Translation of "أصبحت" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "أصبحت" in a sentence and their turkish translations:

أصبحت سعيدة.

O mutlu oldu.

أصبحت ممرضة.

O bir hemşire oldu.

أصبحت طبيبة.

O bir doktor oldu.

أصبحت مشهورة.

O ünlü oldu.

أصبحت بلا فائدة.

Çok nazik bir haldeydim.

أصبحت أثق فيهم .

onlara güvenmeye başladım.

بعدها أصبحت مستثمرة،

Daha sonra bir yatırımcı,

أصبحت الحيوانات موجودة.

hayvanlar mümkün oldu.

‫ثم أصبحت أراها،‬

Sonra bir baktım ki

أصبحت صديق توم.

Tom ile arkadaş oldum.

أصبحت بالغ الآن

Artık bir yetişkinim.

ماذا حدث، أصبحت أكذوبة.

Ne oldu, yalan oldum.

فقد أصبحت واقعاً الآن.

Bu, şimdi bir gerçek.

فجأةً، أصبحت الأم الثكلى.

aniden yas tutan bir anne oluyorum.

فور ما أصبحت الرئيس،

Başkan olduktan hemen sonra, Sierra Leone'nin

لقد أصبحت رجلًا أفضل،

Daha iyi bir adam oldum,

أصبحت مرادفاً لنزوح واستبدال

Çünkü fakir sakinlerin mahallelerinden edilip

‫أصبحت عاجزاً.‬ ‫سأواصل المحاولة.‬

güçsüz kaldım demektir. Denemeye devam edelim.

أصبحت رخيصة هذه الأيام.

gün geçtikçe ucuzluyor.

‫أصبحت هي الزعيمة الآن.‬

Artık patron o.

فجأةً أصبحت حزيناً جداً.

Birdenbire çok hüzünlendim.

لقد أصبحت كثير النّسيان.

Ben unutkan oluyorum.

أصبحت ابنتها امرأة جميلة.

Onun kızı güzel bir kadın haline geldi.

أصبحت العصابة أسرة فاضل.

Çete, Fadıl'ın ailesi oldu.

لقد أصبحت بناتك نساء.

Kızlarınız kadınlara dönüştü.

- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا للمجتمع.
- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا لأهل البلدة.
- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا لأهل الحي.

Leyla hızla topluluğunun bir direği oldu.

أصبحت معروفة على مستوى العالم.

evrensel olarak tanınır hale geldi.

‫درجة الحرارة أصبحت أقل بكثير.‬

Burası çok daha serin.

أصبحت تشكل تحديًا للعالم بأكلمه.

dünya için gerçekten ilginç bir mücadeleye işaret etmeye başlıyor.

أصبحت مهووسة بمتابعة هذه الفرضية.

Bu hipotezi kanıtlamaya çalışmak benim için bir takıntı olmuştu.

نمت البلدة و أصبحت مدينة.

Kasaba bir şehir haline geldi.

أصبحت اليابان أمة قوية إقتصاديا.

Japonya ekonomi olarak güçlü bir ulus oldu.

سألني توم عما أصبحت ماري.

Tom bana Mary'ye ne olduğunu söyledi.

وبالنسبة للبعض ، أصبحت الأعراض قاتلة.

Ve bazıları için bu durum ölümcül oluyordu.

أصبحت ليلى الآن ممرّضة خاصّة.

Leyla şu anda özel hemşire.

عندما أصبحت في ال18 من عمرها،

Jane 18'ine geldiğinde

لذا عندما أصبحت في السابعة عشر،

17 yaşına geldiğimde

لذا، أصبحت بلا عمل ولا مال.

Ne bir işim ne de param vardı artık.

‫اختار التطور الأقوى.‬ ‫أصبحت الحلبة جاهزة.‬

Evrim en uyumlu olanı seçti. Arena hazırlandı.

ودون أن أعلم، أصبحت أهم درس

ve farkında olmadığım halde en önemli ders olmuştu,

كما أصبحت التكنولوجيا لدينا أكثر تقدماً،

teknoloji ilerledikçe,

أصبحت النقابة مؤسسة تحمي حق العمال

sendika işçinin hakkını koruyan bir kurum olmuştu

أصبحت زوجة ألكساندر ...البكتريانية روكسانا حامل

Alexander'ın Bactrian karısı Roxana artık hamile kaldı ...

أصبحت كيراباي تحظى بشعبية كبيرة جدًا.

Kerabai çok ünlendi.

- أصبحت الكرة معه.
- حصل على الكرة.

O, topu aldı.

أصبحت ليلى جذّابة بشكل لا يقاوم.

Leyla karşı konulmaz hale geldi.

أصبحت الشركات أفضل بكثير في التلاعب بالمنظومة.

Sadece şirketler sistemle oynamada çok daha iyi hâle geldiler.

حتى أبسط المهام والوظائف أصبحت أصعب بكثير.

en basit işler bile giderek daha zor gelmeye başladı.

أصبحت عاطلاً عن العمل لمدة ثلاث سنوات.

3 yıl kadar işsiz kaldım.

فجأة، أصبحت الشخص الذي يحتاج نصائح الخبراء.

Aniden, tüm bu uzman tavsiyelerinin ucundaki kişi ben oldum.

أصبحت أحب هذه المادة أكثر من قبل.

artık bu konuya daha önce hiç olmadığım kadar aşıktım.

والعلاقة فيما بينهما أصبحت في اتجاه واحد.

ve ikisi arasındaki ilişki daha çok tek yönlü hale geldi.

أصبحت زهرية اللون وتتدفأ على صدر والدتها،

ve bebek pembeleşti annesinin kucağında ısındı

في غضون ثوان ، أصبحت المركبة الفضائية محرقة.

Saniyeler içinde, uzay aracı bir çöp yakma fırını haline geldi.

ولكن بعد سنتين أو ثلاث أصبحت الرجل الأول.

ama 2-3 yıl sonra bir numaralı adam olmuşsun artık.

أصبحت العارضات الممتلئات موجودات على الساحة أكثر فأكثر

Kıvrımlı modeller büyük beden terimini

وفي نهاية ذلك الصيف، أصبحت طليقاً في الفرنسية.

ve o yazın sonuna geldiğimde Fransızcada tamamen akıcıydım.

أصبحت ناجية من الإعداء بدل أن أكون ضحية

Artık bir kurban değil, cinsel istismarla baş etmiş biriydim.

ولكن أصبحت الأمور تتحرك بسرعة في الاتجاه الصحيح.

Ancak her şey hızla doğru yöne ilerliyor.

أصبحت تايوان أول دولة آسيوية تقنن زواج المثليين.

Tayvan, eşcinsel evliliği resmi kılan ilk Asya ülkesi oldu.

أصبحت أكبر من مجرد مشاركة درس بسيط في فصلي.

Benim sınıfımda sadece bir dersi paylaşmak değil daha fazla şeyi ifade ediyor...

أصبحت Apple الآن في السوق أكثر من ذلك بقليل

Birazcık daha artık piyasaya girmişti Apple

في العام التالي ، أصبحت قوات دافوت الفيلق الثالث للجيش

, Grande Armée'nin Üçüncü Kolordusu oldu

أعني أن وسائل التواصل الاجتماعي قد أصبحت تقريبًا كالمرفق العام.

Bu durumda sosyal medya neredeyse kamu hizmeti haline geldi.

كانت تهديدات القتل لا تعد ولا تحصى، والإهانة أصبحت ثابتة.

ölüm tehditleri çok fazla ve taciz sürekli bir hâle geldi.

في ذلك الوقت، أصبحت نائب المدير العام في قناة D.

Ben de o sırada Kanal D'ye henüz Genel Müdür yardımcısı olmuştum.

ومن ثّم، بعد ست سنوات، أصبحت الشركة كبيرة مثل ديزيني.

ve altı yıl sonra Disney kadar büyüktü.

‫فضلاً عن الندبات في أذنيها وذراعيها،‬ ‫فإنها أصبحت تعرج أيضاً،‬

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

أصبحت الطريقة التي أخرج بها حنبعل جيشه من وضع يائس

Hannibal'ın zahiren umutsuz duran bir vaziyetten açtığı bu yol...

وغيرت هذه الدورة حياتي، وربما أصبحت هي الدورة الأكثر فائدة.

ve o eğitim benim hayatımı değiştiren, belki de en faydalı eğitim olmuştu.

أصبحت هذه القوات أول "الحلفاء الإيطاليين" الذين ينشقون وينضمون إلى حنبعل

Bu askerler, İtalyan müttefiklerden Hannibal'a katılanların ilki olmuştu.

‫أرى الكثير من الآفاق الكاذبة،‬ ‫حيث تعتقد أنك أصبحت أكثر قرباً.‬

Çok fazla yanlış ufuk görüyorum ve yaklaştığımızı sanıyorum.

ومن خلال الذهاب لتلك الحديقة، أصبحت تلك الحديقة بمثابة المركبة لهم.

O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.

وقال لي: "يا (ويل)، في سن ال 31، لقد أصبحت مريضًا مزمنًا،

ve "Will, 31 yaşında kronik hasta oldun

الموقع التقليدي لمحكمة الملك هرولف ، والتي أصبحت الآن قرية ليجري الصغيرة في الدنمارك.

şu anda Danimarka'daki küçük Lejre köyü olan Kral Hrolf'un mahkemesinin geleneksel alanına bakmaya başladı .

كان علي أن أقطعها في أماكن مختلفة و أمطها حتى أصبحت البلاد غريبة الشكل

bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.

- ما الذي عليّ فعله الآن بعد أن سجّلت؟
- ماذا أفعل الآن بعد أن أصبحت عضواً؟

Artık kayıtlı olduğuma göre ne yapmam gerekiyor?

في العام التالي ، أصبحت قواته التي تم تدريبها بشكل لا تشوبه شائبة فيلق رابع - أكبر فيلق من

Ertesi yıl, kusursuz bir şekilde delinen birlikleri , Grande Armée'nin