Translation of "بالطبع" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "بالطبع" in a sentence and their turkish translations:

بالطبع.

Doğru.

- بالطبع هي مزحة!
- إنها بالطبع مزحة!

Tabii ki bu bir şaka.

بالطبع سأفعل،

Elbette yapardım.

بالطبع نحتاجه.

tabii ki var.

"اوه. بالطبع"

“Evet, elbette,” demenin başlangıcıdır.

كلّا بالطبع.

Tabii ki hayır.

نعم، بالطبع.

- Evet, elbette.
- Evet, tabii ki de.

بالطبع، أغلبها سخرية

Tabii ki bunların çoğu şaka yollu ama

لأن ستحبها بالطبع

Çünkü o onu sevecek tabii ki

لا، بالطبع لا.

Tabii ki hayır.

بالطبع ذلك صحيح.

Elbette ilgileniyorlar.

بالطبع مع المبالغة

tabi biraz abartarak

هذه بالطبع مزحة

Bu da tabi işin espirisi

بالطبع سيكون رجلاً

Erkek olacak tabii ki

بالطبع سيكون غير مستقر.

Dayanıksız bir yapı olur.

وقام، بالطبع، بإجراء الأشعة.

Taramasını aldı, tabii ki.

بالطبع لا يصطادونهم ويأكلونهم

tabi onları avlamamak ve yememek de

‫إنني أفتقدها بالطبع.‬ ‫لكن…‬

Onu tabii ki özlüyorum. Ama...

ماذا؟ لا، بالطبع لا.

Nee? Hayır, elbette değil.

إن ذلك بالطبع صحيح.

O, kesinlikle doğru.

- بالطبع.
- طبعاً.
- بالتأكيد.
- أكيد.

- Elbette.
- Tabii ki.
- Besbelli ki!

بالطبع، يجب ان اخبرها.

Elbette ona söylemek zorundayım.

- "هل تأذن لي بالدخول؟" "نعم، بالطبع".
- "هل تأذنين لي بالدخول؟" "نعم، بالطبع".

" İçeri girebilir miyim?" "Evet, kesinlikle. "

"بالطبع يا فتى، لا مشكلة"

''Tabii evlat, sorun yok.''

بالطبع لم يتم الإمساك به

tabi ki de yakalanmamak

يمزح جانبا بالطبع الطريقة الحقيقية

şaka bir yana tabi ki de gerçek yöntem

بالطبع ، لم يكن هناك كهرباء.

O zamanlar tabi elektirik yoktu

بالطبع ، المدخل في أعلى الدرج

tabi birde girişinin merdivenin en üst basamağında olması

تضحك بالطبع أنا أيضا أضحك

Gülüyor tabii bir taraftan ben de gülüyorum

بالطبع ، لديهم أيضًا عضويات مدفوعة.

Tabi bunun yanı sıra ücretli üyelikleri de var.

لأن ذلك بالطبع سيجلب لهم العار.

tabii ki bu durum aile şereflerini lekeleyecekti.

لكن بالطبع حين يأتي الوقت المناسب،

Elbette doğru zaman geldiğinde

كانت حزينة، بالطبع، لكنها مستسلمة للقدر.

Hastam üzgündü tabii ama kabullendi de.

بالطبع السؤال هو، لماذا يحدث هذا؟

Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.

لم يكن أي منها صحيحاً بالطبع.

Elbette, her ikisi de doğru değildi.

بالطبع إذا لم تكن هذه مصادفة

tabi bunlar tesadüf değilse

إذا كان لدينا المرض ، بالطبع ، فلنُعالج

Hastalığımız varsa tabii ki de tedavi olalım

كانت معركة ستامفورد بريدج بالطبع كارثة.

Stamford Bridge Muharebesi elbette bir felaketti.

بالطبع، تستطيع ان تفعل ما تشاء.

- Ne yapmak istersen yapabilirsin tabii ki de.
- Ne yapmak isterseniz yapabilirsiniz tabii ki de.
- Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz, elbette.

بالطبع تعلم الكثير عن روّث الدجاج.

tabi tavuk gübresini biliyorsun.

بالطبع، تلك كانت مهنة جديرة بالاهتمام.

elbette bu çok değerli bir kariyer olurdu

إن التقرير الذاتي بالطبع هو مظهر سلوكي.

evet, özbildirim davranışsal bir üründür.

بالطبع لا تجعلني غير مؤهلة لقيادة البلد.

beni bir ülkeyi yönetmek için eksik donanımlı yapmıyor.

بالطبع أريد التأكيد مرة أخرى على الأرثوذكس

tabi tekrar vurgulamak istiyorum Ortodokslar için

بالطبع سوف يهتز الجزء العلوي من المجموعة

tabi kide üstteki kısım sallanacak

بالطبع ، كل هذا يمكن أن يكون صدفة.

Tabi bunların hepsi bir rastlantı da olabilir

هل المسؤولين الأمريكيين أغبياء؟ بالطبع لا يؤمن

Amerikalı yetkililer salak mı? İnanmıyor tabii ki

بالطبع ، هذا لا يقتصر على هذه الأحداث.

Tabi bu bu olaylarla da sınırlı kalmıyor

بالطبع لا عمل ولا إنترنت ولا شيء.

E tabi o zaman işkur yok internet yok bişey yok

بالطبع ، إذا كان الغرض ليس الإعلان والنشر.

Tabi amaç reklam ve yaygınlaştırmak değil ise.

"بالطبع، الشغف ليس الشيء الوحيد الذي يهم،

''Elbette tutku önemli olan tek şey değil

بالطبع ، كل شيء حي له واجب في العالم

tabi dünyada her canlının bir görevi var

بالطبع هناك تنبؤات قمنا بها في صنع الإعتزاز

tabi pramit'in yapımında bizimde yürüttüğümüz tahminler var

بالطبع يحدث هذا الحدث بسبب إزاحة المجالات المغناطيسية

tabi bu olay manyetik alanların yer değiştirmesinden kaynaklı oluşuyor

هل هذا يكفي؟ بالطبع لم يكن ذلك كافيا

yetti mi? Tabi ki de yetmedi

وساعد هذا بالطبع لكن لم يساعدني في نقطة احتياجي

Ve bu kesinlikle yardımcı oldu, ama asıl ihtiyacım olan yerde,

‫ولكن، كما يمكنك بالطبع أن تتخيل،‬ ‫مذاقها ليس بالرائع!‬

Ama hayal edebileceğiniz gibi, tadı pek harika sayılmaz!

بالطبع، إن الاتفاق على ارتفاع برج إيفل أسهل بكثير

Tabii ki Eyfel Kulesi'nin uzunluğunda mutabık kalmak;

ولكن بالطبع هناك شيء أكثر خطورة بشأن هذه الأسئلة.

ama tabi bu sorular sorulurken çok daha vahim bir şeylerde var

بالطبع إذا كنا على قيد الحياة في هذه الحالة

tabi biz bide bu durumda hayatta isek

حسنًا ، هل يتوقف ترامب على الإطلاق؟ بالطبع لا يتوقف

peki, Trump hiç durur mu? tabi ki de durmuyor

وقالت على الفور أذهب إلى شرناق بالطبع وأصبح المدعي العام.

Şırnak'a git dedi tabii ki savcı olacaksın, dedi.

بالطبع هناك الكثير من الناس الذين يعيشون وحدهم وليسوا وحيدون

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

بالطبع، الصين ليست المكان الوحيد حيث يوجد هذا الوقود البديل،

Tabii ki Çin bu alternatifin var olduğu

لذا بالطبع ذهبت إلى الساحة مبكرًا في صباح يوم العرض،

Gösteri günü sabah erkenden arenaya gittim,

بالطبع ، لا أقصد الجميع ، فهناك عائلات في وضع صعب للغاية.

tabi herkesi kastetmiyorum çok zor durumda olan aileler de var

لا، لا بالطبع، ففي العموم، كلنا يود أن يبدو ذكياً ومفيداً

Hayır, genellikle zeki ve yardımsever

بالطبع لا أستطيع أن أحسب كل هذه الأمراض النفسية من أجلك

tabi bütün bu psikolojik rahatsızlıkları size burda sayamam

بالطبع ، بعد هذا الحدث ، عندما يُرى أن رقم المستشفى غير كافٍ

Tabi bu olaydan sonra hastane sayımızın yetersiz olduğu görülünce

بالطبع كان عليه أن يأخذ استراحة لمدة 3 أيام ، ولكن على أي حال

tabi şu günlerde bir 3 gün ara vermek zorunda kaldı ama neyse

بالطبع ، إذا قلت أنه لا يهم ، فإن الناس لا يأخذونها على محمل الجد.

Sen çok da önemli değil dersen o insanlar tabii ki de ciddiye almaz