Translation of "بسبب" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "بسبب" in a sentence and their turkish translations:

بسبب

dolayısıyla

بسبب "التوقع + الفعل

Çünkü: "Beklenti + eylem

بسبب قلة خبرتهم:

iş başvurusu reddedilenlere söylemek istediğim şeyler var:

بسبب فقدانها لبصرها.

tam olarak göremiyordu.

تموت بسبب البلاستيك.

plastik yüzünden ölüyor.

حكم الأم بسبب

anne kuralıdır çünkü

ولكن بسبب الاكليل

Fakat koronadan kaynaklı

تأخرت بسبب المطر.

Yağmurdan dolayı geç kaldım.

تأخرنا بسبب العاصفة.

Fırtınadan dolayı geç kaldık.

بسبب حبه لي.

Bu beni sevdiği içindir.

- تأجلت رحلتهم بسبب المطر.
- أُجلت رحلتهم بسبب هطول المطر.

Yağmur nedeniyle gezileri ertelendi.

- لا نستطيع النوم بسبب الضجيج.
- لا يمكننا النوم بسبب الإزعاج.
- نحن لا نستطيع النوم بسبب الضجة

- Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
- Gürültü yüzünden uyuyamayız.

بسبب الأشياء التي لم تحققها وليس بسبب الأشياء التي حققتها."

yapmadığınız şeyler için üzüleceksiniz."

نشأ بسبب المشاعر السلبية،

bir iç canavara sahipseniz

بسبب سعة التخزين المحدودة،

sınırlı depolama kapasitesi nedeniyle,

بسبب علاج سرطان الثدي.

zaman zaman hastaneye girip çıkıyordu.

تعذرت الرؤية بسبب الضباب

Görüş mesafesi ince tabakalı sabah sisiyle zorlaşmış durumda.

حقًا بسبب أمرين اثنين.

iki şeyden ötürü:

بسبب أفكارهم ومعتقداتهم السخيفة

salakça düşünceleri ve inanışları yüzünden

بسبب تأثيرها في المنطقة

bölgede yaptığı etki dolayısıyla

هى غائبة بسبب المرض.

O, hasta olduğundan dolayı gelmedi.

تأخّرتُ بسبب إزدحام الطريق.

Trafikten dolayı geç kaldım.

مات أبي بسبب السرطان.

Babam kanserden öldü.

فشِل بسبب قلة المال.

O, parasızlıktan dolayı başarısız oldu.

بسبب المحاولة في ملء الفجوة

aileleri arasında köprü olmaya çabalarken

بسبب الجفاف الكارثي في المنطقة.

çünkü bölgede afet ölçeğinde bir kuraklık var.

يهاجر الناس بسبب تغير المناخ،

insanlar iklim değişikliği yüzünden göç ediyor

بسبب انعدام الهواء النقي والانغلاق.

temiz hava olmaksızın, düpedüz nemdi.

‫يخسر الناس أطرافهم بسبب الكزاز.‬

ve insanlar tetanos yüzünden uzuvlarını kaybediyorlar.

وإنهم محبطون بسبب جيل الطفرة.

Çoğunlukla, baby boomers ile birlikte hakları yenmiş.

ابتسمت طويلًا بسبب هذا الحدث.

Bunun üstüne, uzun bir süre gülümsedim.

بسبب قوى ذات نفوذ شريرة

kudretli ve alçak güçler

‫لكن بسبب رؤيتها الضعيفة ليلًا...‬

Ama gece iyi göremediklerinden...

هم مشوشون بسبب طبيعة التهم،

Yabancıların kafaları, onlara yapılan iddiaların doğası gereği karışık,

نستسلم بسبب الناس من حولنا

çevremizdeki insanlar yüzünden vazgeçeriz

وإلا سنموت جميعًا بسبب السرطان

ya da zaten aksi taktirde hepimiz kanserden öleceğiz

كبرت هذه البقع بسبب الجاذبية.

Bu noktaların büyüme sebebiyse yer çekimi kuvveti.

أُلغيت المباراة بسبب تغير الجو.

Kötü havadan dolayı oyun iptal edildi.

إنه قلق بسبب مرض والده.

O, babasının rahatsızlığı ile ilgili endişe duymaktadır.

إنه يبدو محبطا بسبب النتائج

O, sonuçlarla ilgili hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

مات أبي بسبب سرطان الرئة.

Babam akciğer kanserinden öldü.

تأخرت بسبب زحمة الطريق الشديدة.

Yoğun trafikten dolayı geç kaldım.

أُجلت رحلتهم بسبب هطول المطر.

Yağmur nedeniyle gezileri ertelendi.

توفّيت ماري بسبب سرطان الثدي.

Mary meme kanserinden öldü.

أنا متعب بسبب المرض والعمل.

Hastalıktan ve çalışmadan yoruldum.

قتلت ليلى سامي بسبب المال.

Leyla, Sami'yi para yüzünden öldürdü.

يقع ناس أكثر في المشاكل بسبب الأشياء بسبب ما يقولونه بدلا ما يفعلونه.

Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.

بسبب أنهم كانوا وحيدين في الأساس.

başta yalnız oldukları için yakalanırlar.

وقد دمر المجتمع بسبب ادمان المخدرات،

Topluluklar, bu bağımlılık yapan madde tarafından yok ediliyordu

بسبب تصفيفة شعرها على شكل ضفيرة.

Louisiana'ya kadar görüyoruz.

حسنًا، جزئيًا، إنه بسبب القصور الذاتي،

Kısmen adalet yüzünden

‫مات إما بسبب الشيخوخة أو الإصابة.‬

Ya yaşlılıktan ya da yaralandığı için ölmüştür.

‫وترى انعكاساً بعيداً، يتلألأ بسبب الحرارة،‬

sıcak dolayısıyla uzakta parlayan bir yansıma görebilirsiniz.

أظن أنها بسبب الأسئلة التي سألتها؛

Sanırım bunun nedeni sorduğum sorular.

نفهمُ الكون بشكلٍ جيد بسبب العلم.

Bilim sayesinde evreni oldukça iyi biçimde kavrayabiliyoruz.

ولكنه لا يستطيع التركيز بسبب الموسيقى.

fakat müzikten ötürü odaklanamıyor.

غالبًا ما يتفاقم مرضنا بسبب المستشفيات.

hastaneler genelde bizi daha hasta yapıyor.

لكن بسبب التكامل يحارب الكراهية باتنظام

çünkü entegrasyon sistematik olarak nefretle savaşıyor.

بسبب من يكونون أو ما يعتقدون

belli gruplara karşı duyduğumuz nefret

في الواقع ، لدي بعض الأفكار بسبب

alında nedeni ile bir kaç fikrim var aslında ama

تأخرنا على المدرسة بسبب المطر الغزير.

Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.

لن يكون بوسعه القدوم بسبب مرضه.

Hasta olduğu için gelemez.

تأخر عن الموعد بسبب حادث سير.

Trafik kazası yüzünden randevuya geç kaldı.

فرّكَ توم ساقَيه بسبب ألم واضح.

Tom ağrıyan bacağını ovaladı.

رسب في امتحاناته بسبب قلة المذاكرة.

O, yeterince çalışmadığı için sınavlarda başarısız oldu.

وقع توم في ورطة بسبب ماري.

Mary'nin yüzünden Tom'un başı belaya girdi.

لقد حدث هذا الحادث بسبب إهماله

Kaza, o dikkatsiz olduğu için oldu.

لم أجب على رسالتك بسبب انشغالي.

Çok meşgul olduğum için mektubuna cevap vermedim.

- تخلّى سامي عن ليلى بسبب إدمانها على الكحول.
- ترك سامي ليلى بسبب إدمانها على الكحول.

Sami, alkolizm nedeniyle Leyla'yı terk etti.

نحن أحياء بسبب ردود فعل كيميائية معقدة.

Bizler karmaşık kimyasal reaksiyonların sonucu hayattayız.

الآن من السهل أن تتشوّش بسبب الضوضاء،

Gürültüden kafanızın karışması çok kolay.

بسبب ساحرة أو نتيجة لأكلهم فاكهة محرمة.

mesela cadı bir doktor veya tabu bir meyve yemenin sonucu olarak.

يُفرض عليها العقوبات بسبب الإساءة إلى المناخ.

şirketler ve politik güçler bulunmuyor.

لكن ليس بسبب فكرة أنهم متفوقون بالفطرة.

ama doğuştan daha üstün oldukları düşüncesinden dolayı değil.

انتهت بسبب الخضوع المفرط لأدوات مالية مسمومة

30 yıllık sabit oranlı bir ev kredisi olan

ووُجه له اللوم بسبب نمط حياته الواهن،

ve bitkin hayat tarzları yüzünden lanetlenmişler,

ورأيتُ أيضاً أن بسبب الشعور بالخوف والذنب،

Aynı zamanda daha az korku ve suçluluk hissedeceklerinden

هل سيتم اعتقالهم بسبب ما كشفته أدمغتهم؟

Sadece düşüncelerine dayanarak ailemi tutuklarlar mıydı?

وذلك بسبب أن 10 من أنهارهم الرئيسة،

Çünkü onların ana nehirlerinden 10 tanesi

بسبب قلقك عما سيحصل في اليوم التالي،

ve ertesi gün ne yapacağınız konusunda endişeliyseniz

ولكن بسبب التحسينات في مرونة بنيتنا التحتية.

altyapımızdaki dirençten doğan düzelmeler.

المحتجزين في السجن بسبب استعباد الكفالة، الآن...

kefalet esaretiyle hapis yatan o insanlar

كما ترون، بسبب قضايا مثل استحقاقات الأراضي،

Toprak üzerindeki hak sahiplikleri, kira sözleşmeleri

مات الكثير بسبب العدوى والمرض والإرهاق والغرق

Bir çoğu enfeksiyona, hastalığa, yorgunluğa yenik düşüyor, bir kısmı da boğuluyor.

‫هل ترون الظل الذي تخلفه بسبب الشمس؟‬

Güneşten dolayı oluşan gölgeyi görüyor musunuz?

لقد رأيت فريقاً قد تحول بسبب التدريب.

Koçluk sayesinde bir ekibin dönüşüm geçirdiğini gördüm.

لقد لعبت أيضا. لعب الرجال أيضا بسبب

benimde oynamışlığım vardı. Erkekler de oynardı çünkü

بسبب هذا الوضع ، تقترب الخفافيش من الناس

işte bu durum yüzünden yarasalar insanlarla yakınlaşıyor

يجلس في منازلنا المريحة بسبب هذا الفيروس

bu virüs yüzünden sıcacık evlerimizde otururken

تم إغلاقها بسبب الضغط العالي داخل الكبسولة.

kapsül içindeki yüksek basınçla kapatıldı.

- دمر الحريق المدينة.
- دُمرت المدينة بسبب الحريق.

Şehir yangın tarafından tahrip edildi.

بسبب الاحترار العالمي، قد تغرق المدن تماما.

Küresel ısınmadan dolayı, şehirler tamamen batırılmış olabilir.

لم أستطع أن آتي بسبب المطر الغزير

Şiddetli yağmur nedeniyle gelemedim.

- غابت لأنها مريضة.
- كانت غائبة بسبب المرض.

- O, hastalıktan dolayı mevcut değil.
- O, hastalıktan dolayı yoktur.

هذا الحلم لن يتحقّق أبدا بسبب توم.

Tom'dan dolayı bu hayal gerçekleşmeyecek.