Translation of "الأم" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "الأم" in a sentence and their turkish translations:

الأم تريزا قالت:

Mother Terasa der ki,

‫تهرع الأم للنجدة.‬

Anne imdada yetişiyor.

حكم الأم بسبب

anne kuralıdır çünkü

لغتي الأم البولندية.

Benim ana dilim Lehçe'dir.

غداً عيد الأم.

Yarın anneler günü.

فجأةً، أصبحت الأم الثكلى.

aniden yas tutan bir anne oluyorum.

‫تتبع الأم الحاكمة أنفها.‬

Dişi lider burnunu takip ediyor.

‫في قلب مدينته الأم.‬

Tam, atmacanın şehirdeki evinin orta yerinde.

الأم كانت بحالة جيدة،

Anne çok iyi gidiyordu,

وتتعدى الأم الضوء الأحمر.

ve anne kırmızı ışıkta durmadan ilerliyor.

الأم تطبخ في المطبخ.

- Anne mutfakta yemek pişiriyor.
- Annem mutfakta yemek pişiriyor.

لغتنا الأم هي اليابانية.

- Bizim ana dilimiz Japoncadır.
- Ana dilimiz Japonca'dır.

الإنغليزية ليست لغتي الأم.

İngilizce benim ana dilim değil.

الأسبانية هي لغتها الأم.

İspanyolca onun ana dilidir.

الإنجليزية ليست لغتي الأم.

İngilizce ana dilim değildir.

لغتي الأم هي الإسبانية.

Benim ana dilim İspanyolcadır.

الانجليزية ليست لغتي الأم.

İngilizce benim ana dilim değil.

فنظرت إلى الأم لتترجم لي،

ve ben de çeviri için annesine bakıyorum,

وتعدت الأم الضوء الأحمر مجددًا،

Sonra anne ikinci kez kırmızı ışıkta geçiyor,

لكن الأم وللأبد ستربط اللون الأصفر

ama anne bundan sonra, sarı rengi daima tehlikeyle

في لغتي الأم التي هي الإيطالية،

Anadilimde, yani İtalyanca'da

‫يُصعّب ذلك عليها سماع نداءات الأم.‬

Annelerinin sesini takip etmeleri zorlaşıyor.

كلتا الأم و الطفلة كانتا بخير.

Anne de bebek de çok iyiydi.

أنا فخورٌ أن مدينتي الأم (أوسلو)

Gururla söyleyebilirim ki memleketim Oslo'da

لأنّه عندما خرجتُ من غرفة الأم تلك،

Çünkü o annenin odasından çıktığımda

بتثبيت أجهزة تتبع على بعض الفقمات الأم،

bazı anne fokların derilerine GPS etiketi

‫يتحرك قطيع من الفيلة بقيادة الأم الحاكمة.‬

Bir fil sürüsü, dişi liderlerinin öncülüğünde ilerlemekte.

كان جميع الأطفال مثل ابن تلك الأم

bütün çocuklar o annenin evladı gibiydi

ذهبت الأم إلى المدينة لجلب بعض الخبز.

Anne biraz ekmek almak için şehre gitti.

وللأسف، فإن السعرات الحرارية التي استهلكتها الفقمات الأم

Ne yazık ki anne foklar tarafından bu ekstra mesafeye

‫لكنها لم تأكل منذ أيام.‬ ‫على الأم الصيد.‬

Fakat günlerdir bir şey yemediler. Annenin avlanması gerek.

‫لكن الأم تعلم أن الأسرة قريبة من الماء.‬

Ama dişi lider yakında su olduğunu biliyor.

‫حين عادت الأم،‬ ‫كانت الحضانة قد اجتمعت مجددًا.‬

Annesi geri gelene kadar... ...yavrular tekrar toplanmış.

لقد تابعنا مع تلك الأم بعد عدة أشهر،

Birkaç ay sonra anneyle konuşma fırsatı bulduk.

لكن الأم والأخت لها قيمة كبيرة بالنسبة لنا

Fakat bizde anne ve kız kardeş çok değerli

نظرًا لأن قمة إيفرست هي الإلهة الأم للجبال

Everest Dağı, Dağların Ana Tanrıçası olduğundan

أكبر ما يمكن أن يقدمه الأم والأب لابنهما

Bir anne babanın evladına yapabileceği en büyük şey

لم تر الأم سوى لطخة ضبابية من اللون الأصفر

Anne bir anlığına, bulanık bir şekilde sarı rengi görüyor,

إنها اللحظة عندما يختفي حاجز الجلد بين الأم وابنها.

Anne ve çocuk arasındaki ten duvarının kalktığı andır,

و تلك الأم مدت يدها لتمسك يد تلك الممرضة،

ve anne, hep birlikte rahat bir nefes alabilmek için

إذا كانت الأم ستقوم بإعداد معجون الطماطم أو السندويشات لطفلها

eğer bir anne çocuğuna salçalı ekmek veya sandviç hazırlayacaksa

في إطار المبادئ التوجيهية لتاتويبا، يوصى الأعضاء اضافة الجمل الى لغتهم الأم فقط و/أو ترجمتها الى لغة يفهمونها كلغتهم الأم. والسبب في ذلك هو أنه من السهل كثيراً تكوين الجمل المتناغمة حسياً مع لغتنا الأم. فعندما نكتب بلغة أخرى غير لغتنا الأم، يكون من السهل جداً تكوين الجمل التي تبدو غريبة. يرجى الحرص على ترجمة الجملة فقط في حال كنت متأكداً من أنك تعرف ماذا تعني.

Tatoeba ilkeleri altında, üyelerin sadece kendi anadillerinde cümleler eklemeleri ve/veya anlayabilecekleri bir dilden anadillerine tercüme yapmaları önerilir. Bunun sebebi de kişinin, anadilinde doğal olan cümle kurmasının çok daha kolay olmasıdır. Anadilimiz dışında bir dilde yazdığımızda ise kulağa tuhaf gelen cümleler oluşturmamız çok kolaydır. Lütfen cümleyi sadece ne anlama geldiğini bildiğinizden eminken tercüme ettiğinizden emin olunuz.

‫يمكن للدبة القطبية الأم قطع 80 كيلومترًا‬ ‫خلال 24 ساعة‬ ‫أثناء بحثها عن الطعام.‬

Anne kutup ayısı, yemek arayışı içinde 24 saatte 80 kilometreye kadar yol tepebilir.

هل بإمكاننا حقا أن نتعلم الكلام بلغة أجنبية تماما مثل الناطقين بها كلغتهم الأم؟

Bir yerli gibi yabancı bir dili konuşmayı gerçekten öğrenebilir miyiz?