Translation of "السيارات" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "السيارات" in a sentence and their turkish translations:

تُساق السيارات خلفي

Arkamdan bir araba gidiyor.

أي السيارات لوالدك؟

Hangi araba babanınki?

‫وإتقان فن تفادي السيارات.‬

Trafikten kaçma sanatında da ustalaşmalılar.

أحب تجربة السيارات الجديدة.

Yeni arabaları denemeyi severim.

- وصلت السيارات إلى هناك واحدة تلوى الأخرى.
- السيارات وصلت واحدة تلو الأُخرى.

Arabalar birbiri ardına oraya vardılar.

- إنه يعمل في قطاع صناعة السيارات.
- إنه يعمل في مجال صناعة السيارات.

O, araba endüstrisinde çalışır.

لأنه سيجري هجر السيارات تمامًا...

çünkü artık kimse araba sürmüyor --

سواءً السيارات، الدراجات أو الباصات.

cesur bir yolculuğa çıkıldı.

- يبيع سيارات.
- إنه يبيع السيارات.

O araba satar.

على السيارات الصغيرة جداً والحكومة العملاقة.

büyük araçları ve küçük hükümetleri tercih ederim.

هي تترأس لسنوات جمعية السيارات الكهربائية

Yıllarca Elektrikli Araç Birliği'nin başında

مبيعات السيارات اليابانية في الخارج جيدة.

Japon arabaları yurt dışında iyi satılır.

جميع الرجال الذين اعرفهم يحبون السيارات

Tanıdığım adamların hepsi arabaları seviyor!

- بدت البيوت و السيارات صغيرة من علو الطائرة.
- بدت المنازل و السيارات صغيرة من بين السحاب.

Evler ve arabalar gökyüzünden bakınca küçücük görünüyorlardı.

فربما أفضل السيارات الكبيرة المناسبة والحكومة الصغيرة

muhtemelen mini mini arabalar ve büyük hükümetler yerine

فأسرار مصانع السيارات لم تعد أسرارًا بعد.

Otomobil sanayiinin sırları artık o kadar da gizli değil.

منازل المياه تسحب السيارات وكل ما تجده

su evleri arabaları ve bulunduğu her şeyi sürükleyerek götürüyor

بدلاً من السيارات الخاصة والاعتماد على مصادر الطاقة

kolektif ve güneş, hava ve su gibi temiz yenilenebilir

السيارات الصغيرة اقتصادية جدا بسبب استهلاكها القليل للوقود.

Küçük arabalar, düşük yakıt tüketimi nedeniyle çok ekonomiktir.

إذا لم تكن هناك أشياء مثل السيارات والطائرات والتجارة

eğer ki arabalar, uçaklar ve ticaret gibi şeyler olmasaydı

تقريبا جميع شركات السيارات توقفت عن الإنتاج ، وأغلقت المصاريع.

Neredeyse tüm araç şirketleri üretim durdurdu, kepenk kapattı.

لقد كان الحماس الذي قدمه لي سباق السيارات لا يوصف.

bana yaşattığı adrenalin muhteşemdi.

كان ضجيج السيارات شديدا لدرجة أن الشرطة لم يسمعوا أنفسهم.

Yoğun trafiğin gürültüsü o kadar çoktu ki polis kendini duyuramadı.

وبعدها، وفي إعادة الشمل بالدنمارك، كنت قد قدمت للمشاركة سباق السيارات.

Danimarka'ya gittiğimde go kart'la tanıştım,

وفي (أوسلو)، يمكننا أن نرى كيف يكون حماس ممتلكي السيارات الكربائية

Ve Osla'da Elektrikli Araç sahiplerinin tecrübelerini çevrelerindekilere anlatma

إلى حين أخبرته أنني أريد وضع نقود إضافية في جهاز التوقف السيارات ،

sonra da parkmetreye para atmam gerekiyor deyip

‫تُحبس الأنفاس مع كل محاولة صدم يقوم بها،‬ ‫تحاول السيارات الهروب واحدة تلو الأخرى‬ ‫من هذا الوحش المُدمر.‬

Yürek hoplatan tehlikeli yakınlaşmalar nedeniyle araçlar teker teker kemikleri kıracak güce sahip canavardan kaçmaya çalışıyor.