Examples of using "حية*" in a sentence and their turkish translations:
Balık hâlâ canlı mı?
Böcek hâlâ canlı.
Hayatta olduğunu, nefes aldığını görünce içim rahatladı.
Öte yandan, karanlık ve büyüleyici bir tarafa sahip,
Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.
Şimdiye kadar dünyada mikropları bulduğumuz
Buna fomit bulaşma denir.
Eğer emniyet kemeri olmasaydı şu an hayatta olmazdım.