Examples of using "بالكاد" in a sentence and their turkish translations:
Siz güçlükle duyabiliyorum.
Neredeyse.
- Zar zor başladık.
- Biz zar zor başladık.
zar zor nefes alabiliyordum.
Ne olduklarını bile tam bilmiyoruz.
Güçlükle yürüyebiliyorum.
Filler zar zor görebiliyor.
O adını güçlükle yazabiliyor.
- Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
- Neredeyse kimse ona inanmadı.
ve küçük salonumuzdaki duman yüzünden
Kesinlikle, bugün neredeyse haber değeri yok.
Şu anda bacağımı zar zor kımıldatabiliyorum.
...hareket edemeyecek kadar kör.
Az çok piyano çalabilirim.
Fadıl, Dania'yı zorlukla tanıdı.
fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.
ve onları komşularınızdan zar zor savunabilirsiniz.
Ekspres tren o kadar hızlı geçti ki onu zorlukla gördük.
Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.
"Enfekte olup bunu bilmeyenler ya da neredeyse hiçbir semptom göstermeyenler,
Yorgun, düşman piyade zar zor kavga etti ve çabucak bunaldılar.
ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir