Translation of "يعمل" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "يعمل" in a sentence and their turkish translations:

يعمل الأب.

Baba çalışıyor.

المحرك يعمل.

Motor çalışıyor.

وهو يعمل كالتالي.

ve şu şekilde çalışıyor:

لن يعمل الراديو.

Radyo çalışmaz.

إنه نظامٌ يعمل.

- Bu çalışan bir sistem.
- Bu çalışan bir sistemdir.

يعمل جون بجدّ.

John sıkı çalışır.

يعمل النمل بمنطق مستقيم.

karıncalar düz mantıkla çalışırlar.

أبي يعمل في مصرف.

Babam bir banka için çalışıyor.

يعمل أبي في المصنع.

Babam bir fabrika için çalışmaktadır.

كان توم يعمل عندي.

Tom benim için çalışıyordu.

إنه يعمل في المختبر.

O, laboratuvarda çalışır.

إنه يعمل في المصرف.

O bir bankada çalışıyor.

يعمل أبي في مصنع.

- Benim babam bir fabrikada çalışır.
- Babam fabrikada çalışır.

هو يعمل في مصنع.

- O bir fabrikada çalışır.
- O bir fabrikada çalışıyor.

توم يعمل في بوسطن.

Tom Boston'da çalışıyor.

توم يعمل في مستشفى

Tom bir hastanede çalışıyor.

يعمل في قسم التخطيط.

O, planlama bölümünde çalışıyor.

يعمل توم في مقهى.

Tom bir kafede çalışıyor.

- إنه يعمل في قطاع صناعة السيارات.
- إنه يعمل في مجال صناعة السيارات.

O, araba endüstrisinde çalışır.

يعمل الإدراك الانتقائي مثل الفلتر.

Seçici algı filtre gibi çalışır.

يعمل طوال الصيف ، يتراكم الطعام.

bütün yaz çalışarak yiyecek biriktirir.

يعمل جاهداً ليعيل أسرته الكبيرة.

O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.

- أبي طبيب.
- يعمل والدي طبيباً.

Babam doktor.

أنا أعرف أين يعمل توم.

Tom'un nerede çalıştığını biliyorum.

لا يبدو المكيف أنه يعمل.

Klima çalışıyor gibi görünmüyor.

لا طعام لمن لا يعمل.

Çalışmayan insanlar beslenmeyecek.

يجب على الذكور أن يعمل

Erkekler çalışmalı.

كان فاضل يعمل عن دانية.

Fadıl, Dania için çalıştı.

لم يكن سامي يعمل آنذاك.

Sami'nin o zaman bir işi yoktu.

وسألته عن القسم الذي يعمل به.

ve ona hangi bölümlerde çalıştığını sordum.

يعمل في الطابق الأرضي لمركز الاحتجاز.

artık pek de sormuyorum.

يعمل بشكل متوازن مع هرمون الإستروجين.

östrojenlerimizle dengeli bir biçimde çalışır.

كان يعمل بجد في بحر (بيرنغ)

mezgit balığı stoğunun büyüklüğünü

وكيف يعمل النظام القانوني الجنائي نفسه.

nasıl işlediğine dair fikirlerimizi ortaya çıkardı.

‫يعمل في ظل هذا الظلام الدامس.‬

Zifiri karanlıkta ava çıkmış.

تصرخ هنا كشعب لكنه لا يعمل

sen burada halk olarak bağırırsın ama hiç bir işe yaramaz

هذا الرجل يعمل على تلفزيون فوكس

bu adam da Fox TV de çalışıyor

وذلك لأن معالج الكمبيوتر يعمل بجد

Bunun sebebi tıpkı bir bilgisayarın işlemcisinin çok yoğun bir şekilde çalışması gibi

كان السيد براوين يعمل بصفة سفير.

Bay Brown büyükelçi sıfatıyla hareket ediyordu.

والد بوب يعمل في مصنع سيارات.

Bob'un babası bir araba fabrikasında çalışıyor.

إنه لا يحتاج إلى أن يعمل.

O, çalışmak zorunda değildir.

يعمل أبي وأخي في هذا المصنع.

Babam ve erkek kardeşim bu fabrikada çalışmaktadır.

لم يعلم سامي ماذا كان يعمل.

Sami ne yapıyor olduğunu bilmiyordu.

يعمل على تذويب المعادن من الصخور الكامنة.

gelen mineralleri çözündüren sıcak su bulunur.

لذا فإن وقت الجميع يعمل بشكل مختلف

Yani herkesin zamanı farklı işliyor

لذلك فهو يعمل بشكل كامل نحو المال.

Yani tamamen para odaklı çalışıyor.

يعمل مسؤولو وزارة التعليم الوطني بلا هوادة.

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri canhıraş bir şekilde çalışıyorlar.

كان توم يعمل لمؤسسة كبيرة في بوسطن.

Tom Boston'da büyük bir firma için çalışıyordu.

لديّ صديق يعمل عند وكالة الفضاء الأمريكية.

NASA için çalışan bir arkadaşım var.

أن يعمل بجد كي يُكافأ في المستقبل البعيد.

para ödenmesi için çok çalışmasını söylemek epey zor.

في رأيي، يعمل المدير التنفيذي تحت إشراف المُستهلك.

Benim düşüncem ise CEO’lar tüketicilere karşı sorumlu olmalı.

الحلول الخمسة القائمة على الأدلة للذي قد يعمل

beş delile dayalı çözümü buluyoruz.

وبعدها يمكن أن ترى كيف يعمل فريقك وشركتك.

ve sonra takımınızın veya şirketinizin ne kadar iyi gittiğini görebiliyorsunuz,

ذهب طفلي إلى المدرسة الأولى ، انظر كيف يعمل

çocuğum ilk okula gitti bakın nasıl ders çalışıyor diye videosunu paylaşan

تدخل الجسم الغريب كان يعمل على الوقود النووي

araya giren UFO nükleer bir yakıtla çalışıyordu

كان فاضل مصري الأصل و كان يعمل بجدّ.

Fadıl, Mısır'dan geldi ve çok çalıştı.

يحاول أن يعمل على فكرة كيف أن المعرفة محتواة.

bilginin nasıl bulunduğu konusundaki bu düşünceyi anlamaya çalışmaktır.

بينما يعمل على ثراء حفنة من الأشخاص بشكل خرافي؟

avuç içi kadar insanı inanılmaz zengin yapıyor.

لا تظنوا أن هناك من يعمل على تدهور التعليم.

Hiç kimsenin eğitimi kötüye götürmeye çalıştığını düşünmeyin.

الآن، هذا يعمل فقط عندما تقوم بذلك مرارًا و تكرارًا.

Şimdi, bu yalnızca tekrar tekrar yaparsanız işe yarar.

يمكنكم عزله، وهو يعمل إلى حدٍ كبير مثل ألياف الكربون.

ve karbon fibere çok benzer bir işlev görür.

فأملي أن يعمل مشروع خرائط Google هذا على تشجيع الدعم.

...Google Haritalar projesinin desteği artıracağını umuyorum.

ولكن يعمل هذا فقط إن أخذه كل فرد منّا بجدية

Ama bu yalnızca, hepimiz ciddiye alırsa işe yarar.

أدرك توم بأنه لا يستطيع الدراسة إن كان التلفاز يعمل.

Tom televizyon açıkken çalışamayacağını anladı.

يقول دليل اليوم أن المدير التنفيذي يعمل تحت إشراف مجلس الإدارة.

Şu andaki kitaba göre CEO’lar yalnızca yönetim kurullarına sorumludur.

يعمل غانيوس كورنيليوس سكيبيو كالفوس على تعزيز موقع روما في أيبيريا

Gnaeus Cornelius Scipio Calvus Roma'nın İberya'daki pozisyonunu sağlamlaştırıyordu

‫للمساعدة في إيصال رسالته،‬ ‫يعمل عرينه الذي يشبه القمع كمكبّر صوت.‬

Mesajını daha iyi iletebilmek için deliğini huni gibi kullanarak sesinin hacmini arttırıyor.

تدعي أنها من عام 2036. يقول إنه يعمل من أجل الدولة.

2036 yılından geldiğini iddia ediyor. Devlet için çalıştığını söylüyor.

على سبيل المثال ، أنت عالم ولديك اختراع يعمل بشكل مثالي للبشرية

Örneğin,siz bir bilim adamısınız ve insanlığa mükemmel faydada bir buluşlarınız var

‫إنه أشبه بدماغ عملاق تحت الماء‬ ‫يعمل على مدى ملايين السنين.‬

Milyonlarca yıldır çalışan dev bir su altı beyni gibi.

كان يعمل والدا ريتشارد بالمجال الطبي - إذ كان والده طبيب تخدير ووالدته ممرضة -

Richard'ın anne babası sağlıkçıydı, bir anestezist ve bir hemşire

لا يهم IOS و Android و Windows ، فهذا البرنامج يعمل في كل مكان

İOS, Android ve Windows hiç fark etmiyor her yerde çalışıyor bu program

لا يزال شعب شيربا الذي يعيش في هذه المنطقة يعمل في تسلق الجبال

Bu bölgede yaşayan Sherpa'lar dağcılıkla uğraşmaya devam ediyorlar...

لقد كان رجلاً نقيًا وحسن النية ، ولم يكن يعرف أن عقله لن يعمل الشر.

saf ve iyi niyetli bir adamdı bilmezdi öyle aklı kötülüğe çalışmazdı

اذا فأي شخص يعمل عكس هذا أو لا يستطيع أن يفعل أي من هذه الأمور

yapmayan ya da yapmak için başka yollar bulanlar