Examples of using "حقائق" in a sentence and their turkish translations:
Hayatın gerçeği.
İşte, iklim hakkındaki gerçekler.
Soruşturmadan sonra birkaç önemli gerçek ortaya çıktı.
Son zamanlarda eski Çin hakkında yeni gerçekler gün ışığına çıktı.
Televizyonda virüsün gerçeklerini anlatan kişiyi tutukluyorlar.
Yoksa bu birlikte yaşamamız gereken hayatın bir gerçeği mi?