet hoca olarak söylemiyorum bunu.

أنا لا أقول أنها نفس الشيء

Aynı şey olduklarını söylemiyorum,

مكان أستطيع أن أقول أنه مكاني.

"ev gibi bir yer arıyorum"

دعني أقول أن هناك مجال مغناطيسي

manyetik alan olduğunu söylesin

وأود أن أقول للأشخاص السُمر، النساء ...

ve her Latin asıllı kadın, erkek hepimiz--

وبسبب هذا، لابد لي أن أقول

Ve bu nedenle de,

لا أذكر كيف أقول شكراً بالألمانية.

- Almanca'da nasıl "Teşekkürler" dendiğini hatırlayamıyorum.
- Almancada nasıl "Teşekkür ederim" denildiğini hatırlayamıyorum.

أنا ببساطة لا أعرف ماذا أقول...

Ben sadece ne diyeceğimi bilmiyorum.

لم أكن أريد أن أقول شيئا.

Bir şey söylemek istemedim.

توم يريد مِني أن أقول ذلك.

Tom onu söylememi istiyor.

- كنت أقول فحسب!
- لم أقصد شيئاً!

- Sadece diyorum!
- Ben sadece söylüyorum!

لا تقلق. أنا لن أقول للشرطة.

Endişelenme. Polise söylemeyeceğim

أقول للأطفال "حين تشعرون بخطر، اطلبوا النجدة."

Çocuklarıma''Tehlike varsa, yardım iste.'' derim.

بداخله أقول "إنها بالتأكيد القطة" والقط يخرج

diyorum ki "Kesin kedi çıkacak" ve kedi çıkıyor.

يمكنني أن أقول لكم، بعد خمس سنوات،

Ama şimdi, beş yıl sonra,

اسمحوا لي أن أقول لكم هذا أيضا:

şunu da söylememe izin verin:

الآن لن أقول أي شيء ، سوف تخمن

şimdi artık ben bir şey anlatmayacağım siz tahmin edeceksiniz

لم أكن أريد أن أقول لك هذا.

Bunu sana söylemek istemedim.

لا أستطيع أن أقول نفس الشّيء عنك.

Senin için aynısını söyleyemem.

وعندما أقول له إنه لا يستمع لي أبدًا،

ve ona beni hiç dinlemediğini söylediğimde

ولكن أقول لك أن المسابقة الأولى حصدت أصوات

Ama ilk Popstar'a bir eleme gecesinde gelen oy miktarını söylüyorum;

هذا الجمال الكوني، كما ينبغي أن أقول عنه..

bu evrensel güzellik --

أقول، دعونا نعطي المزيد من العمل إلى الروبوتات،

Diyorum ki, robotlara daha fazla iş verelim

لا أحب أن أقول لقد قلت. تجاهل وتعود!

Ben demiştim demeyi sevmiyorum. Silkelen ve kendine gel!

لا أعرف ماذا أقول لأجعلك تشعر بشعور أفضل.

Seni daha iyi hissettirmek için ne söyleyeceğimi bilmiyorum.

توم جعلني اقسم يمين ان لا أقول شيئ

Tom bir şey söylememem için bana yemin ettirdi.

أنا فخورة جداً أن أقول أنني أشغل وظيفة أحلامي.

Hayalimdeki işi yaptığımı sizlere söylemekten müthiş gururluyum.

ثم أقول ، "ليس لك خير هنا عودي إلى المدرسة."

Sonra diyorum ki, "Sana buralarda hayır yok, sen okula dön."

وحين أقول أني استمعت إنها كلمة غريبة يمكن استخدامها

"Keyif" aldım derken, ki orası için tuhaf bir kelime,

مارك بولوك: هل تعرفون، كنت أقول لسيمون هذا الأسبوع.

MP: Biliyor musunuz, bu hafta Simone'a diyordum ki

عندما أقول تعاليم الذرة ، يتبادر إلى ذهني السؤال الأول

mısır pramitleri deyince benim aklıma ilk şu soru geliyor

أريد أن أتعلم كيف أقول هذه الكلمة باللغة العربية.

Bu kelimenin Arapçada nasıl söylendiğini öğrenmek istiyorum.

أتمنى أن أقول أن هذا النوع من التصرفات ليس شائعا .

Keşke bu tür davranışların az görüldüğünü söyleyebilsem.

‫أقول لك أنني استخدمت السروال ‬ ‫في مختلف الأمور عبر السنوات.‬

Bakın ne diyeceğim, iç çamaşırımı bir sürü şey için kullandım.

أقول لك إنه جنرال سيء ، وأن الإنجليز جنود سيئون ، وسوف

Size onun kötü bir general olduğunu, İngilizlerin kötü askerler olduğunu söylüyorum ve bu sona erecek

هل بإمكانك أن تعطيني دقيقة؟ أريد أن أقول لك شيئا.

Bana birkaç dakika ayırabilir misin? Seninle konuşmak istiyorum.

أريد أن أقول لكل الأصدقاء عديمي الخبرة، وأنا أعتقد ذلك حقاً،

Gerçekten buna inanıyorum ve bir yazarın dediği gibi,

"أما أنت يا سولت ، فأنا أقول فقط - تصرف كما تفعل دائمًا."

"Sana gelince, Soult, sadece - her zaman yaptığın gibi davran" dedi .

لأنني أردت اليوم أن أقول لكم ما الذي يعنيه أن تصاب بصدمة.

bugün size travma yaşamanın nasıl bir şey olduğunu anlatmak istiyorum.

ولكني أقول، بأنه من المهم أيضاً أن نعطي الناس مساحةً من الحرية،

ama ben insanları serbest bırakmanın, gerçekten etkileşime girmeleri

ويجب علي أن أقول أنه من دواعي سروري أن أعود إلى TEDx.

ve söylemeliyim ki tekrar TEDx'te olmak çok güzel.

أعني ، إذا أخبرت عن الأحداث ، ستظهر الأسماء ، لا أريد أن أقول ، ولكن

yani olayları anlatırsam isimler ayyuka çıkacak anlatmak istemiyorum ama

يطلب مني الجميع طوال الوقت أن أقول إنني لن أعود إلى الماضي أبداً

Her zaman, önceye dönmeyi hiç istemediğimi

لذلك لا يمكنني أن أقول أن تكون محترمة لك لذلك ليس من حقي

Yani size saygılı olun diyemem yani bu benim hakkım değil

- للأسف ذلك صحيح.
- مع الأسف إن ذلك صحيح.
- يؤسفني أن أقول إنها الحقيقة.

- Bu ne yazık ki doğrudur.
- Maalesef doğru.