Translation of "بالكاد" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "بالكاد" in a sentence and their turkish translations:

- بالكاد أسمعك.
- بالكاد أستطيع سماعك.

Siz güçlükle duyabiliyorum.

- بالكاد .
- تقريباً.

Neredeyse.

بالكاد بدأنا.

- Zar zor başladık.
- Biz zar zor başladık.

وألتقط بالكاد أنفاسي.

zar zor nefes alabiliyordum.

نحن بالكاد نعرفها.

Ne olduklarını bile tam bilmiyoruz.

بالكاد يمكنني المشي.

Güçlükle yürüyebiliyorum.

‫بالكاد تستطيع الفيلة الرؤية.‬

Filler zar zor görebiliyor.

بالكاد يستطيع كتاب اسمه.

O adını güçlükle yazabiliyor.

بالكاد لم يصدّقها أحد.

- Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
- Neredeyse kimse ona inanmadı.

وأحيانا كنت بالكاد أر الشاشة

ve küçük salonumuzdaki duman yüzünden

بالضبط، إنها بالكاد تستحق الشهرة.

Kesinlikle, bugün neredeyse haber değeri yok.

‫بالكاد أستطيع تحريك ساقي الآن.‬

Şu anda bacağımı zar zor kımıldatabiliyorum.

‫الذي بالكاد يرى موطئ قدمه.‬

...hareket edemeyecek kadar kör.

بالكاد أستطيع العزف على البيانو.

Az çok piyano çalabilirim.

تعرّف فاضل على ليلى بالكاد.

Fadıl, Dania'yı zorlukla tanıdı.

ولكن "فعل واحد" كان بالكاد متاح.

fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.

ويمكنك بالكاد الدفاع عنهم من جيرانك.

ve onları komşularınızdan zar zor savunabilirsiniz.

مر القطار السريعة بسرعة فائقة بالكاد رأيناه.

Ekspres tren o kadar hızlı geçti ki onu zorlukla gördük.

‫وما رأيته تاليًا،‬ ‫إذ إنها جرفت الوكر، وهي بالكاد حية.‬

Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.

"هؤلاء المصابين بالفعل و لايعرفون، أو بالكاد تظهر عليهم أية أعراض،"

"Enfekte olup bunu bilmeyenler ya da neredeyse hiçbir semptom göstermeyenler,

استنفدت مشاة العدو بالكاد وكانوا غير قادرين على القتال وسرعان ما سحقوا

Yorgun, düşman piyade zar zor kavga etti ve çabucak bunaldılar.

ولكن في ظل تورط الممالك الأوروبية في المؤامرات والحروب ضد بعضها البعض ، بالكاد يلتزم أي شخص

ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir